Röportaj: Pınar Yıldız
“Piri Reis’in Şifresi” kitabının yazarı araştırmacı Metin Soylu ile yüzyıllardır gizemini koruyan harita hakkında konuştuk. Piri Reis haritayı nasıl yazdı? Hz. Süleyman ile arasında nasıl bir bağ vardı? Haritayı Colomb’dan mı aldı? Kahire’nin gizemi neydi? Ganimetlerini nereye sakladı? Denizciliğe hangi korsanla başladı? Asılmasında Hürrem Sultan’ın rolü var mıydı? Soylu bu soruların ve daha birçok sır sorunun cevabını bizimle paylaştı. İşte bu uzun röportajın ilk bölümü…
"Şimdi de haritanın durumunu dinle!
Hem pusulayı hem de haritayı gerçekten bil,
Çünkü Onu Süleyman Peygamber gerçekleştirdi
Zira ona, insanlar, cinler, vahşi hayvanlar,
Kuşlar ve karıncalar tabi olmuştu."
Uzun yıllar süren araştırmacılar sonucu tanıdığınız Piri Reis kimdir? Ansiklopedik bilgilerden uzak bize biraz Piri Reis’ten bahseder misiniz?
Piri Reis önemli bir tarihsel kişiliktir. 1465-1554 tarihleri arasında döneme damgasını vurmuş önemli bir denizci ve adaletli bir insandır. Osmanlı Devleti’nde 3 padişah döneminde de vardır. Dikkat ettiğinizde 1451-1481 Fatih Sultan Mehmet dönemidir ki o dönemde Piri Reis’i 14-15 yaşlarında henüz deniz tecrübelerini yeni yeni amcası Kemal Reis sayesinde öğrendiğini biliyoruz. Amcası o dönemde pekala Piri Reis’te çocuk olmasına rağmen korsan idi. Ancak Korsan bir Piri Reis her ne kadar da 14 yaşlarında olsa da denizcilik ilminin yanı sıra iyi bir gözlemci ve coğrafyacı olacağını yıllar sonra öğreniyoruz. Onun en büyük özelliği yazmayı, okumayı, araştırmayı ve objektif olmayı çok sevmesidir. Bu önemli vasıfları çocuk yaşta amcası Kemal Reis’ten almıştır. II.Bayezid dönemi 1482-1512 tarihleri arasıdır. Her ne kadar da tarihçiler bu dönemi Osmanlı Devleti açısından sönük bir dönem olduğunu savunsalar da Piri Reis açısından bakıldığında aslında en önemli bir geçiş süreci olmuştur. Çünkü Piri Reis amcası Kemal Reis ile bir korsan iken Osmanlı Devleti’nde görev alması için Padişah II.Bayezid’in fermanı göze çarpar. Bu durumu hatta detaylı olarak Kitab-ı Bahriyesi Cilt:1 Sayfa:53’te vurgulamıştır. Padişah II.Bayezid’in kendilerine ferman çıkardıklarını bu bakımdan Osmanlı Devleti’ne hizmetlerden onur duyacaklarını sözlerine ekmiştir. Ve ardından 1512-1520 Yavuz Sultan Selim dönemi göze çarpar ki özellikle bu dönem çok önemli bir tarihi akışı gözler önüne getirir. Yıllarca denizcilik konusunda Osmanlı Devleti’ne hizmet etmiş Piri Reis’in Deniz Amirali sıfatıyla Padişah Yavuz Sultan Selim ile birlikte 1517 Mısır Seferi’ne katılmıştır. Burada da kendi çizmiş olduğu o meşhur Dünya Haritası’nı hediye etmiştir. 1520-1566 Kanuni Sultan Süleyman döneminde ise 4 cilt halinde denizcilere rehber olmuş ve yön göstermiş Kitab-ı Bahriye’yi Padişah Kanuni’ye hediye etmiştir. Özetle söylemek gerekirse 4 farklı padişah döneminde görmüş olduğumuz Piri Reis’in gerçekten de hayatı savaşlarla hem çok yorucu hem de çizdiği haritalarla ve yazdığı Kitab-ı Bahriye ile çok başarılı işlere imza attığını görebiliyoruz. Piri Reis son derece ileri görüşlü, idealist ve onurlu bir denizcidir. Katıldığı tüm savaşlarda kesin zaferlerini tarihten görebiliyoruz. Her savaşta yabancı askerlere ya da esirlere son derece saygılı ve farklı dinlere de hoş görülü olduğunu ve bunu davranışlarıyla da bizlere yansıttığını iyi bilmekteyiz.
