Öykülerinde genellikle insan ve insani değerler, doğa, yaşam, zaman, psikolojik durumlar, seçme yetisi, seçicilik özelliği ve anormallik gibi başlıklara yer veren Taner, eserleriyle yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda ödül aldı
Türkiye’de epik ve kabare tiyatrosunun öncü ismi Haldun Taner, vefatının 34. yılında anılıyor.
Hukuk profesörü Ahmet Selahattin Bey ile Seza Hanım’ın oğlu olarak 16 Mayıs 1915’te İstanbul Çemberlitaş’ta dünyaya gelen Taner, 5 yaşında babasını kaybetti.
Annesiyle büyükbabası Matbaa-i Amire Müdürü İsmail Hamit Bey’in Saraçhanebaşı’ndaki konağına taşınan Taner, orta öğrenimini 1935’te Galatasaray Sultanisi’nde tamamladı.
Tatil günlerinde çalıştığı, büyükbabasının Hamid Matbaası’nda, dönemin ünlü yazarlarını tanıma fırsatı yakaladı.
Devletin yükseköğrenim bursuyla 1935-1938 yıllarında Almanya’daki Heidelberg Üniversitesi’ne giderek, ekonomi ve politika üzerine eğitim alan Taner, hastalığı nedeniyle okulunu yarıda bırakarak Türkiye’ye geri döndü ve 1942 yılına kadar Erenköy Sanatoryumu’nda tedavi gördü.
Edebiyat dünyasına gençlik yıllarında yazdığı skeçlerle adım atan Taner’in “Töhmet” adlı öyküsü, 1946’da “Haldun Yağcıoğlu” takma ismiyle Yedigün dergisinde yayımlandı.
Siyasal politik konulu öykülerden oluşan “Yaşasın Demokrasi” kitabını 1949’da okuyucuyla buluşturan Taner, skeç, öykü, oyun, kabare, senaryo ve hiciv türlerinde eserlere de imza attı, yazıları “Yedigün”, “Ülkü”, “Yücel”, “Varlık”, “Küçük Dergi” ve “Yeni İnsan” dergilerinde yayınlandı.
Haldun Taner, 1950 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun olarak sanat tarihi kürsüsünde asistan olarak göreve başladı.
Aynı yıl çıkardığı “Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu” öykü kitabında yer alan aynı adlı hikayesiyle New York Herald Tribune gazetesinin 1953’te düzenlediği uluslararası yarışmada birincilik kazandı, 1956 yılıda ise Varlık dergisi tarafından yılın en beğenilen öykücüsü seçildi.
Viyana’daki tiyatrolarda reji asistanı olarak çalıştı
Taner, 1954’te Viyana Max Reinhardt Tiyatro Enstitüsü’ne giderek 2 yıl boyunca eğitime devam etti. Viyana’daki bazı tiyatrolarda reji asistanı olarak da çalışan Taner’in 1954’te yayımlanan “On İkiye Bir Var” kitabı, 1955’te verilmeye başlanan Sait Faik Hikaye Armağanı’nı alan ilk kitap oldu.
Ayrıca kitaptaki “On İkiye Bir Var” öyküsü İsviçre Atlantis Yayınevinin düzenlediği “Zaman Üstüne Öyküler” yarışmasından da ödül aldı.
Taner, İstanbul Edebiyat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü ile 1968’de kuruculuğunu üstlendiği Language and Culture Center Özel Tiyatro Okulunda (LCC) öğrenciler yetiştirdi.
Haldun Taner, 1960’tan itibaren tiyatro çalışmalarına yoğunlaşırken, güncel olayları konu alan eleştirel oyunları sunmak için kabare tiyatrosunun kuruluşuna öncülük etti.
Ahmet Gülhan, Zeki Alasya ve Metin Akpınar ile birlikte 1967 yılında İstanbul’da Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nu kuran Taner, 1969’da Münir Özkul ile Bizim Tiyatro’yu, 1978’de ise Ahmet Gülhan ile Tef Tiyatro Grubu’nu kurdu.
