TAYYİP BEY’E RAĞMEN EKREM BEY’İN MAZBATA ALMASINI KABULLENEMEYEN BİR GRUP DA VAR
21 Nisan Pazar sabahı, Güneş gazetesinin “Mutlu musun Ekrem?” manşetiyle güne merhaba(!) dedik. Aklıselim herkese “Ne alaka?” dedirtecek bu manşetin Ekrem İmamoğlu’nun Maltepe’deki halkla buluşma gününe denk gelmesi tesadüf olmasa gerek.
Nitekim -Tayyip Bey’e rağmen- Ekrem Bey’in mazbata almasını kabullenemeyen bir grup da var. Sınırları o kadar zorluyorlar ki, gidişatı akıl mantık çerçevesinden çıkardıklarının ya farkında değiller, ya da milletin sinirlerini test ediyorlar.
Nerede duracaklarını merakla bekliyoruz. Bu süreçte “İBB’yi neden bırakmıyorlar?” konulu yazılar wahtsapp gruplarından paylaşılıp hızla yayılıyor, bilgileri olsun. Rivayet o ki, büyük Türkiye fotoğrafından ziyade büyük rakamlar söz konusu.
ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL
21 Nisan “Mutlu musun Ekrem?” manşetinin ardından Hakkâri’deki şehit cenazesinde Kemal Kılıçdaroğlu çok çirkin bir saldırıya uğruyor. Geçmiş olsun, dileklerimi iletiyorum. Bu, tek kelimeyle utanç verici bir olay…
Saldırının ardından Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar’ın topluluğa hitaben “Değerli arkadaşlarım; şu ana kadar mesajlarınızı verdiniz, tepkinizi gösterdiniz” sözlerini de bir vatandaş olarak bir yerlere koyamadım. Zirâ provokatörler ne zamandan beridir “değerli” oldu ve onların bu zamana kadar Türkiye’nin huzurunu bozmak dışında nasıl bir mesajları oldu, anlamlandıramadım.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, Kılıçdaroğlu’na saldırıyı düşük dozda, Kılıçdaroğlu’nun tedbir(!) almadan şehit cenazesine katılmasını ise yüksek dozda kınaması da enteresandı. Sabah Güneş gazetesinin “Mutlu musun Ekrem?” manşetiyle ilintili bir yaklaşımı vardı.
Mantık çerçevesinden bakıldığında elinde siyasi ve silahlı güç bulunmayan muhalefet liderinin şehit cenazesine katılmasında ne gibi bir sakınca olacağını anlamak mümkün değil elbette.
Yaşananların ardından herkesin gözü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya çevrildi doğal olarak. Her ne kadar olayı kınasa da geçmişte sarf etmiş olduğu sözler herkesin malumu… Son seçimde ısrarla CHP, İyi Parti ve SP’yi terörle iş birliği yapmakla itham etmişti. Nitekim dünkü saldırıya CHP değil de Saadet Partisi lideri veya İyi Parti lideri de uğrayabilirdi.
Yaşananların ardından muhalefet Süleyman Soylu’nun istifa etmesi gerektiğini dillendirdi.
Haklılar mı? Evet…
Süleyman Soylu bunu hak etti mi? Evet…
Tamam da bu kadar basit olması size tuhaf gelmiyor mu?
Adeta un var, şeker var helva yapsana durumu gibi bir durum yok mu ortada?
Yani demek istiyorum ki birileri bizim böyle düşünmemizi istiyor olabilir mi?
O birilerinin hedefindeki Kemal Kılıçdaroğlu değil de, Süleyman Soylu olabilir mi?
Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırı aslında Soylu’ya yapılmış bir operasyon olabilir mi?
Birileri niye mi böyle bir şey yapsın?
Bir taşla çok kuş…
Bu birileri kim mi?
Kesinlikle dış güçler olduğuna inanmıyorum. Soylu’dan kurtulmak, CHP’nin seçim başarısını cezalandırmak, huzuru bozmak kimlerin işine geliyorsa… Yani birilerinin güç kavgası… Ayrıca Süleyman Soylu’nun gitmesini istemeyecek kişilerin başında Tayyip Erdoğan geldiğini not düşelim.
Saçmaladığımı düşünebilirsiniz, ama lütfen 31 Mart sonrası yaşananların küçük bir muhasebesini yapın ve 21 Nisan Pazar günü yaşananları medyadan zaman dizimiyle takip edin. Konuşanlar kadar konuşmayanları(!) da izleyin yalnız.
*Yazıyı tamamladığım saatlerde Süleyman Soylu, Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıyla ilgili açıklama yapıyordu. Olayın provokasyon olduğuna ellerinde henüz bir bulgu olmadığını söyledi ama olay buram buram provokasyon kokuyor.
Zaman diyelim…
Kendisine söylemek istediğim tek şey; Süleyman Bey, söylemlerinizi değiştirmeniz için ne yaşamamız gerekiyor? Suça ve suçluya karşı siz yöneticilerin bakış açısı değişmedikçe işimiz çok zor inanın.
Yumruk atan suçlu ama diğeri de hak etti mantığıyla, tecavüz eden suçlu ama tecavüze uğrayanın da kabahati var, yaklaşımı Türkiye’ye yakışmıyor.
LÜTFEN!…
Ayşe Baykal