Yalçın Akdoğan Star gazetesindeki yazısında Hollanda’nın tutumunu değerlendirirken, “AB zemininde ortak bir gelecek için müzakere yürüten bir ülkenin bakanını “İstenmeyen yabancı” ilan etmek, o ülkeye istenmeyen ‘öteki’ muamelesi yapmak demek değil midir?” diye soruyor…
Kimi Avrupa ülkelerinin yaptığı haksızlıklar, çifte standartlar, keyfilikler midemizi bulandırıyor. En son Hollanda’da yaşananlar insan havsalasını zorlayan bir akıl tutulmasını gösteriyor. Bu ülkeler hukuku, demokrasiyi, insan haklarını ayaklar altına alabiliyor ve bunu son derece pervasız bir şekilde yapabiliyorlar.
Bu nasıl bir psikolojidir, bu ölçüde bir pervasızlık nasıl bir zihniyetin yansımasıdır?
Sanırım bunun temel sebebi bu ülkelerin kendilerini eylemlerinden bağımsız bir şekilde demokrat görmeleri ve efendilik makamından diğer ülkelere bakmaları.
Demokrasinin ve diğer halkların efendisigibi kendisini gören bu ülkeler ne yaparlarsa yapsınlar demokratlıklarına bir halel gelmeyeceği inancına sahipler.
Onlar, ifade-seyahat-örgütlenme özgürlüklerini hiçe sayabilirler!
Onlar, sivil gösteri yapan insanları coplayabilir, köpeklere ısırtabilirler!
Onlar, görevini yapan gazetecileri yerlerde sürükleyebilir, gözaltına alabilirler!
Onlar, istedikleri anda ve istedikleri süreyle olağanüstü hal ilan edebilirler!
Onlar, göçmenleri kovabilir, mazlumlara set çekebilirler!
Onlar, yabancı düşmanlığı, ırkçılık, din düşmanlığı yapabilirler!
Onlar, başka ülkelerin içişlerine karışabilir, siyasi etkide bulunabilirler!
Onlar, diplomasinin bin yıllık kurallarını çiğneyebilir, her türlü keyfiliği yapabilirler!
Onlar diplomatik dokunulmazlığı olan kişileri gözaltına alabilir, sınır dışı edebilirler!
Siz OHAL ilan ettiğinizde, gazeteci kılıklı teröristleri gözaltına aldığınızda, darbeci medyayı yargıladığınızda bu büyük bir demokrasi ayıbıdır ve sizden hesap sorabilirler!
Çünkü onlar kendilerini demokrasinin efendisi sanıyorlar. Geçmişlerindeki yüzkızartıcı hadiselere bakmadan ve bugünkü rezil uygulamalarını görmezden gelerek size parmak sallayabilirler!
Bu anlayışın temelinde yatan gerçek, kendilerini üstün bir sınıf olarak görmeleridir. Demokrasiyi başkalarına çok görme psikolojisi Mısır’daki darbeye, Esed’in zulümlerine, Türkiye’de yaşanan cunta girişimine sessiz kalmalarına sebep oluyor.
Bu hal, aleni düşmanlık halidir. Birçok Avrupa ülkesinin terör örgütlerine kol kanat gerdiğini, Türkiye’ye karşı bir enstrüman olarak kullanmaya çalıştığını biliyoruz. Gelinen noktada artık örtülü değil aleni bir hasmane tutum sergileniyor.
Büyüyen ve ezber bozan Türkiye’den çok rahatsızlar. Erdoğan düşmanlığı gözlerini kör etmiş durumda. Bir ülkeyi ve bir lideri dize getirememekten dolayı cinnet geçiriyorlar. Siyasi aktörlerin Türkiye’ye yönelik hakaretleri adeta bir siyasi ‘kudurma’ halini yansıtıyor.
Faşist partilerin ve eğilimlerin yükselmeye başlaması iktidardaki partileri yanlış mecrada bir yarışa sürüklüyor. Kötüyle rekabet için daha kötü olmaya çalışıyorlar.
Hollanda’nın ve şakşakçılarının …