Selçuk Eren Sabah gazetesindeki yazısında , terör karşısında ABD ve Batı basınının ortaya ikiyüzlü tavrı sergileyen arşivlik bir yazı kaleme almış.İşte o yazı…
Fransa’dan Somali’ye, ABD’den Mısır’a, Türkiye’den Almanya’ya, Belçika’dan Irak’a…
Dünyanın dört bir yanı 2016’da terör saldırılarıyla sarsıldı. Başta DEAŞ olmak üzere birçok terör örgütü, yüzlerce sivilin canına kastetti. Ancak ABD ve Batı basını, teröre karşı bile çifte standartından vazgeçmedi.
Dünyanın ‘saygın’ yayın kuruluşları akan kan Avrupa’da veya ABD topraklarında olduğunda verdikleri soğukkanlı tepkileri, terör alçak yüzünü Türkiye’de gösterdiğinde sergileyemedi. Bu ikiyüzlülük son olarak yılbaşı gecesi terör örgütü DEAŞ’ın Reina’daki katliamında bir kez daha kendini gösterdi.
Fransa’da 2015’te Bataclan Konser Alanı’nda gerçekleşen saldırının ardından destek mesajları yayımlayan, ABD’de geçen yıl Orlando’daki gece kulübü saldırısından sonra ise ‘birlik’ fikrini öne çıkaran dünya basını, Reina saldırısının ardından “DEAŞ Türkiye’ye savaş açtı”, “Türkiye daha fazla kan dökülmesine hazır olmalı” ve “2017’de Türkiye’de terör artacak” gibi başlıklar atmaktan çekinmedi.
Paris’teki katliam, Berlin’deki kamyonlu vahşet ve Orlando’da bardaki terör saldırısından sonra sürekli kurban hikayelerine yer veren ve Fransız, Alman ya da ABD vatandaşlarının “Terör bizi yenemez”, “Militanlara boyun eğmeyeceğiz” gibi sözlerini sayfalarına taşıyan Batı basını, Reina’daki katliamın hemen ardından Türkiye üzerine kurdukları kaos planlarını devreye soktu.
SAATLER SONRA BAŞLADILAR
ABD’nin prestijli gazetelerinden New York Times örneğin; 19 Aralık’ta Berlin’deki terör saldırısının ardından sürekli Alman yetkililerin “Böyle bir felaketi yaşamak korkunç” tarzında sözlerine yer verdi. Veya “Berlin’de Noel pazarı yeniden açıldı, festival havasındaki Noel kutlamaları devam ediyor” şeklinde yapılması gerekeni yaparak Başbakan Angela Merkel hükümetine destek verdi. Ancak aynı New York Times, Reina’da 39 kişinin alçakça katledilmesinden saatler sonra Türkiye genelinde 2016’da yaşanan terör saldırılarını haritalı ve grafikli şekilde servis etmeye başlayarak karalama politikalarına start verdi.
Gelelim ABD’nin diğer yayın organlarından CNN International’a. CNN, 1 Ocak tarihinde “İstanbul saldırısı: Türkiye başkalarını suçlamayı bırakıp çözüme odaklanmalı” başlıklı bir analiz yayımladı. Aynı Twitter hesabı, Orlando terör saldırılarının ertesi gününde “Orlando’daki katliam kurbanlarının ailelerine yardım etmenin yöntemleri” ve “Çin’den Şili’ye, Avustralya’dan Afganistan’a dünya Orlando’nun yasını tutuyor” mesajlarını paylaşmıştı.
SÜREKLİ ERDOĞAN’I KARALAMA ÇABASI
İngiltere merkezli Sky News’in saldırıdan saatler sonra hazırladığı haberin başlığı “Türkiye, 2017’de daha fazla kan dökülmesine hazır olmalı”ydı. Oysa SkyNews, Paris saldırılarının ertesi gününde “Ölümcül saldırılar, yardımsever yabancılar, dayanışma görüntüleri ve taziyeler” başlıklı bir fotoğraf derlemesini Twitter’dan paylaşıma sokmuştu.
