İnaloğulları Beyliği

Tarih
1092 yılında Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın ölümünün ardından Suriye Selçuklu Sultanı Tutuş, Diyarbakır ve çevresinde hakimiyet kurup oğlu Zahirüddin Tuğtegin’i bölgenin valiliğine tay...
EMOJİLE

1092 yılında Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın ölümünün ardından Suriye Selçuklu Sultanı Tutuş, Diyarbakır ve çevresinde hakimiyet kurup oğlu Zahirüddin Tuğtegin’i bölgenin valiliğine tayin etti.  Ancak Tutuş’un, Sultan Berkyaruk ile Rey’de yaptığı savaşta hayatını kaybetmesi ve Tuğtekin’in de esir düşmesinden sonra Güneydoğu Anadolu Bölgesinde birçok Türk Beyliği kuruldu. Türkmen Beylerinden olan Sadr da Diyarbakır’da hüküm sürmeye başladı. Sadr’ın ölümünde sonra yerine beyliğe adını veren ve asıl kurucusu olan oğlu İnal geçti. Ancak İnal Bey fazla yaşamadı ve 1098 yılında vefat etti. İnal’ın ardından oğlu İbrahim tahta çıktı. İnaloğulları Beyliği bu dönemde Suriye Selçuklularının Meliki Dukak’a tabii oldu.

İnaoğulları Beyliği Ne Zaman Kuruldu?

İnaloğulları Beyliği 1098 yılında kurulmuştur. İbrahim Bey, 1098 yılında Musul Emiri Kürboğa tarafından Haçlılara karşı düzenlenen ve başarısızlıkla sonuçlanan Antakya harekatına katıldı. Bu harekatın ardından Kürboğa, Diyarbakır‘ı ele geçirmek istedi ve 1101 yılında şehri kuşattı. Ancak şehir surlarının sağlamlığı sayesinde kuşatmadan kurtuldu. Bu kuşatmadan sonra İbrahim Bey, önce Büyük Selçuklu tahtını ele geçirmek isteyen Muhammed Tapar’a, sonrasında Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıçarslan’a tabi olmak zorunda kaldı. İnaloğulları Beyliği, I. Kılıçarslan’ın 1107 yılında ölümünün ardından bir süre bağımsız kaldıysa da 1109 yılında Ahlatşahların hakimiyeti altına girdi. Bu arada 1110 yılında İbrahim Bey vefat etti.

Haçlılar ve Çevre Beyliklerle Mücadeleler

İbrahim Bey’in ölümünden sonra İlaldı Bey, beyliğin başına geçti. İlaldı, hakimiyetinin ilk yıllarında Ahlatşahların aleyhine topraklarını genişletti ve Haçlılara karşı düzenlenen Selçuklu seferlerine katıldı. Güneydoğu Anadolu bölgesine hâkim olmaya çalışan Musul Emiri İmadüddin Zengi’ye karşı Mardin Artuklu Emiri Timurtaş ve yeğeni Hasankeyf Artuklu Emiri Davut ile ittifak yapan İlaldı Bey, mücadeleye giriştiyse de başarı kazanamadığı gibi bir müddet sonra Zengi’nin bu defa Timurtaş ile birleşip Diyarbakır’ı kuşatmasını da engelleyemedi; ancak son derece sağlam surlara sahip bulunan şehir yine düşmekten kurtuldu. 1142 yılında ölen İlaldı Bey’in yerine oğlu Şemsülmülük Mahmut geçti.

