Tiyatro Salonları Yeni İzleyiciyle Tanışıyor

Etkinlikler
Saliha Cüvelek’in haberi   Fakat gözlerden kaçan bir şey var ki o da İstanbul’un bir zamanlar ‘varoş’ diye nitelenen, şimdilerde ise hem ekonomik hem de kültürel anlamda b...
EMOJİLE

Saliha Cüvelek’in haberi

 

Fakat gözlerden kaçan bir şey var ki o da İstanbul’un bir zamanlar ‘varoş’ diye nitelenen, şimdilerde ise hem ekonomik hem de kültürel anlamda büyük gelişme gösteren ‘çevre’ ilçelerinde tiyatroya gösterilen ilgi.

 

Tiyatronun seçkinler grubuna hitap eden bir sanat olduğu kanaatine inat İstanbul’un kenar semtlerinde yaşayanlar artık salonları dolduruyor. Ümraniye, Kağıthane, Gaziosmanpaşa ve Küçükçekmece gibi ‘çevre’ ilçelerdeki tiyatrolar, Muhsin Ertuğrul, Reşat Nuri veya Haldun Taner sahneleriyle yarışıyor. Örneğin, Ümraniye Sahnesi’nde 35 kez sahnelenen ‘Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’ adlı oyun yüzde 96, 77 kez sahneye çıkan ‘Lüküs Hayat’ yüzde 91, ‘Keşanlı Ali Destanı’ yüzde 93, ‘İstanbul Efendisi’ yüzde 94, klasik bir oyun olmasına rağmen ‘Macbeth’ bile yüzde 93 izlenme oranını yakalamış durumda.

 

Üzerinde formasıyla liseli bir genç, Osmanlı’nın dağılma dönemini anlatan ‘Düşüş’ adlı oyunu gözünü kırpmadan izliyor. Hafta içi 15.00 seansı. Mekan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın Ümraniye Sahnesi. Bu saatte okuldan kaçıp gelmiş olmalı, diye düşünürken ara zili çalıyor. Yanına yaklaşıp soruyoruz. Şile Anadolu Lisesi’nde okuyor. Okuldan çıkar çıkmaz tiyatronun yolunu tutmuş. Her hafta mutlaka bir oyuna gidermiş. Diplomat olmak isteyen bu delikanlının birkaç koltuk ilerisinde yine formalı iki liseli kız var. En ön sırada ise 7-8 kişilik bir grup oluşturan 50 yaş üstü hanımlar… Ev gezmesi yerine tiyatroyu tercih etmişler. Etrafı şöyle bir kolaçan ediyoruz, gündüz vakti salonun yarıdan fazlası dolu. Üstelik burası Muhsin Ertuğrul, Reşat Nuri veya Haldun Taner sahneleri gibi Türkiye’de tiyatro deyince ilk akla gelen mekanlardan biri değil. Tiyatronun seçkinler grubuna hitap eden bir sanat olduğu kanaatine inat İstanbul’un bu kenar semtlerinde her yaştan insan oyun izlemeye geliyor. Görüştüğümüz yetkililer, ‘sıkıcı bir oyun sahnelenmediği sürece’ salonların hep kalabalık olduğunu söylüyor.

 

SEYİRCİ SAYISI SÜREKLİ ARTIYOR

 

İstanbul’un uzun yıllar ‘varoş’ olarak nitelendirilen ‘çevre’ ilçelerinden Gaziosmanpaşa’nın Ferih Egemen Çocuk Tiyatrosu ile Küçükçekmece Sefaköy, Kağıthane Sadabad ve Kağıthane Küçük Kemal Çocuk Tiyatrosu sahnelerinde de durum farklı değil. Bu sahnelerin seyirci sayıları da açıldıkları günden bu yana sürekli artmış. Yüzde 60’a yakın doluluk oranını yakalayan Ümraniye Sahnesi’nde 35 kez sahnelenen "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" adlı oyunun izlenme oranı yüzde 96, 77 kez sahneye çıkan "Lüküs Hayat"ın yüzde 91, "Keşanlı Ali Destanı"nın yüzde 93, "İstanbul Efendisi"nin yüzde 94, klasik bir oyun olmasına rağmen "Macbeth"in yüzde 93. Bu yıl sahneye konan "Surname 2010" ise şimdiye kadar 14 kez izleyiciyle buluşmuş ve yüzde 60 izleyici oranını yakalamış.

