Artık Türkiye’nin büyük oynama vakti gelmiştir…

Yazarlar
İbrahim Karagül Yenişafak gazetesindeki yazısında: Referandum sonrası Türkiye’nin yeni bir döneme girdiğini, artık gezi vari müdahalelerle önünün kesilemeyeceğini,bu tür müdahalelerin gerçe...
EMOJİLE

İbrahim Karagül Yenişafak gazetesindeki yazısında: Referandum sonrası Türkiye’nin yeni bir döneme girdiğini, artık gezi vari müdahalelerle önünün kesilemeyeceğini,bu tür müdahalelerin gerçekte olduğu gibi “dış müdahale” sayılacağını ve “milletimizin tarih yapıcı kaderi bir kez daha dünya sahnesine çıktığını” söylüyor. İşte o yazı…

Yüzyılların siyasi genetiğini yeniden keşfeden ve on beş yıldır cesaretle kendi yolunu çizmeye çalışan Türkiye, 16 Nisan’da siyasi tarihimizin en büyük devrimlerinden birini gerçekleştirdi.

Sistemin karmaşasını, belirsizliğini çözdü, kendi kararını verdi, yol haritasını belirledi. Yüzyılların tarih yapıcı geleneğini bugüne taşıdı, küresel iktidar alanında merkezi bir yer edindi.

20. Yüzyılın dondurulmuş tarihi işte şimdi sona erdi; o parantez şimdi kapandı, yeni yükseliş dönemi şimdi başladı. Yeniden kuruluş şimdi gerçekleşti. Türkiye’nin büyük oynama vakti şimdi geldi.

Siyasi perspektif, irade ve liderlik olarak buna çoktan hazırdı ama Türkiye içeriden ve dışarıdan yürütülen saldırıların üstesinden şimdi gelebildi.
Savaşa savaşa, mücadele ede ede, engelleri aşa aşa büyük yürüyüşüne devam etti ve 16 Nisan günü dev bir adım daha attı.

Türkiye için yeni tarih başlamıştır!

Şüphesiz bu adım, geleceğin tarih sayfalarında “büyük dönüşüm günü” olarak yerini alacaktır. Çünkü bir kapı açılmıştır, ülkemizin siyasi geleceği de, coğrafya ve küresel ölçekte etkileri de bu yeni duruma göre şekillenecektir.

Yani, yeni bir tarih başlamıştır.

15 Temmuz‘daki, bu ülkeyi imha etmeye, parçalara ayırmaya dönük, o ağır saldırının üstesinden gelen, ülkeyi ve milleti bir arada tutmayı başaran ve bir gecede Kurtuluş Savaşı veren irade, o iradeye milletin verdiği destek ve coşku, bir kez daha Türkiye’ye yön vermiştir.

3. şoktan sonra gelen 3. yükseliş dönemi bu

Milli eksen, vatan ekseni bir kez daha galip gelmiş, milletimizin tarih yapıcı kaderi bir kez daha dünya sahnesine çıkmıştır.

Haçlı Savaşları sonrasında başladığı gibi, Moğol İstilası sonrasında başladığı gibi, Birinci Dünya Savaşı sonrasının yükseliş dönemi de şimdi başlamıştır. Üçüncü şoktan sonra üçüncü yükseliş dönemidir bu.

Küresel vesayet sistemine karşı amansız mücadele veren, “Acımasız Direniş” örneği sergileyen Türkiye, hemen bütün dünyanın müdahalesinin, “karşı devrim” senaryolarının üstesinden gelerek kendine artık müdahale edilmesi zor bir yol çizmeyi başarmıştır. Bu da, hep beklediğimiz o “yükseliş dönemi”ni, “Türkiye’nin yıldızlaşması” dönemini başlatmıştır.

Anadolu’ya hapsolma dönemi sona ermiştir

Bu yüzden, Referandum’dan çıkan “Evet” kararı sadece bir seçim tercihi değildir. 16 Nisan Referandumu sadece iç politik bir karar değildir. Bir tarih, güç mücadelesidir, yeni kurulan dünyada merkezileşme planıdır.

Etkileri sadece Türkiye’nin sistem sorununu çözmekle sınırlı olmayacaktır. Coğrafyada derin etkilere yol açacak, küresel ölçekte güç bloklaşmalarına rengini verecektir.

Türkiye artık bir tür “Türkiye Baasçılığı“na sıkıştırılamayacaktır. Anadolu’ya hapsedilemeyecektir, Batı başkentlerinden talimatlarla yönetilemeyecektir. Küçük müdahalelerle ekonomik sarsıntılar yapılacak bir ülke olmayacaktır. Bir takım istihbarat şirketlerinin paralı tetikçilerinin yorum/analizleriyle etki altına alınamayacaktır.

