Dirilişin Öncüsü: İmam-Hatip Nesli

Yazarlar
Abdulah Yldız’ın Yeniakit gazetesindeki yazısı… Pazar günü taze imam-hatipli torunum Alperen‘le Sultanahmet Camii’nde sabah namazına gittik. Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Gö...
EMOJİLE

Abdulah Yldız’ın Yeniakit gazetesindeki yazısı…

Pazar günü taze imam-hatipli torunum Alperen‘le Sultanahmet Camii’nde sabah namazına gittik. Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez‘in kıldırdığı namazla dirildik adeta. Görmez hocamızın torunuma samimi ilgi göstermesi, onu hem sevindirdi hem de imam hatiplilik kimliğini pekiştirdi. Biz dede-torun imam hatipliyiz ve bu aidiyetin bize -hâşâ- gurur, kibir duyguları değil, sorumluluk şuuru yüklediğinin farkındayız; İmam Hatip nesline de hep omuzları üzerindeki ağır sorumluluğu hatırlatırız:

Geçen hafta Cibali Anadolu İmam Hatip Lisesi’ndeki programımızı düzenleyen okul yöneticilerine ve öğretmenlerine teşekkür ediyor ve seçtikleri konu başlığından dolayı tebrik ediyorum: “Dirilişin Öncüsü: İmam Hatip Nesli”. Esenyurt Güzelyurt Anadolu İmam Hatip Lisesi‘ndeki konu başlığımız ise “15 Temmuz Ruhu: Salâ’dan Salât’a” oldu. Hafta sonu İlim Yayma Cemiyeti‘nin organize ettiği Tuzla Gençlik kampında da konumuz yine aynı idi. Şu satırları okuduğunuz sırada ise, Çorum Sungurlu ve Alaca‘da “Kişiliğin Namazla İnşası”nı konuşacağız inşallah. Namaz Gönüllüleri” olarak, bu sezon da “Namazla Diriliş Seferberliği”mizin “İkinci On Yılı” kapsamında, yine Ensar, Önder, İlim Yayma ve TÜRGEV gibi kurumlarımızın desteği ile İmam Hatip neslini ‘dirilişin öncüsü’ kılmanın gayreti içindeyiz. 

Bu kardeşiniz, İmam Hatip nesline yüklenen kutlu görevi özellikle şu dua ile çerçeveler (Furkan 25/74):

Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ gurrete a’yunin v’ec’alnâ li’l-muttagîne imâmâ: Rabbimiz! Bize gözümüzün aydınlığı eşler ve nesiller bağışla ve bizi takvâ sahiplerine imam eyle.”

Furkan suresinin son ayetlerinde nitelikleri sayılan “Rahman’ın kulları”, sadece geceler boyunca Rablerine secde etmekle, onun huzurunda ayakta dikilmekle, ayrıca bütün bu güzel özelliklere sahip olmakla yetinmezler. Bunun yanı sıra kendilerinden sonra, bağlı bulundukları hayat sistemine uyan bir neslin gelmesini, kendileri gibi inanan, göz aydınlığı olacak eşlerinin olmasını, kalplerinin onlarla huzura kavuşmasını, bu sayede “Rahman’ın kullarının” sayılarının artmasını isterler ve yine Allah’tan ittikâ edenlere (korkup-sakınanlara, O’na saygı duyanlara) iyi birer “imam”(öncü, lider)olmayı isterler.

Yüce Allah’ın onlara öğrettiği bu duaları gösteriyor ki, Rahman’ın gerçek kulları, sevdiklerinin dünya zevklerini değil, ahiretteki kurtuluşlarını düşünüyorlar. Bu dua, Allah’ın gerçek kullarının ilâhî mesaja içten inandıklarının göstergesidir: Takva, dindarlık ve salih amellerde üst olalım; muttakilere rehberlik edelim ki, dünyada fazilet ve takvayı yaymada onlara öncülük, önderlik ve liderlik yapalım.”

İşte bu, imandan kaynaklanan derin fıtri bilinçtir. Allah’a giden yolun yolcularının çoğalmasına dair istek; en başta evlat ve eşlerinin bu yolda olmasına ilişkin köklü bir duygudur. Çünkü insanların birinci derecede sorumlu oldukları bunlardır. İnsan ilkin bu emanetten sorguya çekilecektir. Ayrıca bu, bir müminin, iyiliğe öncülük etme ve Allah yolunu izlemek isteyenleri kendi etrafında toplama isteğidir.

Müfessirler, “Bize mutluluk getirecek eşler ve çocuklar bahşet” duasındaki mutlulukla fiziksel güzelliklerin değil, inancı ve yaşayışıyla iyi ve erdemli eşlerin ve çocukların kastedildiğini vurgularlar.

“Bizi sana saygı ve itaatte kararlı olan takva sahiplerine öncü yap” ifadesi ise, takvâ kapsamına giren bütün güzellikler için geçerli bir dileği içerir. Müminin hedefi, öncelikle ruh dünyasını Allah’ın iradesine uygun inançlar, doğru düşünceler ve güzel duygularla, ahlâkî erdemlerle donatmaktır. Bu şekilde iç dünyasını zenginleştiren insan, eylemlerini de Allah’a saygı ve O’nun huzurunda bulunduğu bilinci ve sorumluluğu içinde gerçekleştirme çabasında olur. Bu âyet, her müminin önüne takvada, yani gerçek dindarlıkta en ileride, en önde ve örnek olma şeklinde yüksek bir hedef koymaktadır.

“İmam” kelimesi; ‘başkan, öncü, kendisine uyulan kimse’ demektir. Yalnız muttaki olmak değil, muttakilerin önderi” olmak arzusu ne büyük gaye, ne kutsal bir düşünce ve idealdir. Düşünmeli ki, “Rahmân’ın kulları”nın ruhlarındaki büyüklüğü gösteren bu duanın içinde bulundurduğu mânâ ne yüksek ve ne kadar toplayıcıdır! Bundan yüksek bir fikrî ilerleme ve yüce bir gayret düşünülemez.

Onlar Allah’tan kendilerine gözler aydınlığı eşler ve evlâtlar isterler ama onların Allah’tan takva, yani O’nun emirlerini yerine getirip yasaklarından sakınma konusunda, Allah’a teslimiyette, Allah’a kullukta tüm insanlığa önderler olacak, örnekler olacak nitelikte olmalarını isterler. Hem kendileri, hem de eşleri ve çocuklarının dünya insanlığına örnek olacak nitelikte kimseler olmalarını isterler. “Muttakilere imam” olabilecek bir özellikte olmak için Rablerine dua dua yalvarırlar. Hayat hep takva üzerine bina olsun; eşleri ve çocukları da hep kendi imanlarını, kendi takvalarını sürdürsünler isterler. Göz aydınlığı olacak bir dünya kurmak için çırpınırlar (Furkan 25/74. âyete dair çeşitli tefsirlerden istifade edildi).

İmam Hatip neslinin, takvâyı kuşanarak dirilecek millete/ümmete imam/öncü olması duası ile… 

NOT: 29 Ekim Cumartesi Ankara AKV‘de (Hacıbayram, İzzeddin Dergahı yanı, saat 14.00) Hadis sohbetimize bekliyoruz.