Tuti Ses Veriyor!..

Etkinlikler
Hazırlayan: Selim Sebilci Cemil Meriç’in ifadesiyle “hür tefekkürün kalesi” olan dergiler… Uzun bir zaman dergilerin ve dergiciliğin merkezi İstanbul idi; hâlâ da ...
EMOJİLE

Hazırlayan: Selim Sebilci

Cemil Meriç’in ifadesiyle “hür tefekkürün kalesi” olan dergiler… Uzun bir zaman dergilerin ve dergiciliğin merkezi İstanbul idi; hâlâ da öyledir. Sanatın –özelde edebiyatın- merkezi İstanbul olduğu için bu böyledir sanırım… Doğrudur da… Ancak son yıllarda taşradan da iyi işlere imza atan nitelik çıtası yüksek dergiler çıkmaya başladı.

Eskiden taşra dergisi denilince tasarımından içinde yazılara varana değin “basitlik” ve “söz kalabalığı ile edebiyat yapmak” akla gelirdi. Aslında merkezi İstanbul olduğu halde taşra dergisi sınıflandırmasına giren dergiler de yok değil.

Bu seri konuşmalarda ana akım dergilerden uzakta, taşra dergilerinin dinginliğinde konaklamaya çalışacağız.

Tûtî; bir grup üniversiteli gencin ortak çabasıyla üç ayda bir okurlarının karşına çıkacak yeni bir dergi. İlk sayılarını [mart-nisan-mayıs] yayınladılar. İkinci sayı hazırlıkları sürüyor. Ankara merkezli bir dergi…

Tûtî Edebiyat dergisi genel yayın yönetmeni Mehmet Selim Özban ile yayıncılık serüvenlerini, dergiciliği ve projelerini konuştuk.

Önce sizi tanıyabilir miyiz?
-1987, Ankara doğumluyum. Aslen Artvin, Arhaviliyim. Başkent Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği’nde burslu olarak okumaktayım ve 4.sınıf öğrencisiyim. Yaşamımın öğrencilikten kalan kısmını eğlenceli geçirdiğimi söyleyebilirim. Kendi ayaklarım üzerinde durmak istedim. Bir sürü farklı işte çalıştım. En çok işportacılığı sevdim. Tûtî’yi çıkarana kadar da üç-dört sene işportacılık yaptım. Okuma alışkanlığımı tezgâh başında edindim, sonra kitap alabilmek için tezgâh açmaya başladım. Zabıtadan dayak yedikten sonra işportacılığı bıraktım. Zaten sonra da Emrah Tunç ve Nihan Yücel’le beraber Tûtî’yi çıkardık. Bir-iki senedir yazı faaliyetleri içindeyim. İlk şiirlerim Tûtî ile beraber Altı Numara ve Edep’te yayımlandı. Bunların haricinde, üniversitenin Edebiyat Topluluğu’nu yürütmeye çalışıyorum. Başka ne yaparım? Fırsat buldukça gezerim, fotoğraf çekerim, aylaklık yaparım. Kızılay’da saatlerce yürür, insanları izlerim. Yüksel’deki heykellerle otururum. Kitap okurum. Bazen film izlerim. Müziksiz yapamam. Her akşam eve, arada sırada okula giderim. Kendimi çok zorlamadan içimden geldikçe yazarım.

Tûtî Edebiyat nasıl doğdu?
-Yani aslında tam bilemiyorum. Bu bizim hep istediğimiz bir şeydi. Ama harekete geçmiyorduk bir türlü. Dergi fikri hep aklımızın bir köşesinde duruyordu. Yazmaya ve edebiyat dergilerini takip etmeye başladıktan sonra fark ettiğimiz bir şey oldu: Kendimizi istediğimiz gibi ifade edebileceğimiz bir dergi yoktu. Biz de bir edebiyat dergisi çıkarmaya karar verdik. Daha sonra aramıza Zehra Gülrû Onat da katıldı. Peki, adı neden Tûtî? Biz Tûtî ile ironi yapmak istedik. Artık papağan sadece tekrarlamayacak; okuyacak, düşünecek ve yazacak dedik. Papağanın kulağına küpe taktık, eline tespih verdik. Böyle oldu her şey… Edebiyat dergilerinin birçoğu ilk sayıda kalır, biz beklentilerin aksine dört sayıyı çıkardık ve beşinci sayının hazırlıklarını da sürdürüyoruz. Dileğimiz Tûtî‘nin uzun ömürlü olması ve şair-yazar yetiştirmesi. Tabi ne kadar daha sürer bilemiyoruz. Hayırlısı…

Dergi ilk sayısını yayımladı. İlerleyen sayılarda daha oturmuş bir yapı ve tasarımla yoluna devam edecektir sanırım. Her derginin kendine has bazı özellikleri vardır. Tuti için neler var kendine has?
-Aslına bakarsanız Tûtî, bu sayıyla beraber bir yılı tamamlamış oldu. Tûtî, üç aylık bir edebiyat dergisi. Geçtiğimiz sene Haziran’da birinci, Eylül’de ikinci ve Aralık’ta üçüncü sayısını çıkarmıştık. Yani bu sayı resmiyette birinci sayı olmasına rağmen aslında dördüncü sayı olması hasebiyle oturmuş bir yapının varlığından söz edebiliriz. Tabi bu oturmuşluk daha çok tasarımla ilgili. Tûtî’nin kendine has tarafları meselesine gelince, bunu benim belirtmem çok doğru değil diye düşünüyorum, okurun yorumuna kalmış.

