Bamteli

Yazarlar
Ahmet Taşgetiren Star gazetesindeki yazısında Cemaat ile Ak Parti arasındaki çatışmayı konu ederek: “Bu günler daha Camia ile Washington’un, Brüksel’in iyi günleri. Belki hala Washington, Yahudi lobis...
EMOJİLE

Ahmet Taşgetiren Star gazetesindeki yazısında Cemaat ile Ak Parti arasındaki çatışmayı konu ederek: “Bu günler daha Camia ile Washington’un, Brüksel’in iyi günleri. Belki hala Washington, Yahudi lobisinin etkisiyle Erdoğan’ın yıkılacağı ümidini taşıyor ve Camia’ya kredi açıyor. Ya yarın, “Olmuyor, öyle kumpaslarla Erdoğan yıkılmıyor” kanaatine varırsa ne olacak?” sorusunu soruyor.İşte o yazı..

Bir: Olayı “medyaya karşı operasyon” olarak nitelemek ve “demokrasi mücadelesi” eksenine oturtmak, Camianın Hükümete karşı uluslararası boyutta yürüttüğü algı operasyonu içinde anlam taşır. Muhalif çevreler, Ak Parti karşıtlığı ile, inanmadıkları halde bu algı operasyonu içinde rol alıyorlar.

İki: Fuat Avni olayı, Camianın hala devlet içinde çalışan bir istihbarat odağına sahip olduğunu, dolayısıyla devlet içinde kılcal damarlara kadar uzanan bir yapılanma halinde bulunduğunu sergiliyor.

Üç: İşin bamteli, Tahşiye olayını doğru anlamakta odaklaşıyor. Tahşiye olayındaki sürecin Camia ile bağlantısı varsa, bu, devlet içindeki paralel yapının somut göstergelerinden birisi olarak kayda geçecektir.

Ne olmuş bakalım:

Doğu-Güneydoğu’da etkili bir Risale-i Nur grubu, Gülen çizgisini özellikle Dinlerarası diyalog ve zekâtın sarf yerleri konusunda eleştirmeye başlamış. Fethullah Gülen Herkül org’da yayınlanan bir sohbetinde, bu grubu bir sorun alanı olarak ilan etmiş. Zaman gazetesi Gülen’in işaret fişeğini medyaya taşımış. Ardından Samanyolu’ndaki dizide işaret fişeği parlatılmış. Bu arada imzasız bir ihbarın ardından polis harekete geçmiş, suç üretilmiş, ardından yargı harekete geçmiş ipi çekilmiş.

Bu süreç tesadüfi bir zincirlenme midir, yoksa, elden ele ulaşan bir operasyon ağı mıdır?

“Suç üretme ve tasfiye”, Camia’nın çok etkin bir kendine alan açma yolu olarak biliniyor. Anadolu seyahatlerimde kaç kere bana, benzeri şikâyetler ulaştırıldı ve ben, iyi niyetle bunların Gazeteciler Yazarlar Vakfı’na iletilmesini, onların bu tür sorunlara izin vermeyeceklerini ifade ettim.

Mesela bir Mardin ziyaretimde şu söylendi:

“Şayet Cemaat bir kişiyi tasfiye etmek ve yerine kendi adamını getirmek istiyorsa, o kişi hakkında ya Hizbullahçı ya da PKK’lı diye bir ihbarda bulunuluyor, ardından polis ve savcılık harekete geçiriliyor ve adamın işi bitiyor.

Bir ara Tek Türkiye isimli dizide, “Hizbullahçı tipi” kötülük sembolü olarak işlenmeye başlamış ve Mustaz’af -Der mensupları, Hüseyin Gülerce’yi ziyaret ederek bu tür davranışların düzeltilmesini istemişlerdi. Bu dizideki Karanlık Kurul, Camia’nın bir tür “Türkiye okuması ve tehdit algısı” niteliğinde idi. Hatırlıyorum o günlerde Ali Bulaç, Tek Türkiye dizisine çok sert eleştirilerde bulunuyordu.

Gülen – Medya – Emniyet – Yargı…

Tahşiye operasyonu böyle bir ağın varlığını ortaya koyuyor mu koymuyor mu?

Herhalde son operasyonu başlatan irade, böyle bir ağın mevcut bulunduğundan yola çıkıyor ve sonuçta “Paralel Yapı”nın bir boyutunu ortaya çıkaracağına inanıyor.

Yargı sonucunu bekleyelim.

Dört: Pazar günkü yazımda da ifade ettim, son olayla ortaya “Camia adına bir savaş gücü” çıkıyor. Bu savaş gücünün, içerden dışardan desteklerle beslendiği görüntüsünü de not etmemiz lazım. Bu savaş gücüne, içerden, aslında Camia’nın ideolojik çizgisi (tabii varsa) ile hiçbir ortak bağı bulunmayan çevreler, sırf Ak Parti karşıtlığı ile su taşıyorlar. Dışardan da, Türkiye’nin Ortadoğu’da güçlenme trendinden rahatsız olan odaklar, yükseliş iradesinin kalbine saldırı hesabıyla Erdoğan-Davutoğlu yürüyüşünü vurmak için Camia’ya destek veriyorlar.

Bu gerçekten çok ilginç bir durumdur.

Camia, evet, bir varlık mücadelesi psikolojisine itilmiş olabilir, ama şu anda, bazı hedefleri vurmak için kullanılacak bir silah haline geldiğini görmek zorundadır. Bu tür silahlar genelde kirli işlerde kullanılır ve işi bittikten sonra ilk planda kendisinden kurtulunmak istenir. Söyleyeyim: İçeride mesela CHP, HDP kendisinden kurtulmak ister, dışarıda siyonist lobiler ve onların etkilediği devletler…

Ne yazmış Zaman’ın Washington temsilcisi Ali H. Aslan: “Washington, Türkiye’de AKP rejimini demokratik bulmuyor diye, bağlarını mı koparacak? Hayır. Tıpkı Mısır’daki darbe rejimiyle, Suudi Arabistan’daki katı monarşiyle işini yürütmeyi sürdürdüğü gibi, Erdoğan ve arkadaşlarını da muhatap almaya devam edecektir.”

Bugünler daha Camia ile Washington’un, Brüksel’in iyi günleri. Belki hala Washington, Yahudi lobisinin etkisiyle Erdoğan’ın yıkılacağı ümidini taşıyor ve Camia’ya kredi açıyor. Ya yarın, “Olmuyor, öyle kumpaslarla Erdoğan yıkılmıyor” kanaatine varırsa ne olacak?

Yazının devamını okumak için…

  • Universitas terbaik Tapanuli
  • tutorial dan tips zeverix.com
  • https://insidesumatera.com/
  • https://prediksi-gopay178.com/
  • https://margasari.desa.id/
  • https://sendangkulon.desa.id/