İnaloğulları Beyliği’nin kurulduğu dönemde Güneydoğu Anadolu

Şemsülmülük Mahmut döneminde yeniden Güneydoğu Anadolu Bölgesine saldıran Zengi;  1144 yılında Ergani, Halar, Tulhum, Çermük gibi kale ve kasabaları ele geçirdi. 1146 yılında İmadüddin Zengi’nin ölümünden sonra bu bölgeler Artuklu Emiri Fahrettin Karaarslan tarafında işgal edildi. Bunun üzerine İnaloğulları Beyi Emir Mahmut, beyliğinin devamını sağlamak için 50.000 altın başlık parasına anlaşarak Artuklu Timurtaş’ın kızı Safiye Hatun ile evlendi. Fakat Safiye Hatunun bir yıl sonra ölmesi nedeniyle başlık parasını vermekten vazgeçti. Bu gelişmeden sonra Timurtaş, Diyarbakır’ı kuşatıp çevresini yağmaladı.

Bu sırada fiilen İnaoğulları Beyliği‘nde idareyi elinde tutan Vezir Nisanoğlu Müeyyedüddin’in, Timurtaş’ın vezirini bir suikast sonucunda öldürtmesi üzerine Artuklu ordusu Diyarbakır’ı ikinci defa kuşattı. Ahlatşah Beyi II. Sökmen’in veziri Bahaeddin bizzat Diyarbakır’a gelerek iki taraf arasında barış yapılmasını sağladı. İnaloğulları Beyi Emir Mahmut ile veziri Müeyyedüddin, aile fertleriyle birlikte şehirden çıkarak Timurtaş’a itaat ettiklerini ve hizmetine girdiklerini bildirdiler. Bu gelişmeyle birlikte İnaloğulları Beyliği, Mardin Artuklu Beyliğine bağlanmış oldu.

İnaloğulları Beyliği Yıkılışı

Vezir Nîsanoğlu Müeyyedüddin’in 1156 yılında ölümünden sonra oğullarından Ebü’l-Kasım Ali vezir olarak beyliği idare ederken diğer oğlu Ebu Nasr da Eğil Kalesi hakimiydi. Bir süre sonra, Nîsanoğullarının Emir Mahmut üzerindeki baskısını bahane eden Hasankeyf Artuklu Emiri Fahreddin Karaarslan diğer Türkmen beyleriyle birleşerek Diyarbakır’ı kuşattı. Bunun üzerine Emir Mahmut, Ebü’l-Kāsım Ali ve Ebû Nasr, Dânişmendli Yağıbasan’dan yardım istediler.

Harekete geçen Yağıbasan’ın Hasankeyf Artuklularına ait Harput ve Çemişkezek civarını yağma ve tahrip etmesi üzerine damadı Fahreddin Karaarslan kuşatmayı kaldırıp memleketine dönmeye mecbur oldu. Karaarslan ertesi yıl şehri yeniden kuşattıysa da yine alamadı; Emir Mahmud ve Vezir Ebü’l-Kāsım Ali ile bir barış antlaşması yaparak geri çekildi. Fahreddin Karaarslan’ın ölümünden sonra yerine geçen Nûreddin Muhammed, kayınpederi Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıcarslan ile arası açılınca Selahaddin Eyyübi‘ye tâbi oldu ve ondan Diyarbakır’ı alarak kendisine vermesini istedi. Esasen Güneydoğu Anadolu bölgesinde hâkimiyet kurmayı planlayan Selâhaddin, Abbasi Halifesi Nâsır-Lidînillâh’ın da izniyle Nûreddin Muhammed’le birlikte Diyarbakır’ı kuşattı ve bir müddet sonra ele geçirip ona verdi. Böylece İnaloğulları Beyliği 1183 yılında Eyyubiler tarafından tarih sahnesinden silinmiş oldu.

İnaloğulları Beyliği Eserleri

Yüz yıla yakın süren İnaloğulları Beyliği döneminde Diyarbakır; kültür, ticaret ve imar faaliyetleri açısından çok ileri bir duruma geldi. Dokumacılık çok gelişmişti; şehrin halı, kumaş ve bezleri meşhurdu. Ayrıca buraya bağlı Ergani ve Zülkarneyn kaleleri civarında zengin bakır madenleri işletiliyordu. İlaldı’nın ve Emir Mahmut’un Ulu Cami ve sur üzerinde tamir kitabeleri yer almaktadır.