Okurunu İnşa Eden Şiir

Etkinlikler
Sempozyum’da sekiz üniversiteden öğretim üyeleri bildiri sundu. Hilmi Yavuz’un şairliği için yapılan değerlendirmelerden biri onun çok yönlü kişiliğine de vurgu yapıyordu: "Hilmi Yavu...
EMOJİLE

Sempozyum’da sekiz üniversiteden öğretim üyeleri bildiri sundu. Hilmi Yavuz’un şairliği için yapılan değerlendirmelerden biri onun çok yönlü kişiliğine de vurgu yapıyordu: "Hilmi Yavuz bir şiir inşa ederken, okurunu da inşa ediyor.""Bu tür programlar, sempozyumlar sağken kendi mürüvvetimi görebilmem anlamına geliyor. Bu benim için büyük bahtiyarlık." Hilmi Yavuz, Erzurum’da önceki gün kendi adına düzenlenen sempozyumu bu cümlelerle değerlendirdi. Gerçekten de yakın zamana kadar kültür ve sanat adamları yaşadıkları dönemde hak ettikleri ilgiyi göremiyor; Oğuz Atay ve Tanpınar örneklerinde olduğu gibi birçok şair ve yazar ancak ölümünden yıllar sonra hatırlanıyordu. Artık bu kadir bilmezlik yerini vefaya bırakıyor. Bugün Rasim Özdenören’den Sezai Karakoç’a, Yaşar Kemal’den Selim İleri’ye yaşayan ustanın eserleri üniversitelerde okutuluyor, adlarına toplantılar düzenleniyor. Erzurum, böyle bir programa ev sahipliği yaptı. Üç üniversite (Erzurum Atatürk, Mardin Artuklu ve Ardahan), Hilmi Yavuz Sempozyumu düzenledi. Rektörler Prof. Dr. Hikmet Koçak, Prof. Dr. Serdar Bedii Omay ve Prof. Dr. Ramazan Korkmaz’ın da katıldığı sempozyumda sekiz üniversiteden öğretim üyeleri bildiri sundu.

AKADEMİSYENLERİN GÖZÜYLE…

Hilmi Yavuz bir şair, bir düzyazı ustası, felsefeci, üniversite hocası, yerli bir aydın, entelektüel… Sempozyumda sunulan bildiriler de onun bu çok yönlü kişiliğine uygun başlıklar taşıyordu. Başkanlığını Doç. Dr. Mukadder Erkan’ın yaptığı ilk oturumda Prof. Dr. Şaban Sağlık, "Bir şiir vardır şiirden içeru: Hilmi Yavuz ve ‘Temellük etme’ kavramı"; Doç. Dr. Alaattin Karaca "Hilmi Yavuz’un poetikasında ve şiirinde Yahya Kemal"; Yrd. Doç. Dr. Alphan Akgül "Bir eleştirmen, iki kuramcı: Hilmi Yavuz, Erwin Panofsky, Michael Riffaterre" ve Dr. Hayrettin Orhanoğlu "Hilmi Yavuz şiirinde imge problemi" başlıklı bildiriler sundu. Şaban Sağlık’ın "Hilmi Yavuz, şiirlerinde kendi medeniyetinin sembollerini güncelleyen şairdir. Şiirlerinde geleneği tekrarlayıp çoğaltmaz, onu yeniden üretir." ifadeleri hatırda kalan cümlelerdi.

Başkanlığını Prof. Dr. Yurdagül Mehmedoğlu’nun yaptığı öğleden sonraki oturumda Hilmi Yavuz felsefeci kimliğiyle tartışıldı. Prof. Dr. Burhanettin Tatar, "Hilmi Yavuz felsefesinde İslam düşüncesinin sürekliliği sorunu"; Prof. Dr. Hakan Poyraz "Hilmi Yavuz: Şair ve mütefekkir"; Doç. Dr. Vefa Taşdelen "Bir inşa biçimi olarak şiir: Rainer Maria Rilke ve Hilmi Yavuz örneği", Yrd. Doç. Dr. Ali Utku "Rıza Tevfik’in Nakşî-i Akkirmânî ve Hilmi Yavuz’un Şeyh Galip okumaları üzerinden kültürümüzde şiir-felsefe ilişkisi üzerine bir sorunlaştırma" konulu bildirilerini sundu. Hakan Poyraz, "Hilmi Yavuz, bizim ve pek çok hocamızın yetişmesine katkıda bulunmuştur." diyerek Yavuz’un hocalığına dikkat çekti.

Son oturum Prof. Dr. Mehmet Törenek başkanlığında yapıldı. Doç. Dr. Yılmaz Daşcıoğlu "Hilmi Yavuz şiirinde beden ve bilinç gerilimi"; Yrd. Doç. Dr. Dursun Ali Tökel "Batarak kendisini yenileyen Doğu’nun şairi: Temerküz-Temellük ve Tezemmül’de Hilmi Yavuz Yazarı/Okuru"; Yrd. Doç. Dr. Fatih Kanter "Doğu’yu içeriden okumak: Doğu şiirleri üzerine" konulu sunum yaptılar. Sempozyumun en ilgi gören bildirisinde Dursun Ali Tökel, Hilmi Yavuz okuru olmanın zorluklarından bahsetti. İdeal bir Hilmi Yavuz okuru olmanın hem Mevlânâ’yı hem Lorca’yı bilmekle mümkün olacağını söyleyen Tökel, "Hilmi Yavuz bir şiir inşa ederken, okurunu da inşa ediyor." dedi.

Sempozyumun değerlendirme oturumunu ise Prof. Dr. Yılmaz Özbek ile Doç. Dr. Sebahattin Çevikbaş yaptı. Çevikbaş’ın konuşmasında kullandığı Prof. Dr. Serdar Bedii Omay’ın şu cümlesi sempozyumun özeti gibiydi: Hilmi Yavuz illa ve evvela şair’dir… Sempozyum, Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Erdoğan Erbay’ın ve Hilmi Yavuz’un teşekkür konuşmasıyla son buldu. 

"Böyle bir sempozyum benim için bireysel olarak büyük bir bahtiyarlık vesilesi. Benim bir edebiyatçı, kendime göre fikir adamı olarak yazdıklarım, karşılığını buluyorsa bu beni elbette mutlu edecektir. Yaptığım işin karşılığını görüyorum, demek ki değer veriliyor, demek ki yazdıklarım üzerinde insanlar düşünüyorlar, önemli buluyorlar. Bu mühim. Türk edebiyatı bakımından ise yaşayan bir yazara itibar gösterilmesi -sadece bana değil, başka birtakım yazarlara da aynı biçimde ilgi gösterilmesi- ki bu da beni ayrıca bahtiyar kılıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar, 40 yıl yazı yazmış ama önem verilmemiş. Kırk yıl boyunca hakkında 50 yazı yazılmış. Sadece 2001 yılında Tanpınar hakkında yazılan yazıların sayısı 200 civarında. Bu böyle olmamalı. Bunun değiştiğini görüyoruz."
 

Zaman