İstanbul Devlet Tiyatrosu (DT) Müdürü Zafer Kayaokay, İstanbul’da 17 milyon kişinin yaşadığını ve gecede 17 bin koltuk sunduğu zaman İstanbul DT’nin ülkeye ve insana layık şekilde görevini yapmış olacağını söyledi.
İstanbul DT’nin çalışmalarına ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulunan Kayaokay, “İstanbul DT sadece İstanbul’da görev yapmaz. Öncelikle kendi bölgesinde sonra da Türkiye’nin neresinde o oyunun görünmesi gerekiyorsa oradadır ve 81 vilayette çalışır. Kuruluş yasası gereği yerli ve yabancı oyunları Türk halkına tanıtmak Türk dilini, örf ve adetlerini batıyla buluşturarak Batı’nın tiyatrosunu da kendine zaman zaman örnek alarak, Türk diline, Türk kültürüne ve sanatına ya da Türk insanına ülke sathında görev yapan bir kültür ve sanat kurumudur. Ülkenin ve dünyanın mümkün olduğu kadar evrensel anlamda, sorunlarıyla atbaşı gitmeye çalışır ve bu süreçte de halkta hem bireysel hem toplumsal duyarlılık yaratmak en önemli görevlerinden biridir” diye konuştu.
“20-25 bin seyirci sayısı ekimden itibaren 50 bine çıktı”
İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü Kayaokay, Avrupa yakasındaki yeni salonlara ilişkin de şunları kaydetti:
“Beylikdüzü ile çalışma yaparak orada bir sahne açtık. Bakırköy-Yeşilköy hattı üzerinde bir alan arayışına girdik. 3,5 – 4 milyon kişinin yaşadığı bir alan orası. Orada bir üniversiteyle anlaştık ve 750 kişilik salonuna girdik. Bu sezon başından itibaren orada da oyun sahneliyoruz. 20-25 bin civarında olan seyirci sayısı ekimden itibaren 50 bin civarına çıktı. Salon ve seyirci sayısını ikiye katlamış olduk.”
Kayaokay, Kadıköy’de açılan yeni salon dolayısıyla bazı kişilerin rahatsızlık duyduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
“Dediler ki ‘kontrolsüz, dengesiz, orantısız güç kullanılıyor. DT, biletini 6 liraya satıyor, biz şu kadar liraya satıyoruz’. Asgari ücretle bu ülkede yaşayanlar tiyatro seyretmesin mi? 4 kişilik bir aile, bilete 50’şer lira verse, 100 lira da yol masrafı olsa, 300 lira. O baba 100 lira da sandviç ikram etse, ay sonunu getiremez. Bir daha da tiyatroya gitmez. DT, hizmet götürdüğü yerde özel tiyatronun önünü açar ve gelenek sahibi kılar onları. Biz devletin sübvanse ettiği paralarla çok ucuza bilet satıyor olabiliriz ama alışkanlık sağlıyoruz. Bizim her gittiğimiz yerde bir cevher oluşuyordur. Bugün o geleneğe alıştırdığımız üniversite ya da lise öğrencisi yarın ekonomik gücünü elde ettiğinde, onları da seyredecektir. Bu farkı görmeliler.”