Örtülü müdahale ve Soros artıkları

Türkiye artık, terör örgütleriyle terbiye edilme dönemini kapatmıştır. PKK üzerinden diz çöktürülemeyecek, DEAŞ üzerinden istemediği şeylere zorlanamayacak, FETÖ gibi örgütler üzerinden rejim değiştirme planları karşısında zayıf düşürülemeyecektir.

Türkiye artık, Soros artıklarıyla yön verilecek ülke olmaktan çıkmıştır. Batı medyasının Erdoğan üzerinden yürüttüğü yıpratma kampanyalarıyla, onların ülke içindeki örtülü operasyonlarıyla strese sokulamayacaktır. Türkiye artık, Batı’da yükselen ırkçılığa meze yapılma planlarına aldırmayacaktır.

Küçük oynayanlar ayakta kalamayacak

“Tarih döndü ve o tarih yapıcı kader yeniden omuzlarımıza yüklendi” derken hamaset yapmıyoruz. Bunu, Türkiye’ye bakarak, dünyadaki gelişmelere bakarak, insanlığın gidişatına bakarak, merkez devletlerin yeni arayışlarına, eğilimlerine bakarak söylüyoruz.

Küçük oynayanların ayakta kalamayacağı, güç haritasının hızla değiştiği, Avrupa Birliği gibi üst yapıların dağılmaya yüz tuttuğu, yeni güç eksenleri oluştuğu bir dönemdeyiz.

Başkanlık Sitemi‘ne karşı kampanyanın oyun kurucuları bütün bunları biliyor. Bildikleri için “Türkiye’yi durdurmak” için ellerinden ne gelirse yaptılar. Ama Türkiye içinde bazı çevreler, bu oyunun figüranları olmayı reddetmediler. O oyunu göremediler, görenler de zaten aynı ihanetin içinde yer aldılar.

Yeni sokak terörü planları 15 Temmuz gibi algılanacak

Ama bundan sonra, içeride “muhalif” kimliği ile operasyon yaptırılacak ‘aparatlar’ın işi çok zor. Öyle bir dönem geliyor ki, hiçbir ülke, bu tür aparatlara müsamaha göstermeyecek. “Evet” kararına karşı yeniden sokak terörü, hareketliliği planlayanlar bu gerçeğin farkında olmalı.

Öyle Soros’vari “Renkli Devrim” operasyonları, Gezi’vari sokak terörü girişimleri bir dış müdahale olarak algılanacaktır. Çünkü zaten öyledir.

Seçimden hemen sonra CHP üzerinden servis edilmek istenen, AB ülkelerinin yönettiği Türkiye karşıtı yeni saldırı girişimleri sezilmektedir. Unutulmasın ki, bütün bu tür girişimler 15 Temmuz saldırısı gibi algılanacaktır. Çünkü bu provokasyonların Türkiye’nin iç siyasi kimliği ile, iç politikayla alakası olmadığı artık ortadadır.

Dünya çok sert bir uluslararası iklime girdi

Küresel ölçekte yeni eğilimlere dikkat edin. Büyük sözlerin sarfedildiği, büyük adımların atıldığı, büyük iddiaların öne çıktığı çok sert bir uluslararası iklime girdik. Bu, sadece Türkiye için böyle değil, dünya genelinde böyledir. Açık müdahalelerin, sert kavgaların dünyasına girdik.

Dolayısıyla hiçbir ülke, bu tür terörize yöntemlere müsamahakar olmayacaktır. Herkesin aklını başına alması, Türkiye öncelikli düşünmesi gerekmektedir.

Türkiye, bu yeni iklime tarihi, siyasi kimliğini yeniden inşa ederek, elini güçlendirerek, gücünü takviye ederek giriyor. Başka türlü ayakta kalması mümkün olmayacaktı. Bu aşamadan sonra alabildiğine güç yatırımı yapmak gerekmektedir. Öyle de olacaktır.

Artık, büyük sözler söyleme zamanıdır. Türkiye, büyük iddialarıyla öne çıkacaktır. Sınırlarının güneyindeki terör koridoruna da, içerideki terör uzantılarına da, Avrupa merkezli renkli şımarıklıklara da tahammül etmeyecektir.

Büyük Yürüyüş: Yeni bir tarih başlamıştır..

Yeni bir tarih başlamıştır, herkesin bu yeni durumu iyi okuması ve ona göre pozisyon alması gerekir. Geçmişimizin siyasi kimliği ile, içerideki özgürleşme çabamızla, küresel ölçekte yeni yol haritamızla bir Türkiye gerçeği öne çıkacaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın, 17 Nisan günü yaptığı ziyaretler, hem içeride durduğumuz yeri,hem devleti tahkim etme biçimimizi, hem küresel ölçekte yönümüzü ortaya koyan mesajlarla doluydu.

Mesaj açık: Yavuz da, Fatih de…

yazının devamını okumak için….