Haşmet Babaoğlu Sabah gazetesindeki yazısında, bir dönemler önemli köşe yazarı olarak addedilip ülkenin gündemini belirleyenlerin Hollanda krizi karşısında takındıklrı tavrı değerlendiriyor. Babaoğlu: “Ülkenin onlarca yılı bu adamları “bir şey” sanmakla, onların medyalarına kulak asmakla harcandı gitti.
Bu memleket onca darbeye rağmen dimdik duruyorsa…
Tuzaklara rağmen ayaktaysa…
Milletin yalanla doğruyu şıp diye ayırt eden, yaldıza,cilaya kanmayan irfanı sayesinde.
Biz okumuş yazmışların payı mı? Yok sayın!
Hele sırf okudu diye okuduklarını, sırf yazdı diye yazdıklarını milletin gözüne sokmaya çalışanların hiç payı yok!
Açık söyleyeyim.
Onlarca yılını sadece yalan üretmekle geçiren;palavra kahramanlar yaratan,beş para etmez zevzekleri ünlendiren medyaya kalsaydı…
Küreselci çete ve sermaye oligarşisi çoktan üzerimizden silindir gibi geçmiş olurdu.
***
Yurtseverlikmiş, Atatürkçülükmüş, halkçılıkmış, devletçilikmiş…
Bu kavramları medyada ağzına sakız, göğsüne rozet, kimliğine “meze” kılanlar gerçekte nasıl basit, ezik,ucuz Batı ajanlarıymış, görüyoruz, değil mi?
Bir madalyon var.
Bir yüzünde Fetöcüler,diğerinde bunlar.
Şimdi Sözcü gazetesinin sayfalarında köşe köşe dizilmiş Dışişleri Bakanımız Çavuşoğlu’ndan “bu şahıs” diye söz ediyorlar.
Hollanda bakanımızın uçağına iniş izni vermedi diye sevinçten zıplayacaklar neredeyse…
“Paraşütle atlayacak değil ya!” diye olmayan akıllarıyla dalga geçmeye kalkıyorlar.
Hâlâ aynı yerdeler.
Dünyayı ne sanıyorlarsa artık, “dünyaya rezil olduk!” diye ağlaşıyorlar.
Ama sorarsan hep ennn yurtsever, ennn devletçi onlar!
Millete helal olsun ki…
Onların bu havalarına hiç kanmadı, iddialarını bir gün bile yutmadı! Şimdi atıldıkları çöplükte debelenip duruyorlarsa, bundan.
***
Hürriyet’te, Milliyet’te yazıp çizdikleri zamanları hatırlıyorum.
Vatanı yazlıklarının bahçesi sanan bu adamlar..