İngiltere merkezli BBC’nin Türkçe yayın yaptığı @BBCTurkce hesabı, olaydan yaklaşık 48 saat sonra Twitter’da “Independent’a konuşan eski bir IŞİD militanı: “Örgüt için Türkiye artık en kötü düşman. IŞİD Türkiye’ye savaş açtı” haberini paylaştı.
Almanya’dan Deutsche Welle’nin Türkçe Twitter hesabı Alman basınının İstanbul’daki terör eylemi hakkındaki yorumlarını, saldırıdan 18 saat sonra şu başlığın altında toplandı: Saldırı 2017 için umutları söndürdü.
39 kişinin yaşamına mal olan terör eyleminin ardından Türkiye’nin önündeki yıla dair kara bir tablo çizen Deutsche Welle’nin Twitter’daki Türkçe hesabı, Orlando’da eşcinsellerin gittiği gece kulübündeki saldırının ardından “Lezbiyen Gay Biseksüel ve Transeksüeller’e dünyanın dört bir yanından destek mesajları” derlemesini yayımlamayı tercih etmişti.
Yeni yılın ilk saatlerinde gerçekleşen saldırının ardından Türkiye’deki demokrasiyi tartışmaya açan İngiltere merkezli Independent gazetesi, Fransa’nın başkenti Paris’teki terör eylemlerinin ardından “Fransa, terör saldırılarının Paris ruhuna zarar vermesine izin vermeyecek” ve “Fransa, Paris saldırılarına insani faaliyetlerle karşılık verdi” başlıklı haberler yayımladı.
İngiltere merkezli Telegraph gazetesinin yazarlarından tarihçi Marc Almond, saldırıdan saatler sonra yayına sokulan yazısında “Türkiye’deki şiddetin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politikalarının eseri olduğunu” iddia etti. Oysa aynı gazete, Paris saldırılarının ertesi gününde, 14 Kasım’da “Paris saldırıları: Batı, fanatiklerden korkarak yaşamamalı”, “Artık hepimiz DEAŞ’la savaştayız. Geri adım atmamalıyız” ve “Paris’e dayanışma için binlerce kişi Fransız Milli Marşı’nı paylaşıyor” tweetlerini atmıştı.
Dünya basınının Türkiye’nin karşılaştığı her terör saldırısı sonrasında yaptığı bir diğer iş de hiç vakit kaybetmeden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üzerinden Ankara’yı eleştirmek oluyor. Bunu son zamanlarda en net şekilde Fransa ve Türkiye’deki olağanüstü hal uygulamalarında görüyoruz. Fransa, ülkesindeki OHAL’i beşinci kez uzatırken, Avrupa basını “Paris’ten teröre geçit yok” tarzında haberler geçerken, Türkiye’de OHAL uzatıldığında ise “Türkiye bataklığa mı saplanıyor” şeklinde haberler yayımlıyor.
PKK’YI AKLAMA HAMLESİ
Tüm bunların dışında Türkiye’nin Suriye’de terör örgütlerine karşı yürüttüğü operasyonlara ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun hiç destek olmamasına ses çıkarmayan aynı basın organları, bir yandan da PKK’yı aklamak için adeta fırsat kolluyor.
İngiltere merkezli haber kanalı BBC’nin Türkiye versiyonu haber sitesi olan BBC Türkçe, saldırının düzenlendiği gün terör örgütü PKK’nın lideri Murat Karayılan’ın “Bizim bu saldırıyla hiçbir alakamız yok. Davamız haklı bir davadır” ifadelerini yayımladı. CNN International da DEAŞ’ın Reina katliamını üstlenmesine kadar internet sitesinde birinci haber olarak PKK’nın yaptığı “Reina ile alakamız yok, biz sivilleri hedef almayız” açıklamasını verdi. İstanbul’daki saldırıdan hemen sonra Karayılan’ı aklama çabasına girişen BBCTürkçe, 13 Kasım 2015’teki Paris eylemlerinden sonra “Paris için barış” diyerek, Eyfel Kulesi ve barış işareti görselini paylaşmıştı. Yine aynı kurum, Paris muhabirinin ağzından “Korkma değil, birlik olma zamanı” başlıklı bir dizi röportajı yayına sokmuştu.