Hüseyin Güneş’in röportajı
Hülya Avşar, Gani Müjde, Metin Uca, Ayşegül ve Muharrem Toplusoy, Erengül Ulusoy gibi pek çok tanınmış ismin diyetisyenliğini yapan Banu Kazanç’ın yeni kitabı "Yedikçe Zayıfla ve Öyle Kal" Alfa Yayınları’nın etiketiyle çıktı.
Hemen her kesimden, kadın-erkek-çocuk olmak üzere her yaş grubundan, iş dünyası, sanat dünyasından ünlüler ve siyasetçilerin de yer aldığı geniş ve farklı sosyal yapıda gruplara sağlıklı beslenme konusunda danışmanlık yapan Banu Kazanç, sağlıklı beslenmenin insanlarda alışkanlık kazandırması, insanın moral, motivasyonunu ve çalışma hayatını nasıl etkilediğini anlattı.
Genellikle insanlar hızlı bir şekilde kilo vermek istiyorlar. Yapılan diyetlerin çoğu da su ve kas kaybına neden oluyor. Sonrasında ciddi sorunlarla karşılaşılıyor. Niçin insanlar anlık, kısa süreli diyetler tercih ediyorlar?
Bunun altında yatan birçok psikolojik sorun var. Örneğin; önünde kısa bir zaman dilimi olur. Gitmesi gereken bir daveti olabilir, aldığı bütün kiloları vermek isteyebilir bu daveti için. Bu kişi aslında diyetini aylara yayması gerekirken onu bilinçaltında erteleyebilir. Son anda şok, yoğun ve kısa süreli diyetlere başvurabilirler. Aslında son derece yanlış ve sağlık açısından çok tehlikelidir. Hipo insülin direncine, kan şekeri düşüklüğüne neden olur. Hiçbir şekilde yağdan kaybetmezsiniz, kas kaybına ve su kaybı oluşur vücutta. Geçici bir incelmeyi sağlar. Diyeti bıraktığınız zaman iki üç gün içerisinde verdiğiniz kiloları tekrar geri alırsınız. Bu kaçınılmaz bir sonuçtur. Bunu herkesin bilmesi gerekir. Bunları bilmelerine rağmen yapan insanlar var. Belki o insanlar sabırsız belki de gerçeklerle yüzleşmek istemiyordur. Kilosunu kabul etmiyordur. Bu yüzden kısa vadeli bir çözüm arayışı içerisine girebilir.
Bu diyetler aynı zamanda ölümle sonuçlanabilecek kadar tehlikeli olabiliyor…
Daha trajik olaylara neden oluyor ama şimdi o kadar çok keyiflerini kaçırmayalım insanların.
Kilo vermek isteyen insanlar hayatlarındaki bu değişiklik için nasıl bir kararlılar? Bu süreçte kararlılığın etkisi ne oluyor?
Süreçte kararlılık önemli ama başarının yüzde ellisi adım atmakta. Bir adım atmalı ikinci adımı belki küçük atmalı, üçüncü adımı biraz daha küçük. Küçük hedefler koymalı, beyninde bu işi kabul ettirmeyi kendine hedef olarak seçmeli. Karar vermek noktasına gelmeli. Karar verdikten sonra o ciddi ve emin olduğu sağlıklı adımlarla yürümeye devam etmeli. Zaten kişiler sonuçları gördükten sonra motivasyonları giderek artıyor ve daha iyi sonuç alıyoruz.
Diyet planı yerine sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırma programı ismi ile diyete yaklaşmanın daha doğru olduğunu söylüyorsunuz. Diyet ve sağlıklı beslenme arasındaki fark nedir?
Diyetle sağlıklı beslenme arasında fazla bir fark yok aslında. O farkı insanlar yaratıyorlar. Diyet yapmak deyince şok diyetler, aç kalma, sabahtan akşama kadar hiçbir şey yememe, karbonhidratı sıfıra indirme; pilav, makarna, pizza tamamen hayatından çıkarma ve öyle devam ettirme şeklinde değerlendiriyorlar. Bu kitapla bu bakış açısını tam tersine çevirmeye çalıştım. Çünkü diyet yapmak ve sağlıklı beslenmek aslında karbonhidratları hayatımızdan çıkarmak değil sadece onların yemek sıklığını daha aza indirmek haftada iki olur üç olur. Bu iyi bir sıklık aslında… Bunu indirerek kişileri düzenli beslenerek diğer besin gruplarınızda birlikte alarak zayıflamasını sağlayacak bir sistem içeriyor kitabım.
Kilo vermek ya da “sağlıklı beslenme” insanların hayatı boyunca kendini daha iyi hissetmesini, kendine olan güveninin ve motivasyonunun artmasını sağlar mı?
Her şeyden önce sağlık açısından sağlıklı bir diyet programıyla zayıflamışsa bu kişi vücudundan düşünün kas kaybı olmadan direk yağ kaybı oluşacaktır. Sağlıklı kilo vermeyle dolaşım sisteminin yanı sıra bütün iç organlar rahatlıyor. Vücutta selülitler azalıyor, beyinde oksijenlenme daha sağlıklı oluyor. Hareket kabiliyeti artıyor kişinin. Sonuç olarak kişi kendini zinde hissediyor. Zinde hissettiği için ve bir ağırlık taşımadığı için kendini daha iyi hissediyor. İstediği kıyafetleri de giyebildiği için kendine güveni geliyor. Kilo hepimizin sosyal hayatında “kilo beni hiç etkilemiyor” diyen insanı bile etkileyen bir faktördür. Bunu göz ardı etmemek lazım. Kilolu insanlar daha sonra kilolarını verdikten sonraki o rahatlama, psikolojik olarak daha çok kendine güven ister istemez yaşamlarına yansır.
Hemen her kesimden, kadın-erkek-çocuk olmak üzere her yaş grubundan ve farklı sosyal yapıda olan insanlara sağlıklı beslenme konusunda danışmanlık yaptınız. Bu insanlar hakkında neler söylemek istersiniz?
Farklı kesimden farklı psikolojide farklı hedeflerle insanlar geliyor. Farklı hedeflere yönelen, zayıflama istekleri başka başka amaçlarla olan kişiler var. Gerek sağlık için, gerek fiziksel güzellik için, düşünsel olsun ya da çocuğunun ona "anneciğim kilolusun" diyerek motive etmesiyle zayıflamak gibi birçok yönelim var. Bu çok geniş bir konu. Ben farklı kesimlerden farklı kültürel yapıda olan insanlara hitap etmekten çok mutluyum. Çünkü hepsi bana ayrı bir renk olarak geliyor. Rengârenk bir portföyüm var.
İnsanlarla iletişimim pozitif oluyor ve pozitif yönde cevap alıyorum. Her türlü insana hitap edebilecek sevgiyi içimde barındırıyorum. O sevgiyle, diyalogla her şeyi açabiliyorum. Danışanla sizin diyaloğunuz karşılıklı olarak iyi olduğu sürece program da iyi yürüyor. Kötü olması mümkün değil.
on5yirmi5.com