İbrahim Karagül Yenişafak gazetesindeki yazısında Türkiye’nin Suriye operasyonunu değerlendiriken; “Bölgede Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük jeopolitik mücadele, en sert güçler çatışması yaşanmaktadır.Suriye’nin kuzeyi başka güçlerin deneimine girdiğinde Suriye parçalanmış olmayacak. Türkiye’yi parçalama planları derhal uygulamaya sokulacaktır ” diyor. İşte o yazı ..
Türkiye savaş başlatmadı, Türkiye’ye savaş açıldı. Cerablus’tan başlayan ‘Fırat Kalkanı‘ operasyonu bir savunmadır.
15 Temmuz bu savaşın ana gövdesiydi. Gülen ve teröristleri eliyle Türkiye kalbinden vurulacaktı. IŞİD ve PKK/PYD ile de güneyden çevreleme, kuşatma yapılacaktı. Savaşın güney cephesi IŞİD ve PKK ile yürütülüyordu. Türkiye’ye çok büyük bir tuzak kuruldu.
Devlet aklı felç edilip, oyalanıp, sulandırılıp, iç kavgalara sürüklenip, hedefe ulaşılacaktı. Ana saldırı gücünü oluşturan FETÖ’nün kriptoları da, güneydeki çevrelemeyi yürüten PKK/PYD’nin kriptoları da saldırının içerideki merkezi kuvvetlerdi.
Türkiye, Suriye’ye müdahale etmemekte, topraklarına yönelik saldırıları için ön almaya çalışmaktadır. Suriye topraklarını ana üs olarak kullanan bu saldırgan güçlere karşı savunma operasyonu yapmaktadır. Cerablus operasyonu bir savunma operasyonudur.
Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumayı amaçlayan, yüzlerce kilometre boyunca Türkiye karşıtı cephe inşasını engellemeyi önceleyen bir meşru müdafaa harekatıdır.
Terör örgütleri üzerinden Türkiye’yi vuranların ellerinden terör kartını almaya dönük bir çabadır. Savaşı Türkiye içlerine taşımayı planlayan ve bu yönde saldırılar yapanların evlerinde vurulmasıdır.
Ülke savunmasını, kendi sınırında değil, tehdidin kaynağında başlatma, savunma kalkanını orada kurma girişimidir. Her ülke bilir ki, böyle bir durumda savunmanızı kendi sınırınızda kurarsanız, o savaşın ülkenin içlerine kadar yayılmasını engellemeniz mümkün değildir.
Yıllardır, her türlü terör, şiddet bu bölgeden gelirken, terörün çok ötesine taşan saldırılar bu bölgeden yapılırken, saldırgan örgütler Türkiye’de iç savaş çıkaracaklarını açıktan ilan ederken bugüne kadar her şeyi sınırlarımızda durdurma hesabının aslında bir başka tuzak olduğunu şimdi anlıyoruz.
15 Temmuz saldırısı kadar, Kuzey Suriye Koridoru‘nun tehlikeli bir oyalama olduğunu şimdi görüyoruz. İşte tam burada PKK/PYD kriptolarının nasıl bir görev üstlendiklerini yeni yeni görüyoruz.
Ne yani, teslim mi olsaydık?
Bu ölçüde bir tehdidinin kendine, egemenliğine, toprak bütünlüğüne, toplumsal dayanışmasına yöneldiğini gören hiçbir ülke, buna sessiz kalamaz. Dünyada böyle bir ülke, devlet yoktur, olamaz. Varsa devlet olma özelliğini çoktan kaybetmiştir. Dolayısıyla, Cerablus operasyonu, içeriden ve dışarıdan yürütülen medya operasyonlarıyla sulandırılamaz, Türkiye bu öz savunma girişiminde sorumlu tutulamaz, suçlu gösterilemez.
Ne yapmalıydık?
Bekleyip tehdidin adım adım içeriye servis edilmesini mi? Türkiye içinde etnik ve mezhep çatışmaları çıkmasını mı? Gülen ve teröristlerinin 15 Temmuz’u başarmalarını mı? PKK’nın Türkiye’nin bütün güney sınırlarını kapatıp ülkenin Müslüman dünyasıyla bütün bağlarını koparmasını mı? Bu kuşak kapatıldıktan sonra savaşın bütün şiddetiyle güneyden ülkeyi vurmasını mı?
Ne yapmalıydık?
Bize ölüm tayin edenleri, ülkemize karşı imha planları yapanların insafına sığınmayı mı? Suriye’yi ve ardından Türkiye’yi parçalamaya dönük haritaların uygulanmasını beklemeyi mi?
Bunu isteyenler, susmamızı, olanları sadece seyretmemizi dayatanlar, Cerablus operasyonunun, hedefine ulaşmadan türlü manipülasyon ve vaatlerle bitirilmesini planlayanlar, bize açıktan “teslim olun” demektedir.
Yeni “15 Temmuz”lar..
15 Temmuz’da da “teslim olun” demişlerdi, olmadık. Kuzey Suriye Koridoru’nu planlarken de teslim olacağımızı varsaymışlardı, yine olmuyoruz. Suriye sınırının FETÖ’cü subaylara bırakılması bu teslim alma planının bir parçasıydı. Yıllardır PKK/PYD’ye müdahale edilmesini engelleyenler sadece FETÖ’cü subaylar değildi. Devlet içindeki PYD kriptoları da işi içindeydi. Bu işi beraber yapıyorlardı.
15 Temmuz darbe ve iç savaş planını yapanlar ile PKK üzerinden güneyden kuşatma, çevreleme yapanlar aynıydı. 15 Temmuz çokuluslu müdahalesini bertaraf etmişsek, bunu da etmek, bu oyunu da bozmak zorundaydık. Aksi takdirde yeni 15 Temmuz’lar olması kaçınılmazdı.
