Maraş’ta ‘Öykü Günleri’ Vardı

Etkinlikler
Öykünün kalbi önceki gün Türk edebiyatının en verimli topraklarında attı. Öykücü ve akademisyenler, Kahramanmaraş Belediyesi ve Hece Öykü işbirliği ile gerçekleştirilen "Öykü Günleri"nde bir...
EMOJİLE

Öykünün kalbi önceki gün Türk edebiyatının en verimli topraklarında attı. Öykücü ve akademisyenler, Kahramanmaraş Belediyesi ve Hece Öykü işbirliği ile gerçekleştirilen "Öykü Günleri"nde bir araya geldi.

Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi‘ndeki programda enine boyuna Türk öykücülüğü konuşuldu.

Türk edebiyatının sıklet merkezi olmuş bir ilimiz Kahramanmaraş. Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Cahit Zarifoğlu, Mehmet Akif İnan, Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören, Alaeddin Özdenören, İsmail Kıllıoğlu, Abdurrahim Karakoç, Bahattin Karakoç, Kahramanmaraş’ta yetişmiş şair ve yazarlardan hemen ilk akla gelenler. Maraş, bu büyük mirasına sahip çıkıyor. Şehrin en büyük caddelerine, bulvarlarına, yapılarına Necip Fazıl, Akif İnan, Erdem Bayazıt, Cahit Zarifoğlu, Alaeddin Özdenören isimlerini vererek vefasını gösteriyor. Öykü Günleri de bu çerçevede düşünülmüş. Daha önce de Sezai Karakoç ve Erdem Bayazıt adına program tertip edilmişti.

Yazar Duran Boz‘un tertiplediği "Kahramanmaraş Öykü Günleri" iki oturum halinde yapıldı. Sabahki oturuma Rasim Özdenören başkanlık etti. Necati Mert, Yunus Develi, Doç. Dr. Köksal Alver, Ercan Yıldırım ve Yrd. Doç. Dr. Ertan Örgen tebliğlerini sundular; Güray Süngü, Ömer Faruk Dönmez ve Kadir Tanır öykülerini okudular. Necati Mert‘in günümüzde ‘daha yoğun, daha usta işi öyküler yazıldığı’ tespiti dikkat çekiciydi. Yunus Develi‘nin bir öykünün nasıl doğduğuyla ilgili sunduğu tebliğ ilgiyle dinlendi.

Öğleden sonra başlayan ikinci oturumun başkanlığını Hece Dergisi Yayın Yönetmeni hikayeci Hüseyin Su yaptı. Behçet Çelik, Doç. Dr. Hilmi Uçan, Cemal Şakar, Doç. Dr. Mehmet Narlı, Gönül Utku Yonar tebliğlerini sundu. Esra Demirci, öyküsünü okudu. Bu bölümde Cemal Şakar‘ın "Öykü, içine kapanıp kendine yeter bir dünya kurdukça oluşturduğu bu ‘kendi gerçekliği’nin tutsağı oldu. Son on beş-yirmi yılda öykü, müeddep bir suskunluk içinde metinselleşirken, bomba gürültüleri altında milyonlarca insanın çığlığı onun fildişi kulesine ulaşamadı." tespiti önemliydi. Behçet Çelik de nostalji duygusunun hakim olduğu öykülere son zamanlarda sıklıkla rastlanmasını "Yeni dünya karşısında insanların gösterdikleri tepkiler yazdıkları metinleri de etkiliyor. Bu, yeni dünyanın insanlarda yarattığı tedirginliğe karşı ‘eski dünya’nın güzellikleri öne çıkarma çabası olmalı." diye açıkladı.

Öyküye rağbet takdire değer

Rasim Özdenören: Öykü günlerini teşekkürle karşılıyorum. Her yerde roman günleri, şiir günleri oluyor, ama öyküye rağbet yok. Halbuki öykü aslında manzum olmanın dışında insanoğlunun ilk zihinsel yaratısına mâkes olmuş bir tür. Ben öykü yazmaya Maraş’ta başladım. Benim açımdan bu program çok anlamlı.