İbrahim Karagül’ün Yenişafak gazetesindeki yazısında, son seçimlerde milletin büyük davaya sahip çıktığını söylerek “Coğrafyamızda her gelişmede imzası olacak, her olaya bir şekilde müdahil olacak bir ülke vardır. Türkiye’nin oyun kurucu rolünün gerçek anlamda bundan sonra ortaya çıkacaktır.” diyor.İşte o yazı…
7 Haziran seçimleriyle başlayan belirsizlik dönemi 1 Kasım’da sona erdi. Birileri bu belirsizliği fetret dönemi sanıp, Türkiye’yi eski haline döndürmek için bilinen bütün kirli yöntemleri denedi.
Gezi isyanıyla başlatılan darbeler dönemi, çokuluslu müdahale dönemi, onların son kurşunlarıyla ve son umutlarıyla birlikte tarihe gömüldü.
On üç yıldır sağlam adımlarla devam eden büyük yürüyüş, büyük dönüşüm, Üçüncü Altın Çağ’a yöneldi. Daha büyük düşünme, daha cesur hareket etme, o büyük yürüyüşü daha da hızlandırma dönemi başladı.
Üç yıldır ısrarlı biçimde ülkenin, siyasi öncülerin, milletin azmini yok etmeye, cesaretini kırmaya, onu küçük düşürmeye dönük bütün uğursuz fırtınalara rağmen, Oyun Kurucu Türkiye geri dönüyor.
En büyük hesaplaşma bizimle
Coğrafyamız yüz yıl sonra ilk kez derin bir parçalanma yaşıyor. Hiçbir ülke bu senaryonun dışında değil. Kuzey Afrika’dan Pakistan’a hatta Endonezya’ya uzanan geniş coğrafyada büyük oranda haritaları değiştirecek küresel bir proje uygulanıyor. Bütün kimlikler ayrışmaya ve çatışmaya ayarlanıyor.
Dünya yeniden kurulurken, büyük bir itiraz söylemi geliştiren İslam milleti çok acımasız bir saldırı altında. Osmanlı’yı dağıtan, parçalayan irade ne ise bugünkü kuşatmayı uygulayan irade de odur. İşte biz, bu kuşatmayı hesaplaşmaya ve meydan okumaya dönüştürecek bir iradeyi destekliyoruz.
Evet, Türkiye dahil, hiçbir ülke bu çözülme senaryolarının dışında değil. Mısır’da özgürlük mücadelesini diktatörlük mücadelesine dönüştüren, Irak’ta uzaktan kumanda edilen örgütler üzerinden işgal yürüten irade, Türkiye’yi de son dönemde terör üzerinden bu haritanın içine sokmaya çalıştı.
Türkiye ile ilgili hesaplaşma en büyüğüdür. Yüz yıl önce de en büyük hesaplaşma bizimle yapılmıştı. Yine öyle oluyor. Çünkü Türkiye coğrafyayı çekip çevirecek, toparlayacak, öncülük edecek ülkedir. Bu yüzden son kaledir. Yüz yıl önce Kafkaslardan ve Balkanlar’dan akın akın Anadolu’ya gelenler için nasıl son kale ise bugün de bütün coğrafyadan gelenler için, umudunu buraya bağlayanlar için de son sığınaktır.
Bu ses dalga dalga yayılacak
Öyleyse bu sığınak ayakta kalmalı. Dahası dik durmalı, büyüyüp güçlenmeli, kendini yeniden var etmeli, coğrafyayı harekete geçirmeli. Bu öncü role ulaştıracak güç, enerji, ve akıl Türkiye’de vardır. Siyasi önderlik de, enerji de, tarihsel birikim de vardır.
Türkiye ya büyüyerek varolacak ya küçülerek, yani parçalanarak.. Senaryolar ülkeyi küçültme üzerine kurulmuşken Anadolu’dan çok güçlü, tarihsel bir itiraz yükseldi. Emin olun bu itiraz bir çağrıya dönüşecek ve dalga dalga bütün coğrafyaya yayılacak. Küçülme için her şeyi feda edenler, adeta yeni Çanakkale saldırısı organize edenler kuşatmanın tersine döndüğünü, bir hesaplaşmaya döndüğünü görecekler.
Biz ülkemize de milletimize de kendi gücümüze de hep inandık. Tereddüt etmedik, sarsılmadık, çok çalıştık. Biz ülkemizin ana omurgasını hep sağlam tutmaya çalıştık. Küçük hesaplarla, fitne fesatla ilgilenmedik. Hep büyük hesapların, büyük dertlerin, büyük ideallerin peşinde olduk. Asla günlük tartışmaların bizi rehin almasına izin vermedik.
21. yüzyılın yıldız ülkesi
Öyle bir tarihsel kırılma dönemi yaşıyoruz ki, bugünlerde atılacak her adım bizleri ya tükenişe ya da yepyeni bir aydınlanma dönemine götürecek. İşte biz ikincisini seçtik. Bu yolun Selçuklu’dan bu yana devam eden yol olduğunu bilerek, o geleneğe uyarak hareket ittik.
Son seçimde bütün siyasi projelerin üstünde bir hesap vardı ve o hesap da buydu. Milletimiz bu büyük davaya, bu tarihsel yönelişe sahip çıktı. Türkiye’yi küçümseyen “iç işgalciler” için yolun sonun görünmüştür. Onlar tarihin ters kaybedenler tarafında kalmıştır.
Artık oyun kurucu bir ülke vardır. Bundan sonra büyük hesaplar peşinde koşacak, büyük ideallere sahip bir ülke vardır. Böyle bir millet, böyle bir devlet vardır. Siyasi gücünü alabildiğine artıracak, ekonomik büyümesini şaşırtıcı ölçüde güçlendirecek 21. yüzyılın birkaç yıldız ülkesinden biri vardır.
Coğrafyamızda her gelişmede imzası olacak, her olaya bir şekilde müdahil olacak bir ülke vardır. Türkiye’nin oyun kurucu rolünün gerçek anlamda bundan sonra ortaya çıkacaktır.
Cumhuriyet geçiş süreci, yeni bir tarih başlıyor
Sadece siyasilerimize değil, sadece ekonomi kurmaylarımıza ya da dışişleri kadrolarımıza değil, medyasından sivil toplum kuruluşlarına, entelektüellerinden dini önderlerine ama en çok da bu siyasi aklın öncülerine tarihsel bir sorumluluk düşmektedir.