FETÖ-PKK beraber çalışıyor
Bir iç işgalci yapı olan FETÖ’cülerin beli belli oranda kırıldı. Ama diğer iç işgalci yapı olan PKK/PYD kriptoları aynı rolü hala oynuyor. Bin bir oyunla Türkiye’nin Kıbrıs müdahalesinden bu yana en etkin öz savunma girişimini boşa çıkarmaya çalışıyorlar.
Unutmayın PKK/PYD çevreleri 15 Temmuz planını biliyorlardı, işin içindeydiler. Çünkü aynı planın parçalarıydılar. “15 Temmuz’da askere saldırmayın” talimatını ne çabuk unuttuk. Böyle somut kanıtlar olmasa bile, taşları yerine oturttuğunuzda bütün resim açık ve net ortadadır.
Suriye “bataklık” değildir
Bu ülkeyi dağıtmak, çökertmek için Gülen’e, FETÖ’ye yüklenen misyonla PKK’ya, PYD’ye yüklenen misyon aynıdır. Biri merkezden diğeri güneyden vurdular, vurmaya da devam ediyorlar. Onları ve patronlarını şaşırtan tek şey, Türkiye’nin içeride ve dışarıda “şok müdahaleler” yapmasıdır.
“Türkiye, Suriye’de bataklığa çekiliyor” diyenler Türkiye’yi yıllarca oyalayanlar, yine oyalamak isteyenler, sınırın güneyini bataklığa çevirenler, o bataklığı Türkiye içlerine taşıma amacında olanlardır. Son operasyonla o bataklığı içeriye taşıyamayacaklarını anladıkları için bu yolla tehdit etmekte, kamuoyunu zehirlemeye çalışmaktadırlar.
Etnik çatışma palavrası..
Kimse bu operasyonu etnik savaş olarak pazarlamasın. Silopi’de, Cizre’de PKK’ya yönelik o şok operasyonlar nasıl etnik değilse, Suriye topraklarında PKK/PYD’ye yapılan müdahalelerin de etnik hiçbir tarafı yoktur.
Türkiye’de FETÖ’yü temizlerken “Türk düşmanı, IŞİD’e müdahale ederken Arap düşmanı olunmuyorsa, aynı tehdidin bir başka cephesi PKK/PYD’ye müdahale de etnik düşmanlıkla servis edilemez. Böyle bir şey hiçbir zaman olmayacaktır. Dolayısıyla o tür çığırtkanların artık alıcısı kalmamıştır. Bölgede etnik ve mezhep eksenli bakışa en uzak ülke Türkiye’dir.
Jeopolitik hesaplaşma: Haritalar kimin elinde?
Bölgede Birinci Dünya Savaşı‘ndan sonraki en büyük jeopolitik mücadele, en sert güçler çatışması yaşanmaktadır. Bu mücadelede kimler hangi tarafta iyi bilinmeli, kimler hangi cepheyi seçeceğine doğru karar vermelidir. Bu büyük hesaplaşmada bölgesel istila, bölgesel savaş, bölgesel kaos hesabı yapanların yanında saf tutanlar onlardandır, bir dış tehdittir, coğrafyanın kadim toplulukları tarafından hep böyle görülecektir.
Türkiye, hiçbir zaman Suriye’den toprak koparma derdinde olmamıştır. Ama orada Türkiye’yi de vurmayı planlayanların ellerinde hep bir harita olmuştur. Bugünkü çatışmalar bu haritalara göre şekillenmektedir. PYD’nin ve IŞİD’in yayılma haritasına bakarsanız, küresel patronların karargahlarında çizilmiş haritalar olduğunu göreceksiniz.
O bölge Suriye’nindir, IŞİD ve PKK’nın değil
Bu yüzden Türkiye, bütün güney sınırı boyunca, tehdidin kaynağını Suriye topraklarında karşılamaktan asla tereddüt etmemeli, geri adım atmamalı. Bütün güney sınırı boyunca IŞİD ve PKK/PYD’den arındırılmışbölge oluşturulmalı. Aksi takdirde bir yıl sonra çok daha vahim bir noktada olacağız.
Suriye’nin toprak bütünlüğü esastır. Savaş bittiğinde ve çözüme ulaşıldığında bu bölgeler Suriye merkezi yönetiminin denetimine bırakılacaktır. Suriye’nin ortak iradesi dışında, merkezi yönetiminin dışında yerel ve uluslararası hiçbir iradenin bu bölgelerde denetim kurmasına izin verilmemelidir. Bu yüzden Suriye meselesi bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır.
Suriye’nin kuzeyi başka güçlerin denetimine girdiği anda, o harita tamamlandığı anda sadece Suriye parçalanmış olmayacak. Türkiye’yi parçalama planları derhal uygulamaya sokulacaktır. O zaman bugünkü gibi bir savunma kalkanı oluşturma imkanı da olmayacaktır.
FETÖ de PKK/PYD de bizim için dış tehdittir
Milletimiz, devlet aklımız, tarihimiz, bölgeye örgüt aklıyla bakacak kadar sığ değildir. Kimse Türkiye’den böyle bir basiretsizlik beklemesin. Cerablus operasyonu bir jeopolitik müdahaledir, Suriye’yi ve Türkiye’yi koruma mücadelesidir.
FETÖ’nün darbe girişimi nasıl boşa çıkarıldıysa, PKK/PYD’nin harita planları da öyle boşa çıkarılacaktır. FETÖ nasıl Türkiye’ye savaş açmışsa, PKK/PYD de Türkiye ve bölgeye karşı küresel ölçekte saldırının tetikçisidir. Bir dış tehdittir, coğrafyada yaşayan İslam milletinin tamamının düşmanıdır.