 

Ümraniye kadar olmasa da Kağıthane Sadabad Sahnesi’nde de tiyatroya ilgi açıldığı günden bu yana katlanarak artmış. Bugün Sadabad Sahnesi’nde oyunlar en az yüzde 50 doluluk oranıyla oynanıyor. Burada da izlenme payı yüksek olan oyunlar hemen hemen aynı. Sefaköy’de ise özel bir tiyatro binası yok. İBB Şehir Tiyatroları buradaki Kültür Merkezi’nin salonlarını kullanıyor. Sefaköy’deki oyunlara Çatalca, Beylikdüzü, Büyük Çekmece’den gelen izleyiciler var. Fakat Şehir Tiyatroları, burada haftada bir ya da iki kez oyun sahneliyor. Bazı oyunların biletleri de haftalar öncesinden satılıyor. Neyse ki Küçükçekmece Belediyesi, özel tiyatro gruplarını davet ederek açığı kapatmanın bir yolunu bulmuş. Görevli, bir pazar günü için 100 kişilik asker grubunun rezervasyon yaptırdığını, bir keresinde 40 kişilik bir grup halinde yaşlı teyzelerin geldiğini söylüyor.

 

Gaziosmanpaşa Sahnesi, iki yıldır tadilatta olduğundan ilçede sadece Gaziosmanpaşa Ferih Egemen Çocuk Tiyatrosu faaliyette. 260 kişilik Çocuk Sahnesi kapalı gişe oynuyor. Okulların toplu rezervasyonlarının yanında aileler de hafta sonları çocuklarını tiyatroya getiriyor. Yetkililerin söylediğine göre sahnenin yarısının boş olduğu zamanlar çok nadir. Gaziosmanpaşa’nın tiyatro izleyicisi hakkında önemli bir şey öğreniyoruz; eskiden beri ilçede yaşayanlar için tiyatroya gitmek büyük bir zevkmiş.

 

İstanbul’da tiyatro izleyicisi gün geçtikçe daha bilinçli hale geliyor. Harbiye, Kadıköy, Fatih’in dışına çıkılıp İstanbul’un farklı ilçelerine götürülmesi sayesinde tiyatro şehir geneline yaygınlaşsa da oyunların izlenme oranında seyircinin beğenisi büyük rol oynuyor. Kenter Tiyatrosu’nda dünyada çok tutulan bir oyun olan ‘Zorla Güzellik’, salonun ancak dörtte birini doldururken Ümraniye’de gündüz seansında sahnelenen ‘Düşüş’ oyunu daha kalabalık bir izleyici kitlesine ulaşıyor. İzleyicisi, ‘Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’, ‘İstanbul Efendisi’ gibi tanınmış simaların rol aldığı, ismine aşina oldukları oyunları daha çok seviyor. Komedi türündeki oyunlar ve müzikli-danslı oyunlar tercihte ilk sırada yer alıyor. ‘Tarla Kuşuydu Jüliet’, ‘Dullar’, ‘Kabare’, ‘Lüküs Hayat’ ‘Romeo ve Juliet’ , ‘Keşanlı Ali Destanı" gibi oyunlar daha fazla seyirci topluyor. Gizli Oturum’un 19 defa sahnelendiği Ümraniye’de yüzde 15’lik izlenme oranı var. Mefisto, 7 kez sahneye çıktığı Ümranniye’de yüzde 29, Kağıthane’de ise sadece yüzde 16’lık izlenme oranına ulaşabilmiş.

 

‘Seyircinin koşa koşa gelmesini beklememelisiniz’

 

İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşe Nil Şamlıoğlu, "Bir yere tiyatro açıldığında seyircinin size koşa koşa gelmesini beklememelisiniz." diyor ve Kağıthane’yi örnek veriyor. İlk açıldığında seyircinin sadece müzikli oyunlara talep gösterdiği Sadabad Sahnesi’nde bugün Romeo ve Juliet gibi klasik bir oyun kapalı gişe oynuyor. Sadabad Sahnesi izleyicisinin açıldığı günden beri katlanarak arttığını söyleyen Şamlıoğlu, "Önemli olan sabırlı olmanız ve o tiyatroya emek vermeniz. Emek vermeden seyirci gelmiyor diye yakınamazsınız." diyor.

 

Öğrenciler tiyatroya ödevlerle alıştırılmış

 

Gaziosmanpaşa, Ümraniye, Küçükçekmece ve Kağıthane sahnelerinde seyircilerin büyük bir bölümü öğrencilerden oluşuyor. Bu tiyatrolarda görev yapan yöneticiler, tiyatroya gitme alışkanlığını küçük yaşta kazandırmak için okullara yönelmiş. Çevre okullara gidip öğretmenlerden öğrencilerini tiyatroya yönlendirmelerini istemişler. Öğretmenler de toplu rezervasyonlar yaptırarak ve ödevler vererek öğrencilerin ayağını tiyatroya alıştırmış.

 

Zaman