Günümüzde ise Piri Reis bana göre halen yaşıyor. Piri Reis kendisini ifade edebilmek için asırlardır sanki kılık değiştiriyor. Örneğin 1998 tarihinde Piri Reis Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay olarak karşıma çıktı. Daha sonra M.E.B. Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Ruhi Esirgen olarak projeyi başlatmama müsaade etti. Bazen bakanlık binası içinde sabahladığımda beni koruyan bir güvenlik görevlisi oldu bazen de gece üstümü örten annem. Şimdi ise bu röportajı yapan sizsiniz Piri Reis!…
Piri Reis’e dair merakınız 16 yaşında okuduğunuz bir makale ile olmuş, bundan sonrada devamı gelmiş. Bize bu projeye başlama serüveninizi anlatır mısınız?
Kendimi bildim bileli araştırma yapmayı seviyordum. Düşünmek, anlamak ve analiz etmek. İşte kendimde gördüğüm bu ilkeler ile birlikte kitap okur, konu bütünlüğüne bakmadan farklı konulara dalar giderdim. Ankara Batıkent Mobil Lisesi’nde bir teneffüs saatinde okuduğum “Piri Reis Haritasının Sırrı” çözülemiyor adındaki bir makalede görmüş olduğum Piri Reis’in Haritası gözümün önünden hiç gitmedi. Önceleri okulun kütüphanesinde, daha sonra her gittiğim kütüphanede Piri Reis’i araştırıyordum. 1997 yılında, ikinci dönemde tarih öğretmenime bahsettim. Kendisi bana destek oldu hatta evindeki kütüphanesini de bana açarak yardımcı olmaya başladı. Çünkü çabalarımı görüyordu. Zaman çok hızlı ilerliyordu ama ben bunun farkında bile değildim. Piri Reis ile ilgili her bulduğum kaynak kitabım fotokopisini çektiriyordum.
1998 yılında liseden mezun olmama neredeyse 3 ay kalmıştı. Okul müdürlüğüne bir dilekçe yazmıştım. Bu dilekçemde ise Piri Reis Haritası üzerine proje başlatmak istediğimi ifade ettim. Projemin içeriği ise 1513 yılında Piri Reis tarafından çizilmiş ve günümüzde yalnızca bir parçası kalmış haritasının nasıl tamamlanabileceği ile ilgili araştırma ipuçlarıydı. Dilekçem üzerine okul müdürü beni odasına çağırarak mezun olmamdan dolayı bu projenin de geç bitebileceğini düşünerek beni Milli Eğitim Bakanlığı’na müracaat etmem oradan destek alabilmem için beni yönlendirdi. Mezun olmama ise sayı günler kala gerçekten de Milli Eğitim Bakanlığı beni aradı ve değerli bakanımız Sayın Hikmet Uluğbay’ın destekleriyle MEB Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nde bana bir oda verildi. Şimdi tüm bunları yıllar sonra düşünüyorum da şaka gibiydi. Beni ciddiye almaları bana inanmaları ve projemi bitirmem için bana maddi manevi imkânlar vermeleri son derece önemli olmuştu. Hayatım değişti. Hepsine bugün halen minnettarım.
Şu an lise çağlarında olan pek çok okuyucumuz var. İçlerinde sizin gibi araştırmacı ruhlu olan ve kendisine yol gösterecek birilerini ihtiyaç duyanlar olabilir. Bu gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Sadece genç arkadaşlarımıza şunu ifade etmek isterim. Bir konuda araştırma yapacaklarsa 4 temel sıkıntıyı fark etmeleri gerekmektedir:
1-Çevrelerindeki arkadaşları ya da hocaları tarafından engelleme girişimleri yaşayacaklardır. Yani “Başka işin gücün yok mu boşver ne araştırıyorsun?” gibi basit sözlerin kendilerini yıpratmalarına izin vermemeleri gerekmektedir.
