Fotoğrafın anlattığı

Yazarlar
Mustafa Kutlu Yenişafak gazetesindeki yazısında,Rus büyükelçisi Karlov’u vuran teröristin fotğrafına ödül verilmesini tartışıyor… Steven Spielberg’in “Er Ryan’ı Kurt...
EMOJİLE

Mustafa Kutlu Yenişafak gazetesindeki yazısında,Rus büyükelçisi Karlov’u vuran teröristin fotğrafına ödül verilmesini tartışıyor…

Steven Spielberg’in “Er Ryan’ı Kurtarmak” (1998) filmi Normandiya çıkarması ile başlar. Sahneler savaşın cereyan ettiği sahilde çekilmiştir. Bomba bırakan uçaklar, toplar, mitralyözler, çıkarma gemileri, plaja doluşan askerler, onları kurşun yağmuruna tutan karşı birlikler, bütün bunların kulakları sağır eden gürültüsü, kopan kollar, bacaklar, devrilen gövdeler, vücuttan dışarı fırlayan bağırsaklar, kan, kan, kan.

Tam bir kıyamet. Savaşın vahşeti ve dehşeti. Birkaç dakika sonra seyredemez oldum. Gözlerimi ve kulaklarımı kapatarak bu bölümün bir an önce bitmesini bekledim.
Yönetmen abartmıyor olmalı, ben görmedim ama muhtemel ki bu çıkarma sahneleri böyle idi. Ama içinde olmayınca insan tahammül edemiyor.

Dehşetin fotoğrafı hep böyle midir?

Diyelim ki bir cinayet ânını resmediyorsunuz. Kamera bıçağın karna girmesini, kanın fışkırmasını görüntülemek zorunda mıdır?

Tercih meselesi.

Ben olsam eldeki bıçağı çekerim, bir de hasmına yaklaşarak hamle eden kolu. O inanılmaz dehşet anı, duyulan acı bıçağı yiyen kişinin yüzünde daha bir somutlaşabilir.

İlla kan göstermek gerekmiyor.

Kan göstermek çok basit bir yol. Seyircinin ürpereceği, irkileceği, korkacağı varsayılıyor. Böyle sahneler çeken yönetmenler var; bunları seven seyirci de.

Reyting almak için sadece yara yetmiyor. Yaranın içindeki kurtçukları da göstermeli. Bu en hafif deyim ile insanı (seyirciyi) istismar etmektir. Ters teptiği de olur.

İşkencenin estetiği olur mu demeyin.

Kimilerine göre oluyor.

Bunu yakalamak için kafa patlatan yönetmenler var.

Bu istismar en kaba hali ile çocuk ve sonra yaşlı-aciz-güçsüz-sakat kişiler üzerinden de yapılıyor.

Ne kadar feryat, ne kadar gözyaşı o kadar reyting.

Fotoğrafa gelirsek.

Evet bazan bir kare fotoğraf bir cilt tutan kitaptan daha etkili-kalıcı-estetik olabilir. Hani o ödül alan fotoğraf.

Yıllardır zulümden, açlıktan kaçarak Avrupa’ya ulaşmaya çalışan göçmenlerin ölüm denizlerinde yaşadıkları dramı tek karede anlatan fotoğraf.

Sahile vurmuş küçük çocuğun cesedi.

Fotoğraf iyi ve güzel, çünkü çocuğun yüzü gözükmüyor. Mavi deniz, beyaz kum yanında kırmızı küçük bir mont. Sırtı gözüküyor çocuğun, içine bükülmüş, sanki masumane bir uykuya dalmış. Denizin çocuğa uzanan küçük dalgaları. Dalgaların köpükten dantelaları.

Rus Büyükelçisi Karlov’u vuran adamı fotoğraflayan Burhan Özbilici “Dünya Basın Fotoğrafı Ödülü”nü aldı.

Rusya Enformasyon Politikası Komisyonu Başkanı Puşkov “Suikast anının ödüle layık görülmesi ahlaki kusurdur” demiş.

Dolayısıyla bu fotoğraf ve ödül etrafında bir tartışma olmuş. Dünya Basın Fotoğrafı Jüri Üyesi Stuart Franklin karşı oy kullanmış; “Adam öldüren teröristin fotoğrafına ödül verilmesi ahlaki açıdan sorunludur” demiş.

Aydın Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Özer Kamburoğlu “Bu fotoğrafta etik bir sorun yok. Haber fotoğrafçısının görevi şahit olduğu olayları görsel kayıt altına almaktır” demiş.

Eski Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi: “Orada bir cinayet övülüyor değil ki terör propagandası olsun. Çok başarılı bir fotoğraf olduğunu düşünüyorum” diyor.

Doç. Dr. Esra Arsan: “Bu örnekte gazetecinin eli silahlı bir katil karşısında korkmadan ve kaçmadan görüntü almaya devam etmesi cesaret örneği. Etik bir sorun görmüyorum” demiş.

Fotoğrafa bakıyorum.

Siyah takım elbiseli, beyaz gömlekli ve kıravatlı genç, bir elini havaya kaldırmış, öteki elinde tabanca slogan atıyor. Öldürdüğü kişi ayak dibinde yatıyor.

Bu görüntü bana şunu hatırlatıyor: Gladyatör arenada rakibini öldürmüş ve cesedinin başında zafer narası patlatıyor.

Fotoğraf gerçekten estetik özellik taşımakta. Yoksa sadece cesaretle çekilmiş olması sebebi ile ödül alamazdı.

Peki sorun nerede?

Şurada: Cinayeti işleyen kişinin bu pozu çekici ve kışkırtıcı. Resim grafikal olarak yani biçimsel açıdan hayli başarılı ama muhteva olarak hiç de iyi bir şey ifade etmiyor.

Bir katilin zafer narası.

Ne kadar güzel olursa olsun ben bu fotoğrafa ödül vermezdim.

Kötülüğü taçlandırmak olur bu.

Gazetecilikle ilgisi var ama aldığı ödül tartışılır.