Engin Ardıç’ın Sabah gazetesindeki yazısı…
Siyasette bir “çoluk çocuk, torun torba, akraba ve taallukat“modası çıktı.
Referandum günü yaklaştıkça eski politikacıların yakınları birer birer ortaya zıplıyor, sanki siyasi hayatta önemli kişilermiş, millet bunların ne diyeceğini çok merak ediyormuş gibi ilanlar veriyorlar, demeçler patlatıyorlar.
Keşke Demirel’in yeğeni Yahya hayatta olsaydı da, o da sallasaydı: “Artıkhayali mobilyaihracatı yapamadığımiçin hayırdiyorum!“
İlginç olan da bunların ağızlarını açmaları değil, zavallı basın amigolarının bunlardan medet ummaları.
Yani, çaresizliğin dibi.
Geçen gün Nilüfer Gürsoy rahmetli babası Celal Bayar’ın kemiklerini sızlatmıştı hatırlarsınız, partili cumhurbaşkanına karşı çıkıyordu!
“Ya sizin babanız neydi on yılboyunca? O zaman niye gazeteye ilan vermediniz, ‘babacığım bırak bu işleri’demediniz?” sorusuna vereceği cevap yoktu.
Gülsün Bilgehan da zıplamış tabii gene…
Geçenlerde, 1937 yılında paşa dedesinin Atatürk tarafından başbakanlıktan kovulmuş olduğunu unutmuş, 1937 yılında Atatürk’le paşa dedesi arasındaki uyum, güven ve sevgiden sözediyordu…
Referandumda hayır oyu çıkarabilmek için Gülsün Hanım’dan medet uman zavallı Babıali ayakçısı, tutmuş gene sözü ona vermiş…
Gülsün Hanım da zırvanın doruklarına çıkmış.
Kılıçdaroğlu “partinin başkanı aynı zamanda komutan da olacak, askeriye parti başkanına bağlanacak” diyerek Atatürk’e ve İnönü’ye hakaret ediyorya… (Askeriye sizin partinin başkanına bağlıydı Kemal Bey, başkasının değil.)
Gülsün Bilgehan da aklımıza hakaret ediyor.
Bakın ne demiş:
“1950’de başlayan demokrasi mücadeleMİZin kesilmesine hayır diyeceğiz.“
“Mücadelesinin” değil, “mücadelemizin!“
Gülsün Bilgehan’a göre dedesinin partisi CHP, iktidardan düştüğü 1950 yılında demokrasi mücadelesine başlamış…
Peki 1950 yılında DP iktidara darbeyle falan mı gelmiş de bunlar demokrasi mücadelesine başlamışlar?
Mücadelelerinin kesilmesine hayır diyeceklermiş…
1960’ta niçin hayır dememişler?
Tam tersine, o kesilmeye çanak tutmuşlar?
Peki, paşa dedesi 1971 kesintisine niçin karşı çıkmamış? (Bir tek Ecevit itiraz etmişti, o da Demirel’e verilen muhtırayı “bana karşı verildi” diye üstüne alınmıştı!)
Hanımefendinin dedesi…