Abdullah Yıldız’ın Yeniakit gazetesindeki yazısı…
Sosyal medyada fırsat buldukça her gün bir âyet-i kerîme, bazen de bir hadîs-i şerif paylaşmaya gayret ederim; bunu da genellikle sabah namazı civarında yapmaya çalışırım…
16 Nisan 2017 sabahı, Muhammed (s.a) sûresinin 31. âyetine sıra gelmişti ve mealen şöyleydi:
“Andolsun ki sizi, içinizden cihad edenleri ve sabredenleri meydana çıkarana ve haberlerinizi açıklayana (durumlarınızı ortaya koyana) kadar imtihan edeceğiz.”
Zamanlar ve mekânlar üstü ilahi mesaj olan Kur’ân-ı Kerim, dün yolumuzu ve halimizi anlattığı ve aydınlattığı gibi, bugün de anlatıp aydınlatmaktadır ve yarın da anlatıp aydınlatacaktır…
Evet, her zaman ve her ân imtihan edildiğimiz gibi, 16 Nisan referandumunda da hepimiz ortaya koyduğumuz cehd ü gayretle, sabr u sebatla, durum ve duruşla sınanıp-denendik ve imtihan edildik…
“Bizim davamız uğrunda cihad edenleri (cehd ü gayret gösterenleri) elbette yollarımıza iletiriz. Allah muhsinlerle (iyi ve güzel davrananlarla) mutlaka beraberdir.” (Ankebut 69)
Elde edilen ve ulaşılan sonuçlar, elbette gösterilen çabalar doğrultusunda Allah’ın bir lütfudur.
“Kaderin üstünde bir kader vardır” hakikatine ve “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır” (Necm 39) ilahi mesajına iman edenler, ilahi iradenin kimseyi şımartmayacak birzafer lütfettiğini görmeli ve bundan böyle sergileyecekleri gayrete, sebata, duruşa, dile ve üslûba dikkat etmelidirler. Zafer sarhoşluğu yok, başkalarını suçlamak yok, tembellik yok, rehavet yok! Buna karşılık hataları hızla tamir ederek toplumun tamamının kalbinedokunacak latif bir tarzı siyaset geliştirmek, ‘sarhoşu dahi Müslüman olan’ insanımızı, yaşam biçimi farklılıklarına bakmadan şefkatle sarıp sarmalamak var.
Bilelim ki, Batılı / bâtıl güç odakları ile işbirlikçilerinin şer plânlarını boşa çıkaran Allah Teâlâ’dır! Muhammed (s.a) suresinin ilgili ayetlerinin devamı şöyledir (bunlara da dün sabah sıra gelmişti):
“Şüphesiz, inkâr edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine doğru yol belli olduktan sonra Rasûl’e karşı gelenler Allah’a hiçbir zarar veremezler. O, onların işlerini boşa çıkaracaktır.” “Ey inananlar! Allah’a itaat edin, Rasûl’e itaat edin de amellerinizi batıl etmeyin!”(Muhammed 32-33)
Mucize kitap Kur’ân-ı Kerim, bugünkü hâlimizi anlatırken, hiçbir durumda değişmeyen harekettarzımızı ve duruşumuzu bir kez daha vurguluyor: Allah ve Rasûl’ünün talimatına kesin itaat etmek.
Evet, hiçbir güç Allah’a, Allah’ın Dinine, davasına asla zarar veremez! Bize gelince: “…Siz kendinizi düzeltiniz. Siz doğru yolda olursanız, yoldan sapan kimse(ler) size asla zarar veremez…” (Maide 105)
Biz Allah’ın ve Rasûl’ünün ortaya koyduğu ilkelere uygun hareket ettiğimiz ve üzerimize düşen görevleri yapmaya çalıştığımız takdirde Allah’ın yardımı ve maddi-manevi zaferler de lütfedilecektir.
“Allah’ın yardımı ve fetih/zafer geldiği ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girmekte olduklarını gördüğün zaman, Rabbine hamd ederek O’nu tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.” (Nasr 1-3)
Başarı ve zafer/fetih Allah’ın yardımı iledir. Bize düşen ise, hata ve kusurlarımız için Rabbimizden af ve bağışlanma dilemek; hatalarımızı düzelterek yeni manevi fetihler için derhal kolları sıvamaktır.