Uzun yıllar köşe yazarlığı yaptı
Tercüman ve Milliyet gazetelerinde uzun yıllar köşe yazarlığı yapan Taner, “Devekuşuna Mektuplar” başlığıyla çeşitli fıkralar yazdı.
Taner, oyunlarında meddah geleneği ve tuluat tiyatrosunun özelliklerinden yararlanarak, tiyatrodaki ilk eserlerinde dramatik türün başarılı örneklerini verdi.
Kaleme aldığı “Keşanlı Ali Destanı” adlı oyunu, Türk tiyatrosunda ilk epik tiyatro olarak tanındı ve Almanya, İngiltere, Çekoslovakya ve Yugoslavya’da da sahnelendi.
Sinemaya Atıf Yılmaz tarafından aktarılan oyun, 1964’te gerçekleştirilen 275 temsille büyük bir başarıya ulaştı.
Taner’in 1969’da çıkardığı “Sancho’nun Sabah Yürüyüşü” kitabı Bordighera Uluslararası Mizah Festivali’nde öykü ödülüne, “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” adlı oyunu ise 1972’de Türk Dil Kurumu Tiyatro Ödülü’ne layık görüldü.
Öykülerinde toplumun her kesimini ele aldı
Haldun Taner, öykülerinde genellikle insan ve insani değerler, doğa, yaşam, zaman, psikolojik durumlar, seçme yetisi, seçicilik özelliği ve anormallik gibi başlıklara yer verdi.
Bireyin toplumdaki yaşam biçimlerini, toplumun değişik kesimlerden seçtiği kişilerin tutarsızlıklarını, çelişkilerini ve iki yüzlülüklerini, mizahi unsurları kullanarak, alaycı bir üslupla kaleme alan Taner, öykülerinde toplumun her kesimine yer verdi.
Olayı ön planda tutan ve klasik örgülü hikayeler kaleme alan yazar, eserlerinde entrikalı, sürprizli ve güldürücü durumlara da yer verdi.
Birleşmiş Milletler UNESCO kültür komisyonlarında da görev alan Taner, çeşitli senaryolara da imza attı.
Kaldırıldığı Haydarpaşa Göğüs Hastanesi’nde 7 Mayıs 1986’da vefat eden Taner, Beylerbeyindeki Küplüce Mezarlığı’na defnedildi.
Haldun Taner’in ismi, 1988’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun Kadıköy sahnesine ve Caddebostan’da bir sokağa verildi.
Ayrıca Milliyet gazetesi tarafından 1987’den bu yana yazar adına “Haldun Taner Öykü Ödülü” düzenleniyor.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen İstanbul Tiyatro Festivali, yüzüncü doğum yıl dönümünde Haldun Taner’in yaşamından kesitler, kitaplar, gazete yazıları ve oyunlarından bölümler de içeren “Ve Perde!” adlı bir belgesel hazırladı.
Usta yazarın kaleme aldığı eserler şöyle:
Öykü:
“Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu”, “On İkiye Bir Var”, “Sancho’nun Sabah Yürüyüşü”, “Konçinalar”, “Yalıda Sabah”, “Tuş”, “Yaşasın Demokrasi”, “Ayışığında Çalışkur” ve “Kızıl Saçlı Amazon”
Oyun:
“Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”, “Dışardakiler”, “Ve Değirmen Dönerdi”, “Fazilet Eczanesi”, “Lütfen Dokunmayın”, “Eşeğin Gölgesi”, “Zilli Zarife”, “Ayışığında Şamata”, “Vatan Kurtaran Şaban”, “Bu Şehri İstanbul ki”, “Astronot Niyazi”, “Ha Bu Diyar”, “Aşku Sevda”, “Dev Aynası Günün Tahteravallisi”, “Huzur Çıkmazı”
Düzyazı:
“Yapboz Tahtası Devekuşuna Mektuplar 1”, “Önce İnsan Devekuşuna Mektuplar 2”, “Düşsem Yollara Yollara”, “Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil”, “Hak Dostum Diye Başlayalım Söze”, “Çok Güzelsin Gitme Dur”, “Koyma Akıl Oyma Akıl”, “Berlin Mektupları”