Bu AKP’liler de beni hasta ediyor

Yazarlar
Salih Tuna’nın Yenişafak gazetesindeki yazısı… Şebelek dağcısı, zırtapoz tiyatrocusu, yeni sürüm paralelci Cumhuriyet gazetesi, hülasa, kıymeti kendinden menkul “muhalif takımı”...
EMOJİLE

Salih Tuna’nın Yenişafak gazetesindeki yazısı…

Şebelek dağcısı, zırtapoz tiyatrocusu, yeni sürüm paralelci Cumhuriyet gazetesi, hülasa, kıymeti kendinden menkul “muhalif takımı” bu sefer de Rus muhibbi oluverdi.

Ne ki, hiç şaşırtmadılar.

Daha evvel de…

Merkel‘e mektup yazıp, Türkiye Cumhuriyeti‘nin seçilmiş demokratik iktidarını şikayet edecek kadar “Almancı” olmuşlardı.

İsrail’e “one minute” çekildiğinde de anında İsrailseviciliğe yelken açmışlardı.

Hayli zamandır da Esetciliğe demir attılar. Haliyle, İran’ı da pek sever oldular.

Halbuki…

Din ve vicdan hürriyetini savunan ve inandığı gibi yaşamaya çalışan herkese, “Mollalar İran’a” diyen bunlardı.

Türkiye, nükleer enerji konusunda İran’a yapılan haksızlığa ve Irak’tan sonra Suriye’yi de işgal etmeyi kafaya koyanlara karşı çıktığında, “Eksenimizi kaydırıyorsunuz, bizi Batı’dan kopartıyorsunuz” yaygarasını yapan da bunlardı.

Sayın Erdoğan, Putin‘e, “Şangay İşbirliği Teşkilatı’na gelin Türkiye’yi alın…” dediğinde, hop oturup hop kalkan da bunlardı.

Çin füzesi mevzuunda da NATO adına Türkiye’nin kulağına kar suyu kaçırma görevi üstlenen yine bunlardı.

Bunlara, “angajman kuralları gereği bir gün Rus uçağı düşürürsek anında Rusya’nın yanına geçersiniz” deseydik, şappadak itiraz eder, “Rusya’yla işbirliği arayan, Şangay İşbirliği Teşkilatı’na girmek isteyen sizdiniz” yollu lagaluga ederlerdi.

Bununla da kalmaz, “Hava sahamızı ihlal eden Rus uçaklarını nenden düşürmüyorsunuz” derlerdi. Hatta, açık seçik böyle diyenler de oldu.

Peki, ne oldu?

Ne olacak, Türkiye, Rus uçağını düşürür düşürmez, Putin’in palavralarının pazarlamacısı olacak kadar Rusya’nın yanına geçtiler.

Zaten ilke ve hedeflerini, kısacası, cibilliyetlerini bildiğim için “hiç şaşırtmadılar” dedim.
İlke ve hedefleri tek: Erdoğan ve AK Parti’ye zarar vermek…

Bu uğurda ülke mahvolmuş, Türkiye batmış veya maazallah işgale uğramış ne gam, yeter ki hedefleri gerçekleşmiş olsun.

Artık bunları çok iyi tanıyor, biliyor ve anlıyoruz. Hırsları ve sınıfsal imtiyazları için yapmayacakları rezillik yok.

Benim anlamakta zorluk çektiğim orda burda, sosyal medyada AK Parti’yi destekleyen kimi kalem sahipleri.

Çok tuhaflar; Rusya’yı (bazen de İran’ı) sanki CHP’ymiş gibi eleştiriyorlar.
Sarakaya alma gayretleri, aşağılamalar gırla gidiyor.

Bir “1950’den beri iktidar yüzü görmediniz, bu ülke için çaktığınız tek bir çivi yok” demedikleri kaldı.

Muhterem kardeşlerim, karşımızda CHP yok, Putin de Kılıçdaroğlu falan değil.

Mevzu da seçim değil. Yani, Türkiye Rusya ile sandıkta yarışmıyor.

Demem o ki, Putin’e veya Rusya’ya “çakmak” bir anlam ifade etmez…

Bölge dünya savaşına gebe olacak kadar sıcak.

Silahlar korkunç.

Dengeler sabit değil. ABD ve Fransa, Eset kalsa fena olmaz, çizgisine geldi.

E’ee?

Rusya da Suriye’ye, Eset kalsın, diye inmedi mi? Sonuç itibariyle, Amerika ve Rusya, en azından Eset konusunda hemfikir.

Aslında İsrail konusunda da hemfikirler.

Putin, Moskova’da Netenyahu’yla Suriye hakkında görüştükten (güvence verdikten) sonra Suriye’ye indi. (İsrail’in Golan Tepeleri konusundaki “hassasiyeti” malum.)

İran’ın Batı’yla nükleer anlaşmaya varması hem Rusya’yı hem de İsrail’i tedirgin etti.

yazının devamını okumak için…