Etyen Mahcupyan’ın Akşam gazetesinde “Eğer Erdoğan’ı iktidardan indiremiyorsanız, onun demokrat davranmasını sağlayacak koşullar yaratınçAncak bunun iktidarını sağlamlaştırma ihtimali de var” dediği yazısı…
Erdoğan’ın otoriterleştiği söylemi son dönemde bazı kesimlerde popüler oldu ve gelişmeler bir kişinin tahakkümcü sistem oluşturma özlemiyle açıklandı. Bu kişinin geçmişte pek de böyle davranmamış olması ise demokratlık ve otoriterlik arasında bir ayrım yaratılarak giderildi, yani söz konusu iki tavırdan birinin ‘asıl’ diğerinin ‘taktiksel’ olduğu öne sürüldü. Anlaşılan Erdoğan yönetimdeki ilk yıllarında mecbur kaldığı için biraz demokratik gözükmüş ama duruma hâkim olunca asıl karakterine yani otoriterliğe geçiş yapmıştı. Ne var ki bir insan bazen bir, bazen diğer tavrı sergiliyorsa bunların hangisinin ‘asıl’ olduğunu söyleyebilmek zordur. Böylesi metafizik bir arayışınız yoksa, daha güvenilir olan sosyopsikolojiye dönmekte yarar var. Buna göre insanlar farklı koşullarda kendiliğinden belirli tarzlara kayarlar. Dolayısıyla koşullar değiştiğinde kişinin tarzı da değişir… Kişiyi demokrat veya otoriter yapan, sergilediği uyum çabasıdır. Taktiksel olarak demokrat veya otoriter davranan bir kişi bu sıfatları hak etmez, çünkü insanlar ‘niçin’ böyle davrandığını sorarlar ve hemen her zaman o kişiye farklı bir sıfat yapıştırırlar.
Demokrat veya otoriter kavramları sadece birer tarzı değil, aslında birer zihniyeti ima ederler çünkü sergilediğimiz tarzla onu kendi iç dünyamızda normalleştirme biçimimiz birbirini besler. Doğal tepkilerimizi zihnimizde de doğallaştırır, ‘normal’ kılarız. Buna karşılık farklı durumlar ve koşullar farklı insanlar için ‘normal olmayan’ nitelikler arz ettiğinde, kişi tarzını değiştirir ve bir başka zihniyeti benimser. Bu geçişler radikal kişilik oynamalarını ifade etmez, çünkü hepimiz bebeklikten bu yana gelen adaptasyon süreci içerisinde genellikle birkaç zihniyeti birden benimsemiş durumda oluruz. Kısacası örneğin Cumhurbaşkanı’nı tahlil edeceksek, bu kişinin birden fazla zihniyete yatkın olduğunu ve kendisi için doğallık ve rahatlık ya da tersine stres ve tehdit ima eden durumlarda bu zihniyet halleri arasında kayma yaşadığını görmek gerekir. Eğer Erdoğan hayatının bir döneminde daha demokrat davranabilmişse bunun nedeni o dönem çevre koşullarının bu tarzı onun için ‘doğal’ kılmasıdır.
Otoriterleşme tezine geri dönersek, eğer bugün Erdoğan gerçekten de otoriter bir tarz sergilemekte ise, bilimsel olarak söylenebilecek şey bugünkü koşullara adaptasyon açısından ona en doğal gelen tarzın bu olduğudur. Açıktır ki onun yerinde bir başkası olsa farklı bir tutum alabilirdi… Ama ülkeler her koşulda farklı bir cumhurbaşkanı kullanma lüksüne sahip değiller. Siyasetçiler farklı baskı koşullarında çalışmak durumunda kalırlar ve görevlerinde devam etmeleri başarılı olmalarına, yani koşullarla baş etme yeteneklerinin toplum tarafından onaylanmasına bağlıdır.
Erdoğan için de durum bu… Bir anda canı istediği veya içinden öyle geldiği ya da ‘asıl’ karakteri bu olduğu için otoriter bir tarz sergilemiyor. Şu an yaşanmakta olan koşullarda ona doğal gelen davranış kalıbı bu ve bu davranışı kendi iç dünyasında temellendiren bir zihni arka plan var. Gözlemler bize Tayyip Erdoğan’ın zaman zaman otoriter davrandığını söylese de, bu onun kişiliği değil… Ayrıca bu onun sahip olduğu tek zihniyet de değil. Çünkü yine gözlemler Başbakan’ın bazen ataerkil ve bazen de demokrat davranabildiğini ortaya koyuyor. Bunda da garip bir şey yok, çünkü bütün insanlar gibi o da karmaşık bir zihniyet bileşimi geliştirmiş durumda. Hangi zihniyet içinden davranacağı ise karşılaştığı koşulları ne denli olağan veya olağanüstü bulduğuyla ve bunlara adapte olmakta ne denli deneyimli olduğuyla bağlantılı…
Hayat süreklilik taşıyan bir öğrenme süreci. Dolayısıyla insanların sahip oldukları zihniyet bileşimleri de sabit değil, zamanla değişiyorlar. Öte yandan her insanın daha yatkın veya yabancı olduğu zihni algılar ve buna bağlı tutumlar var. Demokratlığa yabancı bir Başbakan’ı herhalde kimse istemezdi. Tayyip Erdoğan da böyle biri değil. Öte yandan sürekli demokrat davranmak da ütopik ve gerçek dışı bir durum. Nitekim Erdoğan da nötr olarak algıladığı koşullarda daha ziyade ataerkil, rahatladığı ve güven ilişkisinin sağlam olduğu durumlarda demokrat, kendisini tehdit altında hissettiği durumlarda ise otoriter davranabiliyor.