Dergi çıkarmanın ne gibi zorlukları var ya da zorlukları var mı? Destek görüyor musunuz?
-Elbette zorlukları var, hem de pek çok. Zaten bu ülkede dergi çıkarıyorsanız pek çok şeyi göze almışsınız demektir. Öncelikle kimse yeni bir edebiyat dergisini daha istemiyor. Zaten prosedür ayrı bir dertken, işin içine bir de matbaa masrafları, kitabevlerinin nazı, insanların ilgisizliği, bazılarının saçma sapan yaftalamaları ve gelen niteliksiz yazıların bolluğu da girince canınızın sıkılması için pek çok neden mevcut oluyor. Ama benim burada değinmek istediğim önemli sorunlardan biri dağıtım. Türkiye’de maalesef dergi dağıtımı yapan yalnız birkaç şirket var. Edebiyat dergilerinin ortalama beş yüz ile bin arası basıldığını ve bir-iki edebiyat dergisi dışında hiçbirinin büfelerde satılmadığını düşündüğümüzde geriye bir dağıtım şirketi kalıyor, Kültür Dergi Dağıtım, ki edebiyat dergilerinin çoğunluğu da bu şirketle çalışıyor. Dolayısıyla eğer derginizi daha çok yere ulaştırmak istiyorsanız, paranız varsa ve her an, etik olmayan bir etik kurulu tarafından sansürlenmeyi göze alabiliyorsanız bu şirketle çalışabilirsiniz. Şimdilerde Avantgarde’ın öncülüğünde Birleşmiş Dergiler diye bir oluşum var. Ğ, Müfredat, Sus, Arkadaş, Edep, Aşkar’la beraber Tûtî de bu oluşumun içinde. Bu oluşuma başka dergilerin de katılacağı ve dağıtım sorununa bir çözüm bulunacağını ümit ediyoruz, bunun için çalışacağız.

Destek görme konusuna gelince, üç sayı gayriresmî olarak Tûtî’yi çıkardık, sonra resmileştirmeye karar verdik. Bu noktada Birleşik Kitabevi bizden desteğini esirgemedi ve Tûtî’yi Birleşik Kitabevi’nin sahibi Muhammed Erbay üzerine aldı. Sağ olsun bize sadece prosedür işlerinde değil, matbaa ve dağıtım konusunda da elinden gelen yardımı yapıyor. Teşekkür ediyoruz.

Taşra dergilerinde genelde yayınlanan ürünlerin vasat olduğu söylenir. Bu değerlendirmeye ne diyorsunuz?
-Kesinlikle katılmıyorum. Çok yanlış bir değerlendirme bence. Taşra’da çıkan dergilerin pek çoğu İstanbul’da çıkan dergilere taş çıkarır nitelikte. Özellikle de son dönemde genç arkadaşların çıkardığı bazı dergiler çizgiyi çoktan aşmış görünüyor.

Usta isimlerin yanında genç isimlere de şans veriyor musunuz? Dergiye ürün göndermek isteyen okuyucularımıza bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
-Tûtî’yi çıkarmamızın nedenlerinden birisi bu. Zaten Tûtî’nin çoğunluğu genç kalemlerden oluşuyor. Ayrıca, her fırsatta söylediğimiz şey şu: Tûtî’nin kapıları eli kalem tutan herkese açık, özellikle de genç arkadaşlara. Yeter ki bizi ciddiye alsınlar ve eleştiriye açık olsunlar.

Sizce de edebiyatta hâlâ taşra-merkez ayrımı var mı?
Bu ayrımın artık ortadan kalkmaya başladığını ve bu anlamda yol kat edildiğini düşünüyorum. Artık taşradan eskiye göre her anlamda çok daha nitelikli edebiyat dergilerinin ve daha fazla şair-yazarın çıktığını biliyoruz.

Tûtî Edebiyat dergisine ulaşmak için ne yapmalıyız, dergiyi nasıl bulacağız?
-Tûtî’ye şu anda Ankara, İstanbul, Eskişehir, Sakarya, Konya ve Isparta’da olmak üzere yirmi civarı kitabevinden ulaşılabiliyor. Bu kitabevlerini ve adreslerini internet sitemizde (www.tutiedebiyat.blogspot.com) ve facebook’taki grubumuzda belirttik. Bu kitabevlerine yenileri eklendikçe de haber veriyoruz. Bunun haricinde, bulunduğu şehirde Tûtî’ye ulaşamayan okuyucularımıza dergiyi posta ile gönderiyoruz, bize adreslerini göndermeleri yeterli.

Tûtî dergisi olarak projeleriniz var mı, okuyucuyu neler bekliyor?
Elbette projelerimiz var. Bunlar zamanla açığa çıkacak. Şimdilik bizde kalsın. Tûtî çıktıkça beraber göreceğiz. Teşekkür ediyorum.