İşte Mustafa Kutlu’dan mutlaka okunması gereken bir yazı daha…
Bir Ramazan daha geçti. Küskünler barıştı mı? Dargınlar el sıkıştı mı? Kinin yerini sevgi aldı mı? Merhamet ve şefkat kalbimizi doldurdu mu?
Bütün bunlar olmadıysa ne Ramazan geldi ne Bayram. Heyhat! Biz yine Âkif’in mısralarını mırıldanacağız:
‘Nûr istiyoruz… Sen bize yangın veriyorsun!
‘Yandık’ diyoruz… Boğmaya kan gönderiyorsun!’
Kur’an-ı Kerim bize affın üstünlüğünü defalarca hatırlatıyor. Şu günlerde intikamdan, ihtirastan uzaklaşmak için bir kez daha bu âyetleri hatırlayalım:
• O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever (Âl-i İmran, 134).
• Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lanetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler). Kendilerine öğretilen ahkâmın (Tevrat’ın) önemli bir bölümünü unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever (Mâide, 13).
• (Rasulüm!) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir (A’raf, 199).
• Size verilen şey, yalnızca dünya hayatının geçimliğidir. Allah’ın yanında bulunanlar ise daha iyi ve daha süreklidir. Bu mükafat iman edenler ve Rablerine dayanıp güvenenler içindir (Şûrâ, 36).
(Dünyada insanlara verilen maddi iman ve bolluk sadece bir geçim vasıtasıdır. Allah’ın yanındaki sevap ile kalıcı ve daha faydalıdır. Ayet-i kerime Hz. Ebubekir bütün malını Allah yolunda harcadığı zaman bir topluluğun onu kınaması üzerine nazil olmuştur.)
• Onlar büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar (Şûrâ, 37).
• Bir kötülüğün cezası ona denk bir kötülüktür. (Muhtemelen kısas) Kim bağışlar ve barışı sağlarsa onun mükafatı Allah’a aittir. Doğrusu o zalimleri sevmez (Şûrâ, 40).
• Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapacak bir şey yoktur (Şûrâ, 41).
• Ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere ceza vardır. İşte acıklı azap bunlaradır (Şûrâ, 42).
• Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi yapılmaya değer işlerdendir (Şûrâ, 43).
(Kötülük karşısında sabreden ve onu bağışlayan kimse, mert ve azimli insanların yaptığını yapmıştır. Dinin istediği de budur.)
•Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, kusurlarını örterseniz, bilin ki Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir.
(Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 26. Bs. 2012 Kur’ân-ı Kerim ve açıklamalı meali.)
Bildiğiniz gibi İran’da idam cezası yürürlükte. Bu yıl idam sahnelerinden biri hepimize ibret olacak şekilde neticelendi. Basına yansıyan haber şu şekilde idi:
‘İranlı bir anne, 18 yaşındaki oğlunu mutfak bıçağıyla öldüren idam mahkumunu ipten aldı. İran’ın kuzeyindeki Royan kasabasında inanılması güç bir af olayı yaşandı. 7 yıl once 18 yaşındaki Abdullah Hüseyinzade’yi sokak ortasında bıçaklayarak öldüren Bilal idama mahkum edildi. Bilal’ın idamı için her şey hazırdı. Gözleri bağlanarak idam sehpasına çıkarıldı. Boynuna ip geçirildi. Son duasını okuması söylendi. Bilal son nefesini aldığını düşünürken, aniden yanağına bir tokat indi. Bu tokadı, öldürdüğü gencin annesi atmıştı. Abdullah Hüseyinzade’nin annesi tokatı attıktan sonra Bilal’e kendisini affettiğini söyledi. Katilin boynundaki ipi ise, öldürülen gencin babası çıkardı. Bilal’ın annesi, oğlunu affeden annenin ayaklarına kapanarak, kendisine teşekkür etti. İki anne birbirlerine sarılırken gözyaşlarını tutamadı. Halkın önünde gerçekleşen bu olay, yeni bir idamı izlemek için toplanan İranlıları da gözyaşlarına boğdu. İran’a ve dünyada bir anda gündeme oturan bu anı ise, İran Öğrenci Haber Ajansı İSNA foto muhabiri Aras Kamaşhi fotoğraflayarak tüm dünyaya duyurdu.’
Affetmek ve edilmek insan içindir. Ancak affın bir hovarda bahçesi olduğunu sanmak hatadır. Affetmek akılların üstünde sultan olan kalbin hareketi olduğu gibi affedilmek de insanın bizzat kendi kalbinde inkılap yapmasıyla kendisine sunulan zafer hediyesidir.
Yazının devamını okumak için tıklayınız!