Gönül köprüleri nasıl yıkıldı?

Yazarlar
Prof. Dr. Hayrettin Karaman’ın Yenişafak gazetesindeki yazısı… Geçende bir konuşma dinledim, konuşmacının asıl amacı kime vurmaktı bilmiyorum, ama sözleri masum değildi, Hz. Ali’nin ...
EMOJİLE

Prof. Dr. Hayrettin Karaman’ın Yenişafak gazetesindeki yazısı…

Geçende bir konuşma dinledim, konuşmacının asıl amacı kime vurmaktı bilmiyorum, ama sözleri masum değildi, Hz. Ali’nin “Söz doğru ama maksat eğri” dediği türden bir konuşmaydı.
Konuşmacıya göre “Bu iktidar yollar, meydanlar, köprüler yapmış ama gönül köprülerini yıkmıştı”.

Bu dışı güzel, içi kirli cümlenin neresini temizleyelim, bilemiyorum!

Bir ülkenin imara ve maddi yeterliğe ihtiyacının olduğu tartışma götürmez; bunu birileri yapıyorsa onlara ancak teşekkür etmek ve teşvikte bulunmak gerekir.

Gönül köprülerinin yıkıldığından söz ediliyorsa önce şu sorulara cevap verilmesi gerekir:
Bu ülkede gönül köprüleri ne zaman vardı, sonra ne zaman ve nasıl yıkıldı?

Mevcut iktidar işbaşına gelmeden önce bu ülkede hem maddi hem de manevi köprüler tam olarak mevcut idi de ikincisini mevcut iktidar mı yıktı?

“Gönül köprüleri; yani bir toplumda yaşayan insanlar arasında sevgiye, saygıya, anlayışa, adil paylaşıma dayalı iyi ilişkiler nasıl kurulur” sorusundan başlayalım:

Yüce kitabımıza göre “müminler kardeşlerdir”, iki kardeş arasındaki ilişki nasıl ise -ırkı, rengi, sosyal durumu… ne olursa olsun- her bir müminin diğeri ile arsındaki ilişki de –hukukun istisnaları dışında- aynı olacaktır.(Hucurat: 49/10)

Bir toplumda yalnızca aynı dinden, aynı mezheb ve meşrebden insanlar yaşamazlar; peki İslam’a göre farklılar arasındaki ilişki nasıl olacaktır?

Yine aziz kitabımıza göre gayr-i müslim vatandaşlarımızla ve ülkemize izinle girmiş diğer gayr-i Müslimlerle ilişkimiz, bunlar dinimize karşı savaş açmadıkça ve yurdumuza göz dikmedikçe “iyilik ve adalet” çerçevesinde olacaktır.(Mumtehine: 60/8).

Gayr-i Müslimlerle bile ilişkimiz böyle olacaksa beşeri yorum ve ictihad farkına dayalı iç gruplar arasındaki ilişkinin nasıl olacağını anlamak güç değildir: Karşılıklı anlayış, saygı, ümmet birliğini bozmadan irşad…

Evet, Müslümanların büyük kitleler halinde yaşadıkları ve hakim oldukları yerlerde ve zamanlarda eksikli de olsa ilişkiler böyle olmuş, gönül köprüleri de yıkılmamıştır. Sarsıldığı zamanlar beşinci kol faaliyetleriyle ümmetin içine fitne ve fesadın salındığı günlerde olmuş, ama bu da hep böyle devam etmemiştir.

İçeriden ve dışarıdan işbirliği ile bu “gönül köprülerinin temeli olan İslam”, sosyal, siyasi, ekonomik… olarak ümmetin hayatından çıkarılıp başka din ve ideolojilere dayanan sistemler ikame edilince insanlar feleğini şaşırmışlar, her bir grup bir yana savrulmuş, “biz” yerine “ben” veya “bizimki” davası hakim olmuş, kavga da başlamıştır.

yazının devamını okumak için….