İyiliklerinizi anlatmadan önce, onları değersiz kılan kötülükleri önleyin. Önce ADALET. Yargıda sorun var. Bir AK Parti il başkanı vardı. MÜSİAD başkanı bir işadamı. FETÖ’cü olmadığı halde hâlâ yargılanıyor. Hapis yattı, işkence gördü. Ona tuzak kuranlar ise terfi ettirildi. ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR. Yılardır tutuklu hâlâ iddianamesi hazırlanmayan işadamları var. Bazı davalarla ilgili kulağımıza geliyor; “O kadar tutuklu kaldı, şimdi bir ceza vermezsek biz zor durumda kalırız diye” düşünen adalet fukarası insanlar var. Hakkını almak için rüşvet vermek zorunda olanlar var. Bunlar 1-3-5 değil. Rüşvet, torpil, suiistimal yapanların yaptıkları yanlarına kâr kalmamalı. İtirafçı olmuş, bir sürü itirafı var, onlar soruşturulmuyor. Ama suçsuz insanların da ismini vermiş, onları perişan etmişler. Suçsuz oldukları halde suçlananlar hakkında delil de bulamıyorlar. Ama suçsuz insanlar mağdur. Ben biliyorum, FETÖ’nün üzerine gittiği, onları ihbar ettiği için görevden alınan var. Hapis yatan var, davaları hâlâ sürüyor. Bir üst düzey siyasi tarafından bir ilçenin belediye başkanı yapılmak istenen birine engel olmak için partilerine mektup yazanların (ki bunların içinde biri Tayyib beyin yakından tanıdığı biri) işyerlerine, maliyeden, çalışma bakanlığından müfettiş gönderiliyor. Gönderilsin de, ne oluyoruz arkadaşlar.
Yabancıların içerideki adamları, Örgütçüler ve onları himaye edenler, FETÖ’cü olmayıp, onları taklit eden, onların ayak izinden gidenler, helali haramlarını gizlemek için istismar edenler, rüşvetle ve torpille bir yerlere gelenlerle bir yere varamazsınız. Yıllardır belli seviyede bir yere çakılıp kalan bir bürokrat diyor ki, “Hatırlı birinin bir yakını geliyor, yeni mezun olmuş, ona işi öğretiyoruz, yetiştiriyoruz, adam iki kursa gidiyor şef oluyor, sonra bir başka yere yükselip gidiyor, biz bu adamlardan artık randevu bile alamıyoruz.” FETÖ’cüleri kınıyorduk, şimdi birileri de “onların ayak izinden gidiyor” diyor. FETÖ’cü olup terfi edenler de var, FETÖ olmayan, hâlâ FETÖ’cü olmadığını ispatlamak için çabalayanlar da. Bunları temizlemek gerek önce. Öte yandan; FETÖ’cülerin ağababası olup hâlâ aramızda dolaşarak VIP’lerde ağırlananlar da!
Vermediği rüşvetin kat kat fazlası “ceza” olarak ödetilen ve sonra da pasaportuna el konulup yurtdışına çıkışı engellenen ihracaatçı işadamları var. Böyle biri geldi, yaşadıklarını gözyaşları içinde anlattı. İki fabrikasını kapatmış, yaşadığı şehri terk etmiş batıya doğru göçmüş.. “Benim servetim bana yeter, artık istemiyorum bir şey yapmak, bunlarla uğraşmaktan bıktım” diyor.
Kibriti gözünüze çok yaklaştırırsanız, arkasında bir ormanı kaybedersiniz. Anket / Kamuoyu araştırmaları, örgütlenmiş kalabalıklar ve kurgulanmış ekran görüntüleri ile birileri iş üzerinde!. Birileri dökme su ile değirmen döndürmeye çalışıyor. Onlara söylüyorum: Boşlukta yürüyorsunuz arkadaşlar. İnşallah, birilerinin gözüne kestirdiği, “Acemi” gördüğü birtakım politik kadroları hedef alarak saldırmazlar. Bu arkadaşlar da, içimizdeki hainler ve uluslararası çetelerin oyununa gelmez inşallah.
“Eski”lerden ibaret bir kadro olmamalıydı elbette yeni kadrolar. Ama öte yandan eskilerin fikrinden istifade edilecek kimse de mi yoktu. Ankara’daki dostlara “Encümeni Daniş” diye bir şeyden söz ettim ama herhalde ben anlatamadım.. Yıllardır “Beyin envanteri, Akademik envanter” diye bir şeyden söz ediyorum, ama kimse dinlemek bile istemiyor. Çünkü işin ehlini aramıyor birileri, onlar kendi adamlarını bir yerlere yerleştirme derdindeler..