İstanbul Bahçelievler Atatürk Kız Yetiştirme Yurdu‘nda 11 yıl müdür olarak görev yaptı İsmet Galip Yolcuoğlu... Binlerce anı biriktirdi bu yıllar boyunca. Evinde iki, yurtta ise yüzlerce kızın babası oldu. Ve yaşadıklarını, gördüklerini bir kitapta toplamaya karar verdi en sonunda… Duygu yüklü kitabın en vurucu kısmı ise "Babacığım" diye başlayan mektuplar oldu hiç şüphesiz.
İsmet Yolcuoğlu‘nun, sosyal hizmetler kurumundaki deneyimlerini aktardığı kitabın adı "Kızlarımdan Mektuplar"… Müdür babaya gönderilen mektuplar, yurttan ayrılan kızların duygularını ve hasretini anlatıyor. Kitabın satırlarında; okulu bitirip iş hayatına atılmış, evlenip çoluk çocuğa karışmış onlarca yurt çocuğunun acısı, özlemi, anıları var… Kimi, hayata zamansız veda eden annesinin özlemini taşıyor, kimi ise hayatta olduğu halde sevgi göremediği ailesinin bıraktığı yaraları taşıyor… Kızların ‘müdür babalarına’ yazdıkları mektupların her biri ise yaşanmış bir acının, bir özlemin izlerini taşıyor. Ve tabi Yolcuoğlu’na duyulan baba sevgisinin…
‘Baba evi gibisi yok’
Örneğin yıllar önce yurttan ayrılan ve devlet memuru olan 22 yaşındaki Elvan, şöyle diyor mektubunda: "Bahçelievler Kız Yurdu! Burayı ve müdür babamızı anlatmak öyle zor ki… Burada 7 yılım geçti. İyi kötü her şeyi burada öğendim. Evlendim ve bir yaşında çocuğum var. Ama burayı öyle çok özlüyorum ki… Hiçbir ev baba evi gibi olmuyor."
Eski yurt sakinlerinden Gülayşe ise kendi babasından göremediği sevgiyi Müdür Babası’nda bulduğunu anlatıyor: "Siz, bu yurtta, bütün kızların babası oldunuz. Benim de bir babam vardı. Ondan istediğim sıcak bir gülümseme ve sevgiydi. Ama o yuvamızın dağılmasına sebep oldu. Ben o gülümsemeyi sizde gördüm."
Tuğra isimli kızın satırlarında tasvir ettiği yuva hasreti ise yürekleri burkan cinsten: "Hep kendimize ait bir ev, herkesin bir arada toplanıp hoş sohbetlerin yapıldığı akşam yemekleri olsun istedim. Hâlâ Ramazan’da sokaktan geçerken ışığı yanan bir evde herkesin masada oturup ezanı beklemesi burkar beni. Evim olsun istiyorum… Ve kardeşlerimle oturup onlarla biraz da hayatın şeker kısmından yemek istiyorum…"
Kendi de babasız büyüdü
Kızlarından gelen yüzlerce mektubu kitaplaştırmaya, öz kızlarının teşvikiyle karar vermiş İsmet Galip Yolcuoğlu. Kitabın adını koyarken ise Emre Kongar‘ın ‘Kızlarıma Mektuplar’ adlı kitabından esinlenmiş. Kızları çok iyi anlıyor çünkü o da 5 yaşında babasını kaybetmiş. Babasız büyümenin kendisinde bıraktığı izlere de yer verdiği kitabında şöyle diyor Yolcuoğlu: "40 yıllık yaşamının yarısından çoğunu başkalarının eğitimine adamış biri olarak, hep iyi bir baba olmak istemiştim. Ve işte bu öykü, böyle bir çabadan doğdu."