Salih Tuna’nın Yenişafak gazetesideki “Ya adam olun ya da zırtlak zırtlak ağlaşmayın.” dediği yazısı….
Dediler ki, “Ankara Tren Garı’ndaki katliama AK Parti tek başına iktidara gelsin diye göz yumuldu.”
Daha densizleri de, “Bu kat- liamlar 400 vekil için yapılıyor” dediler.
Sayın Bağlamacı daha da ileri gitti: “Katilsiniz. Eliniz kanlıdır. Yüzünüzden ağzınızdan her yerinize kan sıçramıştır…”
Malumunuz bunları katliamdan hemen sonra söylemişti.
Bu tarz acullük 3 şeye delalet eder: Ya katili elinizle koymuş gibi biliyorsunuz ya gerçek katili saklama telaşı içindesiniz ya da manipülasyon marifetiyle PR’a başladınız.
Normal bir ülkede, 6- 8 Ekim olaylarında, 16 yaşındaki Yasin Börü başta olmak üzere 53 vatandaşımızın katledilmesine sebep olan bir insanın hiç mahcubiyet duymadan söz konusu açıklamayı yapması üzerine ne denir?
En azından, “Eliniz kanlıdır diyene bak!” denmez mi?
Tam aksine, Aydın Doğan‘ın bilumum adamları ve paralelciler ve paralelcilerin Sözcü’sü ve Cumhuriyet’i mahut konuşmayı desteklediler.
Bu halleri de yeni değildi; 7 Haziran öncesi de Adana’da patlayan bomba hakkında Sayın Bağlamacı şappadak hüküm vermiş; Sayın Erdoğan ve AK Parti’yi bombacı ilan etmişti. Malum medya da anında destek vermişti.
Bu bombalamayı yapanların DHKP-C’li olduğu ortaya çıktı ama ne Sayın Bağlamacı ne de malum medya zerre miskali mahcup olmadı.
Daha sonra ne oldu hatırlayalım: Diyarbakır‘da bomba patladı. Sayın Bağlamacı ve malum medya aynı şekilde arzı endam etti. Taraflı tarafsız tüm uzmanlar bu bombalamanın HDP‘ye artı 2 puan getirdiğini söyledi.
Ankara Tren Garı‘ndaki kat-liama da aynı tarifeyi uyguladılar.
Nasıl ki “eski gladyo” bir yerde yangın çıkarır (Maraş, Çorum olayları misali) sonra da kurtarıcı edasıyla itfaiye gönderirdi, “yeni gladyonun çocukları” da benzer şekilde hareket ediyorlardı.
Hülasa, katliamlardan nemalanıyorlardı.
Bunu da Cemaat’in Can Dündar üzerinden paralelleştirdiği Cumhuriyet gazetesi dün açık etti: “AKP’nin yükselişi katliamla durdu!”
Evet, yanlış duymadınız, AK Parti‘nin oylarındaki yükselişin Ankara Tren Garı katliamıyla durduğunu açık seçik yazdılar. Boşuna dememişler, “merd-i kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler.”
Demek boşuna değildi Sayın Bağlamacı’nın mezkur katliamdan sonra yüzüne yayılan o tuhaf gülümseme…
Demek boşuna değilmiş kat- liamın sorumlusunu eliyle koymuş gibi işaret etme telaşı.
Demek boşuna değilmiş, katliamdan bir gün sonra, “Ayağımızı yere vursak sarayın camları titrer diyeceğiz. Bunun ilk adımı 1 Kasım. O gün her şey bitmeyecek. Ama sizin bitişinizin sonu 1 Kasım olacak” şeklinde konuşması.
Uzun lafın kısası, The Cemaat’in devşirme gazetesi Cumhuriyet’inin haberine göre, menfur katliam AK Parti’yi durdururken HDP’ye can suyu oldu.
Bir süredir ABD’nin, Türkiye’ye PKK operasyonlarını durdur dediğini herkes biliyor.
Nihayetinde PKK, ABD’nin “kara kuvvetlerimiz” dediği PYD‘nin bağlı olduğu örgüt değil mi?
ABD’ye rağmen operasyonlara devam eden Türkiye’ye muhtemelen DEAŞ üzerinden güçlü bir mesaj verildi.
DEAŞ zaten ABD’nin Ortadoğu’da her kapıyı açan maymuncuğu…
Bir yere önce DEAŞ giriyor sonra bakıyorsunuz hooop ABD’nin “kara kuvvetleri” o alandan DEAŞ’ı sürüp kendisi yerleşiyor.
Bütün bu hakikatleri medyada dillendiren kimi köşe yazarları malum medyanın tetikçileri tarafından itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor.
PKK terörüne sınırsız tolerans tanıdıklarını ortaya koydukları, kimi acayip ilişkilerini sorguladıkları için adeta deliriyorlar.
En az delirenleri de, “İktidar devşirmesi olmuş, İslamcılardan çok İslamcılık yapan şebelekler” diye hakaretler yağdırıyorlar.
“Sonradan İslamcı olmuş iktidar devşirmesi köşe yazarları” kim; listesi mi var elinizde, açıklayın bakalım.
Muhalefet tarafından devşirilen, istikbarın veya müstekbirlerin gözdesi haline gelen itirafçı İslamcıların adını yazsam bu köşeciğe sığmaz.
Siz, “Sırtını devlete dayayan mafya liderinin ‘teröre hayır’ mitingi yapıp, ‘oluk oluk kan akacak’ dediği ülkede Ankara Tren Garı mitingi kana bulandı” derseniz, birileri de çıkar size, “o mafya lideri 20 gün önce evinizde ne yapıyordu, neler konuştunuz” diye sorar.