“Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bu millete bir borcu vardır. Yüzde 10 barajını hemen düşürmek. DEHAP’a (BDP) birtakım hülle sanatları dışında parlamentoya girecek yeteneği, ortaya koymak zorundadır Türkiye. (…) Yeni Türkiye’de MHP’nin hiçbir kodu yok. MHP’nin kendisini CHP’yeeklemlendirmesine çok sıcak bakanlardan bir tanesiyim, bu benim tezim uzun zamandır.(…) BDP’nin boykotunun çok etkili olduğunu düşünenlerdenim.Boykot referandumun en önemli sonuçlarından bir tanesidir. Kürt meselesini Türkiye’nin gündemine getirmiş oturtmuştur. (…)”
Masada oturan üç adamdan genç olanı anlatıyor bunları. Sol tarafında FETÖ’nün avukatlık yapılanması kapsamında tutuklanan eski savcı GültekinAvcı oturuyor. Karşısında ise FETÖ’nün firardaki komiserlerinden Önder Aytaç var. Tabii ki örgütün Samanyolu Televizyonu. Savcı, polis ve kafalarını sallayarak dinledikleri meşreplerine uygun siyasetçiyi buluşturan programın adı da kendisi gibi: “Derin Bakış”
Politikacı neler söylemiyor ki…
Kürt meselesinin silahla çözülemeyeceğini, anadilde eğitimin önündeki engellerin kaldırılmasını.
Hayır yanlış tahmin ettiniz.
Konuşan HDP’nin hapisteki milletvekillerinden biri değil. Şimdiki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu.
FETÖ’nün “mezarlarınızdan kalkıp oy kullanın” dediği 12 Eylül 2010 referandumunun hemen ardından zaferini Fethullahçılarla birlikte bu sözlerle kutluyordu.
Terör propagandası suç olmaktan çıkmadı mı?
Sonrasını biliyorsunuz…
Habur’daki çadır mahkemesini, Dolmabahçe’deki deri koltukları, Oslo’daki sızıntıları, İmralı’daki tahta masayı hatırlıyorsunuz.
Belki 11 Nisan 2013 tarihli Resmi Gazete’yi unuttunuz.
O gün AKP eliyle Terörle Mücadele Kanunu’nda önemli değişiklikler yapıldı. Özetle, yeni düzenleme “terör örgütünün propagandasını yapmak suç oluşturmaz, örgütün şiddetini savunmak suçtur” diyordu.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Sayın Öcalan demek suç olmaktan çıktı. PKK’nin kendine ait bayrağını elinde taşımak, Öcalan’ın posterini taşımak suç olmaktan çıktı. Hatta, ‘Türkiye’nin sistemi böyle olmalıdır. Şunlar şunlar, eyaletler, demokratik özerklikler falan…’ Bunların hiçbirisi artık suç değil” diye anlatıyordu yaptıkları icraatları.
Süleyman Soylu’nun Samanyolu Televizyonu’nda anlattığı hülyası gerçek olmuştu. O da AKP’ye katıldı, büyüdü, İçişleri Bakanı oldu.
Şimdi ise dün söylediklerinin çeyreğini söyleyen muhalif partilerdeki siyasetçilerin fişlemelerini yandaş gazetelere servis ediyor.
Fişlemelerde neler yazmıyor?
Fişlerde CHP’nin Solhan meclis adayının kardeşinin PKK’li olduğu yazıyor da, mesela 15 Temmuz’da “elden kaçan” Adil Öksüz’ün dayısının oğlunun AKP’nin Andırın Belediyesi başkan adayı olduğu yazmıyor.
CHP’nin Muratpaşa meclis adayının kız kardeşinin PKK’den tutuklu olduğu yazıyor da, mesela AKP’nin Çayırova Belediyesi başkan adayınınortağının FETÖ’den firarda olduğu unutulmuş.
CHP’nin Bingöl Yedisu meclis adayının 2016’da gözaltına alındığı yazıyor da, Şırnak İdil’deki AKP meclis adayının FETÖ gözaltısı nedense atlanmış.
İYİ Parti’nin Siirt Pervari meclis adayının BDP Gençlik toplantısına katıldığı yazıyor da, MHP’nin Altındağ meclis adayının FETÖ yöneticiliğindengözaltısını görmemişler.
Ya AKP Fethiye Belediyesi başkan adayının FETÖ’nün kapatılan işadamları derneğine üye olması? Sahi MHP’nin Nazilli adayı hâlâ FETÖ üyeliğinden yargılanıyor mu?
Nasıl bir istihbarat ise Pensilvanya yolcusu adayları görmemiş. Cumhur İttifakı’nın Ankara’daki ya da Bursa’daki adayının Okyanus Ötesi’ne mesajlarını not etmemiş. Maklube başından paylaşılan Cumhur İttifakı fotoğraflarını arşivlememiş.
Sahi, muhalefet listelerine FETÖ’cüler girdi denmiyor muydu? Süleyman Soylu’nun dosyasında “PKK bağlantılılar” var da “Fethullahçı sızmalar”neden yok?
Yoksa İçişleri Bakanlığı “FETÖ’cü siyasetçiler” ile mücadeleden vaz mı geçti? PKK bağlantılı seçilmişleri düşürecek de, FETÖ bağlantılıları görevde mi tutacak?
Yoksa “FETÖ fişleri” aynı mantıkla yazılırsa darbecilerin kardeşini büyükelçi, bakan yapanların fişi ne olur diye mi düşünülüyor? Sahi HDP toplantısına katılanların fişini gördük de Samanyolu TV’de konuşan bakanlarınki nasıl olurdu acaba?
Mesele CHP; İYİ Parti ya da HDP sanmayın. Unutmayın, bir zamanlar Fethullahçı polisleri görevden almak yerine Güneydoğu’ya sürmüşlerdi.Sonra karşımıza oradaki tezgâhlardan çıktılar. Sakın birileri seçimden sonraki “proje”lerine bugünden odun taşıyor olmasın!
Unutmayın, hukuk yoksa Cumhuriyet yoktur. Devletin çeteden ilk farkı, en büyük silahının hukuk olmasıdır. Susurluk’u hatırlayın. Adaleti yurttaşlarına fazla gören mafya zihniyeti de tıpkı terör gibi beka sorunu olabilir. Böylesi hukuksuzluklar metastaz yapar ve tüm ülkeyi zehirler. İnanmayan, bugün bir anda miting meydanlarında ortaya çıkan hükümlü siyasetçilere sorsun. Devletin güvenliğini, kendi ikbaline zırh etmemek gerektiğini öğrensin.