2– Yeri gelmişken şunu da ifade etmek isterim. Araştırma yapan genç arkadaşlarımız bazen maddi sorunlarla karşılaşacaklardır. Bir halk kütüphanesine gidebilmek için yol parası, yemek parası ve ilgili araştırma kitabının fotokopilerini alabilmek en normal durumdur. Babası işçi, memur olan genç arkadaşlarımızın sınırlı paraları varsa fedakârlık çok önemlidir. Nedir bu fedakarlık? Yemek paralarını araştıracağı kitabın fotokopilerinde kullansınlar. Aç kalabilirler hatta iki mesafe arasında yol parası vereceklerine gerçekten de yürümelerini tavsiye ederim. Ben 1997 tarihinde Ankara’daki kütüphaneleri dolaşırken ya da bazı üniversitelerdeki hocalara soru sormaya giderken Kızılay-Tandoğan arası 25 dakika idi ve ben bu yolları hep yürüdüm. Çünkü mecburdum. Param sınırlıydı ve cebimde kalmalıydı. Bu paraları Piri Reis ile ilgili bulduğum kaynak kitapların fotokopilerini çekerken kullanmıştım.
3-Genç arkadaşlarımızın yaptıkları araştırma onları elbette doğru ya da yanlış bir sonuca götürecektir. Sonucu net olarak görmeden karşılarına çıkacak ilk olumsuzlukta hemen pes edip vazgeçerlerse zaten bu araştırmaya hiç başlamasınlar. Kısa ya da uzun süreçler yaşabilirler. İşte bunları göze almaları gerekir.
4-1998 tarihinde liseden mezun olur olmaz üniversite hayatına henüz atılmadan Milli Eğitim Bakanlığı’nda Piri Reis Projesi’nde lise mezunu kimliğim ile olmamdan yaşadığım bazı sorunları da gördüm. Örneğin; Türk Tarih Kurumu’nun kütüphanesi girebilmek için doktora statüsüne sahip olmak gerekiyor. Ya da Ankara’daki Milli Kütüphane’ye girebilmek için üniversite kimliği isteniyor. İşte bu yaşadıklarımı asla unutmadım. Ama şuna eminim ki; zamanında araştırma yapmak için alınmadığım bu kütüphanelerde bir gün gelecek, yazdığım kitaplar raflarda olacak ve Türk Gençliği’ne ışık tutacaktır. İşte bugün olduğu gibi…
Bu yüzden genç arkadaşlarımız isterse ilkokul diplomasına sahip olsun önemli olan kendilerin ne yapmak istediği. Bu memlekette hiç kimse ama hiç kimse diploma ile adam olmamıştır olamaz da. Bir insan ancak kendi içinde o başarıyı yakalar.
İlk kitabınız adı neden “Piri Reis’in Şifresi”. Gerçekte “Piri Reis’in Şifresi var mı?
Piri Reis’in gerçekten de bir şifresi olduğu gerçeğini vurgulamak için bu ismi koydum. Piri Reis, çizmiş olduğu haritası ile yüzyıllar sonrasına önemli mesajlar verdiğini vurgulamak istiyorum. Öncelikle bilmemiz gereken bir şey var. O da Piri Reis’in 1513 tarihlerinde çizmiş olduğu dünya haritasının aslında bir harita olmadığıdır.
Çünkü bir haritanın harita özelliği taşıması için;
-Küçültmenin bir ölçek dahilinde olması,
-Kuşbakışı görünüşünün (tam tepeden görünüş) sağlanmış olması,
-Bir düzleme aktarılmış olması
– Coğrafi unsurları göstermiş olması gerekir.
İşte normal Dünya Haritaları böyledir. Günümüzdeki bu haritalarını incelediğimizde Güney Amerika hattı dolaylarında Arjantin’i görürüz. Ve Arjantin kuyruk şekliyle dikey iner. Ancak Uzaydan çekilmiş Dünya fotoğraflarında Dünya Batıdan Doğuya döndüğünden dolayı dünya dönerken aynı anda beraberindeki karalarda dönmektedir. Bu bakımdan Arjantin sağa doğru kıvrılır. Ve Arjantin’in kıvrılma hadisesi ancak uzaydan görülebilir. Piri Reis Haritası incelendiğinde de Arjantin’in sağa doğru kıvrıldığı bilimsel olarak görülebilmektedir. Buradan çıkan sonuç hiç kuşkusuz; Piri Reis Haritası’nın sanki uzaydan çekilmiş bir fotoğraf olduğu yönündedir. İşte Piri Reis Haritası’nın Şifresi budur!
(Görsel Detay =Piri Reis Haritasının Şifresi = Sayfa:73-77)