Büyük yürüyüş

Yazarlar
Akif Emre Yenişafak gazetesindeki yazısında “Hac” duygularını yazmaya devam ediyor.. Hac Arafat’la başlar. Hac Arafat’tır. Arafat durmaktır, duruştur. Önce duruş gerek Hac için...
EMOJİLE

Akif Emre Yenişafak gazetesindeki yazısında “Hac” duygularını yazmaya devam ediyor..

Hac Arafat’la başlar.

Hac Arafat’tır.

Arafat durmaktır, duruştur. Önce duruş gerek Hac için. Arafat’ta, her gün yepyeni hatalara doğan Ademoğlunun yeryüzü serüveninin muhasebesini hatırlayıştır. Mahşeri yaşamaktır.

Hesaba çekilmeden kendini hesaba çekmenin duruşu.

Ve değişmez bir hakikati yani yaratısı karşısında konumunu yani bir adem oluşunu hatırlaması… Kibre, benliğini ilahlaştırmaya, güç ve serveti ne olursa olsun mutlak iktidar arayışına bir adem yani beşer oluşunun tescili.

Tüm bunları bilgisine erme, idrak etme, arif olma mekanı.

Güneş mercan renkli gözlerini kırpıp son ışıklarını dökerken ayakta veda hutbesini dinlemektir. Mahşerden önce dünya sürgünün işaret taşlarının bilgisine ermek, idrak sahibi olmak.

Anın anlamını ve anı yaşamayı idrak…

Müzdelife vakfesi.

Artık bir ademoğlu olmanın bilinciyle hayata dönmek. Arafat’ta mutlak sonun idrakiyle fanilik yurduna yani adem oluşumuzun idrakine dönüş.

Haccı bütünleyen iki eylem: duruş ve yürüyüş…Duruş/lardan yürüyüşe geçebilir ademoğlu artık.

Mina’da yeryüzü sürgününün sınavını kazanmaya doğru yürüyecektir. Şafak vakti akın akın sürgününü cennete çevirecek en büyük eyleme hazırlanmaktadır. Yürümektedir şeytanların tagutların üstüne.. İçindeki ve dışındaki şeytana karşı bir devrim yürüyüşüdür bu.

Şafağın aydınlığında dağ taş demeden büyük bir aşkla ademoğlu olmanın bilincini kuşanarak şeyataniliğin üstüne üstüne yürümektedir.

Şeytanın iğvasına karşı, her tür sapmalara karşı şeytani sistemlere karşı yürüyüş…

Dağların yüklenmekten korktuğu dağ gibi emaneti sırtlanmış olarak yeryüzü sınavı başlamıştır. Putları yıkmak öncelikli misyonu olduğunun idrakindedir.

Ve bir taş da sen at.

Taş at ki seni çepeçevre kuşatan şeytan onun işbirlikçilerinden, seni asli yurdundan süren iğvalardan kurtul…Büyük küçük şeytanlara karşı yürüyüş sürmektedir.

Yepyeni hatalara doğmamak için yolunun üstündeki ayartıcıları temizlemektedir bir bir

Ve Tavaf ve Sa’y.

İki duruştan sonra iki farklı yürüyüş.

Mina’da ilk büyük eylemi gerçekleştirdi; putları taşlayarak adem olmanın önündeki engellere karşı cihad içinde olacağını gösterdi.

Artık Tavaf’a ve Sa’y’a başlayabilir.

Zamanı kurarken mekanı inşa etmek.

Her şey o tanınmış zaman içinde ve sunulan mekan ölçeğinde. …aslına rücu edeceği zamanı kollamak üzere icra ediliyor,

Tavaft’a biatını yeniler, ahdini tuttuğunu gösterir, Sa’y’da ise fanilik yurdunda bitimsiz gibi görünen o hayata dair koşudadır.

İbrahim gibi inşa ederken çağrısını yapar. Çağrısı için inşa eder aslında..

Kurbanla İsmail’in hakikat karşısında teslimiyetini yeniden anar.

Kurtuluşun teslimiyetten geçtiğini idraktir kurban.

Şeytana taş atmak yetmiyor, teslim olmanın özgürlüğünü yaşaması gerekecektir, yeryüzünün yepyeni hatalar denizinde kaybolmaması için..

Tüm dünyeviliklerden sıyrıldığı ihramdan çıkıp yeryüzüne dönebilir, bahşedilmiş bir hayatı sürdürmeyi deneyebilir artık.

Hayat ve ötesinin, varoluşunun tüm yol haritası elindedir artık. Yol çetin ve tehlikeli olsa da yürümek zorundadır. Yepyeni hatalara düşse de hatanın ne olduğunu bilmektedir.
***
Müzdelife’den Mina’ya seher vaktinin berrak aydınlığını henüz saçmaya başladığı bir vakitte yürüyüş muhteşemdi… Yüzbinlerin dağ taş demeden sürdürdüğü büyük yürüyüş…

Yazının devamını okumak için…