Abdurrahman Dilipak’ın Yeniakit gazetesindeki yazısı…
Diyorlar ki, “FETÖ devlete sızmış, BÇG devleti sızmış.” Yok canım, asıl devlete sızan “AK Parti“, “Erdoğan“. Yoksa AK Parti’yi de ele geçirme noktasına gelmişler. Direkten döndük tabiri caizse..
FETÖ de BÇG de, ABD’nin, NATO’nun, uluslararası sistemin, İngiltere’nin İsrail’in, Vatikan’ın ve tabii Almanya’nın taşeron örgütü, Truva atı.. Bunların kadrosunda şeyh de var fahişe de. PKK da, PYD de, DHKP-C de majestelerine hizmet ediyor. Yoksa ne işi var Fehriye Erdal’ın NATO’nun, AB’nin merkezinde.. Marksist bir örgütün karargahında ABD bayrağının ne işi var.
İyi ki, BÇG ile FETÖ birbirine girmiş de bize alan açılmış.. Yoksa ikisini besleyen de, ikisinin de hizmet ettiği makam aynı.. Bizi koyun yerine koyuyorlar BÇG’liler arkamızdan ellerinde sopa ile ABD mezbahasına götürmek istiyor, FETÖ’cüler ise ellerinde havuç ve bir tutam yeşil ot önümüze geçip, “bici bici” diye yine bizi Amerikan mezbahanesine götürmek istiyor.
Devleti bunlar ele geçirmiş. AK Parti ise “Milli Görüş Gömleği“ni çıkarıp, “Demokrasi gömleği”ni giyip, devlete sızmış.
Dağdakiler bağdakileri kovmuş anlayacağız. “Halka rağmen halk için” diye birileri gelip köşe başlarını tutmuşlar. CHP kafası ile “Halk plajı işgal etmiş, vatandaş denize giremiyor mirim!” Kılıçdaroğlu’nun partisinin adı “Cumhuriyet” + “Halk” Partisi idi değil mi! Yani “Çoğunlukçu Azınlık Partisi” hali hazır durum itibarı ile..
CHP zihniyeti bu, CHP zihniyet ikizi darbecilerin halka güvenleri yok. Onun için Anayasaya “değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” yasa maddeleri koyuyorlar. O yasalar da tercüme, dışarıdan dikte ettirilen, Lozan’da söz verdiğimiz, iktibas, Meclise gerekçesiz olarak getirilip, müzakeresiz olarak oy birliği ile kabul edilen maddeler. Meclis deseniz, zaten “tek adam“ın, diğer bir ifade ile “Cumhuriyetin monarkı“nın tek partisine kendisi tarafından tayin edilen adayların, partili seçmenin açık oy ve gizli tasnifi ile Meclise gönderilen mebuslardan oluşuyor..
FETÖ devlete gizliden gizliye sızdı, BÇG’liler göstere göstere geldiler. O brifingler neyin nesi idi. Akredite basın, akredite akademisyenler, akredite yargıçlar, işadamları.. Akredite STK’lar.. Brifingler vs.
AK Parti demokratik bir şekilde, seçimle işbaşına geldi. Ama daha yakın zamana kadar stratejik konularda bağımsız bir inisiyatif kullanamadı..
Bakın, “Sızıntı“lar bitmeyecek. Sızlanıp duracaklar bir yandan; bir yandan da bu “kuzu postuna bürünmüş kurtlar” devletin çatlaklarını kullanıp, kılıktan kılığa girip yine gelmeye çalışacaklar..
Bunlar içeriye girince orda rahat durmuyorlar. Kimi ile menfaat ilişkisi kurup, kimilerini tehdit ve şantajla ele geçirip bünyeye hakim oluyorlar..
Bu ihanet çetesi, AK Parti’ye de sızmış aslında. AK Parti üzerinden de sızmışlar devlete. Bunlara göre gayeye giden her yol meşrudur.
Ne demek, ordu, polis, istihbarat, finans, media, STK, bilişim, borsa, hemen hemen tüm stratejik kurumlardaki tüm stratejik konumdaki makamlar çetenin kontrolüne geçmiş.. O giderse diye, yedeğini, hatta, yedeğin de yedeğini hazırlamışlar..
AK Parti, onların hesabına göre teslim alınacak, bu işin askeri ve siyasi ayağı BOP üzerinden AK Parti ile yürütülecekti.. İslam dünyasına faaliyet gösteren “İslam and Democracy Fondation” da bu hareketin uluslararası ayağında yol açıcı olarak faaliyet gösterecekti.. Yani FETÖ’yü BOP ve IDF ile birlikte düşünmek gerek..
Huntington’dan Fukuyama’ya kadar, birçok ülkede daha bir isim var bunların ajandasında “Hizmet” için çalışan. Bir sürü STK, bir sürü şirket, bir sürü media organı, bir sürü üniversite.. 140 ülkede hemen hemen tüm stratejik kurumlarda varlar.. Önlerinde ve arkalarında CIA, MOSSAD, MI6, BDT, Masonlar, Tapınakçılar herkes var.. Her partide varlar. Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, STK hepsi bu Şeytan üssünün “hizmet“inde.. Ve tabii bir sürü saftirik, geri zekalı. Bunlar “hain“se, bunların peşine takılanlar, böyle bir dine inananlar da herhalde “cahil” değilse, “ahmak” olsa gerekir.
Muhalefetin başkanlık konusundaki direnişinin arkasında aslında…
yazının devamını okumak için..