Yazar Yaşar Yılmaz, dağ taş, yağmur çamur demeden 41 bin kilometre yol kat edip hazırladığı kitapta, ülkemizin antik tiyatrolarının izini sürmüş, nerede, kaç kişilik diye araştırmış ve fotoğraflamış. ‘Anadolu Antik Tiyatroları’ kitabı, ülkemizin tarihî zenginliğini bir kez daha ortaya koyuyor.
Antik çağ insanlarının en önemli toplanma alanıydı tiyatrolar. Dövüşler yapılır, şarkılar söylenir, şiirler okunurdu buralarda. Kimi kentin ortasındaki bir tepede, kimi denizin hemen kıyısında, kimi genişçe bir alanda kurulmuştu. Türkiye antik tiyatroların yer aldığı en zengin ülkelerden biri olsa da bu tarihî yapıların pek çoğu toprak altında derin bir uykuda gün yüzüne çıkmayı beklerken, kiminin içinde keçiler otluyor, kimi de yeşilliğe bürünmüş halde.
Aynı zamanda inşaat mühendisi olan Yaşar Yılmaz, dağ taş, yağmur çamur demeden bir kartalın on günde uçabileceği 41 bin kilometrelik yolu on dört ayda kat etmiş. Anadolu‘da, Trakya‘da şehir şehir dolaşarak 115 antik kent ile 119 tiyatronun tarihçesini o dönemin kültürel özellikleriyle birlikte kaydetmiş. Anadolu Antik Tiyatroları (YEM Yayın) kitabı adıyla bir kitaba giren tiyatrolar nerede, nasıl, kaç tane ve kaç kişilik diye araştırmış, fotoğraflamış. Peşine düştüğü pek çok tiyatro ‘kâğıt üzerindeki fotoğraflar kadar suskun’ olsa da ortaya, sayıları 150’yi aşan, ölçülebilir durumdakilerin ise 135’e ulaştığı Anadolu antik tiyatrosu çıkmış.
İlkçağ kentlerinin ören yerlerini gezerken bu denli zengin kültür mirasını başka bir ülkede göremeyeceğini anladığını söyleyen Yaşar Yılmaz, "Yaşadığımız topraklar üzerindeki tiyatroları incelemek fikri bana hep çekici gelmiştir. Bir mühendis gözüyle bu görkemli yapılara bakmayı, onları incelemeyi, tiyatronun içinde bulunduğu kentin tarihini araştırıp Türkiye sınırları içindeki tiyatroların tamamını ilk defa bir araya getirebilmeyi hayal etmiştim. Tiyatrolar kentin kalbiydi: Orada her türlü toplantı yapılırken bugünkü gazetelerin, televizyonların, stadyumların tüm işlevlerini tek başına yerine getiriyorlardı." diyor.
Bir sanat tarihi kitabından öte anlam taşıyan kitapta, okura mitolojiler, efsaneler, şiirler ve gezi yazısını andıran metinler var. Yazara, M.Ö. yaşamış Amasyalı tarihçi Strabon‘un ‘Geographika-Antik Anadolu Coğrafyası’ adlı eseri yol boyunca eşlik etmiş. Yılmaz, ilkçağ mühendislerinin antik tiyatroların en önemli özelliği olarak öne çıkan akustik mükemmelliğe hangi yöntemle ulaşabildikleri üzerine de kafa yoruyor kitapta. Kitap, ülkemizin tarihî zenginliğini bir kez daha ortaya koyarken okurun da etrafını kekik kokuları, tatlı bir meltem esintisi sarıyor.
Zaman