Öldürdüm sizi peder bey!

Etkinlikler
Kucağında çocuklarıyla sık sık boy gösteren baba Brad Pitt… Fransa’yı bir baba gibi yönetmeye çalışan Sarkozy… Kendisi hiç çocuk sahibi olmadığı halde romanlarında ‘baba’...
EMOJİLE

Kucağında çocuklarıyla sık sık boy gösteren baba Brad Pitt… Fransa’yı bir baba gibi yönetmeye çalışan Sarkozy… Kendisi hiç çocuk sahibi olmadığı halde romanlarında ‘baba’nın en hararetli savunucusu olan Balzac… Ortaya karışık söylediğimin farkındayım. Müsebbibi Dieter Thomä. Öyle bir kitap yazmış ki, sözü geçen isimleri ve daha nicelerini bir araya getirmiş. Bu felsefe profesörü, kitabının altbaşlığında söylediği gibi modern bir kahramanlık hikâyesi anlatıyor bir bakıma.

‘Babalar’, geçmişten günümüze ‘baba’ kavramının kültürel tarihini anlatıyor. Böyle yazınca ne kadar uçsuz bucaksız bir kavramın peşinden gitmiş olduğunu bir kez daha anlıyorum ama gelin görün ki Thomä bu işi yaparken öyle şahane bir yol ve akıcı bir üslup kullanmış ki, içinde felsefe, antropoloji, edebiyat, politika olan bu metni okumak bir zevke dönüşüyor.

Bu kitabın içinde, gittikçe ‘belirsizleşen’ babalık rolü de var, kuşakların geçişinin yarattığı dram da, modern hayatta değişen baba rolü de. Çocuklarla babalar arasındaki çatışmayı da ayrıntısıyla inceleyen yazar, ataerki sorgulaması yapmayı ihmal etmiyor. Kitabın en etkileyici yönü, baba ve erkeklik krizini romanlardan filmlere, popüler baba figürlerinden ’68’lilerin dünyasına dek geniş bir yelpazede anlatması.

Kimi zaman bir nefret kimi zaman hayranlık öznesi olan ‘baba’ bu kitapta bir figür olmanın çok ötesinde ele alınıyor. Sanki uzun bir hikâye yazmış Dieter Thomä.

Babam gibi olmak istemiyorum diyenlerin, politikada kendine baba rolü biçenlerin, babasız büyüyenlerin acıklı ve zihin açan öyküsü bu.

İşte yazardan size şahane bir soru: “Temel görevi aileyi doyurmak olan ‘baba’, çocukları üzerinde mutlak hâkimiyete sahip adamdan bir tür ‘yaşam koçu’na mı eviriliyor?” [Radikal]