İlk kez Kürtçe okunacak destanı Fecri Polat Akşam gazetesine anlattı…
Neden Kürtçe İlyada?
Anadilim Kürtçede deng sestir. Bêj ise sese biçim verendir, sesi söyleyendir. Sese ruh kazandıran, sesi canlı hale getirendir. Sesi meslek edinmiş usta, mekânı ses olmuş insandır. Dengbêj, sese nefes ve yaşam verendir. Dengbêj, sesi kelam, kılam, müzik haline getirendir, söyleyendir, anlatandır. Tıpkı yazılı edebiyatın ilk dengbêji Homeros gibi. Tüm bu noktalar bir araya geldiğinde, Homeros destanlarının dil yapısı olarak en yakını Kürt dengbêjlik geleneğidir. Öz olarak, savaş, kahramanlık ve kişisel çekişmelerin benzerliğinin yanı sıra, anlatımdaki benzerlikler açısından Kürt dengbêjlik geleneği destanlarının Homeros destanlarını karşılayabileceği bir gerçektir. Özellikle Kürtlerde yazının olmayışı ve birçok dönemde yasaklanması onları sözlü geleneğe yöneltmiştir. Bu açıdan bakıldığında gelenek olarak ortaya çıkış nedenleri dâhil olmak üzere büyük benzerlikler taşımaktadır. İşte bu nedenle Kürtçe İlyada diyoruz.
Konuya ilginiz ilk ne zaman başladı? Çocukluğunuzla bağlantısı var mı?
Şimdiki Troia Kazı Başkanı olan hocam Doç. Dr. Rüstem Aslan ile tanışmamla başladı diyebilirim. Kazılarda çalışmaya başlamasam konuya ilgim bu kadar artmayacaktı. Yaşar Kemal’in Kürt dengbêjlik geleneğinin en büyük temsilcilerinden biri olan Evdalê Zeynikê hakkında “Kürtlerin Homerosu” dediğini öğrendiğimde iyiden iyiye bu konu üzerine eğilmeye başladım. Tabii Evdalê Zeynikê’nin Ağrı ve civarında yaşamış olması beni bu konuya yakınlaştıran diğer bir etken oldu. Ben Ağrılı’yım ve çocukluğumun büyük bir kısmı dengbêj divanlarında “stran” dinleyerek geçti.
Konuyu işlerken hangi olaydan etkilendiniz?
Yaşar Kemal’in bir Kürt ozanını Homeros’a benzetmesi ve Mehmet Uzun’un dengbêjleri “Homeros’un tanrıçası” olarak algılaması beni çok etkilemiştir. Uzun şöyle devam eder dengbêjin tanımına: “Evet, dengbêj, yani Homeros’un tanrıçası. Sese biçim ve ritim, yaşam ve duygu veren; kelamı, sözcüğü gönül ve yüreğiyle terbiye eden, coşturan, teselli eden bir güç, bir kaynak haline getiren ‘tanrıça…’ İşte dengbêj bu; insana, insanlığa bir dil; kimlik, tarih, benlik, bellek veren ses, nefes…”
Başka eserlerle devam etmeyi düşünüyor musunuz?
Tabii ki devam edeceğiz. Ama önceliğimiz daha önce farklı dillere çevrilirken de olduğu gibi çevirisi hazır olan ilk birkaç bölümü geniş bir özet ve önsüzle yayımlamak. Ülkemizde yaşanan bu barış sürecinde, dünyanın en ünlü savaş destanının Kürtçe çevirisinin barışa katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Hocamın bu konudaki bir cümlesiyle sözlerime son vermek istiyorum. “Silahlara elveda, Kürtçe İlyada’ya merhaba.”
Konunun muhataplarının tepkisi ne oldu?
İlyada Destanı gibi bir destan söz konusu olan… Kürtçe gibi asimilasyona uğramış bir dil kullanarak bu destanı çevirmek insanlara biraz hayal gibi geliyordu. Bu işe başladığımda kendime yeteri kadar güvenmiyordum. Sonra Kürtçe şiir yazma konusunda iyi olan ve Kürtçeye benden daha fazla hâkim olan ve Türkçe öğretmenliğinde okuyan arkadaşım Kamuran Demir bu işi sırtlayan ve en büyük emeği harcayan kişi oldu. Konuyu ona açtığımda cesurca yapabileceğimizi söyledi. Böylece birinci bölümden başlayarak çevirmeye başladık. İlyada’da başka dillere çevrilirken karşılığı çok zor bulunan bazı tanımlamaları, betimlemeleri ve tamlamaları dengbêjlik geleneğinin özelliklerinden ve özel sözcüklerinden yararlanarak kolaylıkla çevirdik. Tepki konusuna gelecek olursak; Kürtçe çeviri yapan ve Kürtçenin zenginliğine güvenen kişiler dahi bu konuda bize destek olmaktan çok işin zorluklarından söz ettiler.
Konunun işlenmesi ne tür etkiler yarattı? Siz bu etkiden tatmin oldunuz mu?
İlk defa bu röportajla duyurduğumuz projenin nasıl etkiler yarattığını daha iyi anlayacağız. Fakat şu ana kadar, birkaç bölüm bitirdikten sonra çevremizdeki herkeste büyük bir etki yarattığını ve insanların bize olan güvenlerinin arttığını söyleyebilirim. Şu ana kadar yarattığı etki oldukça güzel ve etkileyici…