Hastaneden ‘sanat merkezi’

Görsel Sanatlar
Steril bir ortam, tanıdık ilaç kokusu ve soğuk beyaz ışık… Bonn’daki St. Josef Hastanesi ise bu klasik hastane atmosferinden çok uzak. İnsanın burnuna çiçek ve toprak kokusu geliyor. İçerd...
EMOJİLE

Steril bir ortam, tanıdık ilaç kokusu ve soğuk beyaz ışık… Bonn’daki St. Josef Hastanesi ise bu klasik hastane atmosferinden çok uzak. İnsanın burnuna çiçek ve toprak kokusu geliyor. İçerdeki hava sıcak ve nemli. Hastanenin ikinci katı tıpkı bir bahçe gibi kokuyor.

Koridorun sonundaki bölümde yere toprak dökülmüş. Burada bitkiler büyüyor. Bir köşeye Mannheimli sanatçı Günter Karl’ın ölen eşinin resmi ve mumlar yerleştirilmiş. Günter Karl hastanenin bu bölümünü sanatsal bir anıt mezara dönüştürmüş. St. Josef sıradan bir hastane değil. Burası kültürel etkinliklerin sergilendiği bir yer. Geçtiğimiz yaz hasta, doktor ve hemşireler burayı terk etti. Bina yıkılmak için bekliyordu. Sanatçı Helmut Reinelt’ın aklına ise hastaneyi bir sanat eserine çevirmek gelmiş:
„O zaman sanatçı çevresinden tanıdıklarıma haber verdim, sordum: Siz de bana katılmak istemez misiniz? Ve sonra proje bir nöronal sistem gibi gelişti.”
 
Konserler de düzenleniyor
Sanat projesinin adı “St. Josef’in son yazı”. Bu çalışmaya yüzden fazla sanatçı katılıyor. 4 bin metrekarelik alanda, altı katlı binanın her yerini boyuyor, odaları yeniden tasarlıyorlar. Buna ek olarak haftada birkaç kez konserler veriliyor, okuma günleri düzenleniyor ve tiyatro oyunları sergileniyor. Sanatçı Helmut Reinelt tüm etkinliklerin ücretsiz olduğunu söylüyor:
„Biz masraflarımızı kendimiz karşılıyoruz. Devlet desteği de almıyoruz. Bu projeye katılan herkes biraz katkıda bulunuyor. Sanatçılar bir kerelik 35 euro ödüyor ve tüm harcamaları bu paradan karşılıyoruz.” 
 
Morg artık yaşam sembolü!
Steril hastane ortamı renkli bir sanat galerisine dönüştü. Sanatçılar Regine Kleiner ve Andrea Goost hastanenin morgunu bile değiştirip, yeniden düzenlediler. Morgun tavanına gökyüzü, duvarlarına da deniz resmi yaptılar. Cesetlerin konulduğu bölmeleri yaşamın sembolü olarak kömür ve tuzla doldurdular. Regine Kleiner, bu bölümde yaşam ve ölüm teması işlendiğini söylüyor:
„Deniz bilinmeye, belirsizliğe geçiş gibi bir şey. Teneşir masası üzerindeki model gemi bu geçişi simgeliyor. Deniz ve gökyüzü, bu odanın verdiği izlenime yani her şey sona erdi hissine tezat oluşturuyor ve yeni bir ufuk doğuyor.”
Pek çok sanatçı bu projede yaşam, ölüm ve hastalık temasını seçti. Helmut Reinelt bu sanatsal çalışmada ölümle yaşamın sıkça çatışmasının tesadüf olduğunu belirtiyor:
„Aslında bunu hedeflemedik. Buraya son durak adını vermemiz de pek ölümle bağlantılı değil. Daha çok bu binanın varoluşunda son günleri olduğuyla ilgili.”
Sanatçılar sonbahara kadar eski hastane binasında çalışmalarını sürdürebilecekler. Daha sonra bina yıkılacak.

Deutsche Welle Türkçe