İyi bir eleştirmen, iyi bir yazar mıdır?

Etkinlikler
New York Times’ın, 2010 yılının sonunda Why Crititism Matters (Eleştiri Neden Önemlidir) başlığıyla yayımladığı dizi, oldukça nitelikli yazarların nitelikli makalelerini okurlarıyla buluşturdu. ...
EMOJİLE

New York Times’ın, 2010 yılının sonunda Why Crititism Matters (Eleştiri Neden Önemlidir) başlığıyla yayımladığı dizi, oldukça nitelikli yazarların nitelikli makalelerini okurlarıyla buluşturdu. NYT editörleri, bu yazı dizisinin amacının, fikirlerin büyük bir hızla, coşkulu ve giderek sert biçimde aktarıldığı günümüz çağında, "seviyorum" veya "nefret ediyorum" söylemlerini belirtenlerin yanında, ciddi eleştirmenlerin nerede olduğunu sorgulamak olduğunu söylüyorlar. Tanınmış altı eleştirmene, ne yaptıklarını, niye yaptıklarını ve bunun neden önemli olduğunu soruyorlar.

Katie Roiph, bu yazı dizisine katılan eleştirmenlerden yalnızca biri. With Clarity and Beauty, the Weight of Authority (Anlaşılırlığı ve Güzelliğiyle, Otoritenin Ağırlığı) başlıklı makalesinde, günümüzdeki eleştirmenlerin, İnternet, TV ve multimedya araçlarının yükselişiyle mücadele ederken, her zamandakinden daha çok, güzel ve doğru yazmak zorunda olduklarını belirtiyor. Bir eleştirmenin, Facebook ve iPod uygulamalarının çekiciliğine karşı koyabilmesi ve Amazon/Blogger yorumcularının hatalı ve özensiz dilegelişlerine bir yanıt verebilmesi için, etkileyici, anlaşılır ve dili doğru kullanarak yazması gerektiğinin altını çiziyor. Ve ekliyor:

"Mükemmel kitapları, mükemmel olarak yansıtılanlardan, gerçek yeteneği pompalanan yazarlardan ayırmak istiyorsa; tembel ve moda olanı birbirinden ayırmak istiyorsa; yazarların, en iyi yapıtlarında kendileri için belirledikleri nitelik standardını tutturmalarını istiyorsa; ideal bir okuyucu olmak ve bu sayede ideal okuyucuların var olabileceğini ispatlamak istiyorsa; o zaman bir eleştirmenin yapacağı en önemli şey şudur: iyi yazmak."

Bir eleştirmenin, bir kitap ya da yazar üzerinden hareket ederek başladığı yapıtında, aslında yeni bir edebi eser ürettiğini birçok defa söylemiştik. Roiph’ın, makalesinde belirttiği noktalar, bu söz edilen nitelikli yazının, artık eleştirmenler için bir görev ve sorumluluk haline gelmiş olması. İnternet ve dolayısıyla ifade özgürlüğü çağının (bazen düşünce özgürlüğü olarak söylenir, ancak bu hatalı bir söylemdir; düşünmek, zaten özgürce yapılan bir eylemdir, kimse buna karışamaz; söylenmek istenen şey düşüncenin aktarılması, yani ifade özgürlüğüdür) getirdiği bu olanaklar, yazarın da ifade ettiği gibi, nitelikli ile niteliksiz arasındaki seçimin yapılmasını gittikçe güçleştiriyor. Bu yalnızca bir yazar, bir eleştirmen meselesi de değil aslında; bir okur olarak hepimizin üzerine bir şeyler düşüyor. Yazar ya da eleştirmenin işi daha zorsa, bir okur olarak hepimizin işi o kadar zor.

Bu bağlamda eleştirinin Türkiye’deki yansımalarına bakmak da faydalı olabilir. "Blogger" (internet günlüğü [blog] tutan kişiler) olarak ifade edilen ve yadsınamaz sayılara ulaşan bu –bir anlamda– İnternet girişimcileri, kitap ve sinema eleştirileri alanında da oldukça faydalı bir boyut yaratıyorlar. Okudukları kitapları yazanların, kitap tantımı yapanların, listeler hazırlayanların sayısı çok fazla. Bunlardan kimileri önemli bir okur kitlesine de sahipler. Yazdıkça okur kiteleleri artıyor, okur kitleleri arttıkça yazıyorlar ve bu, birbirini besleyen karşılıklı bir ilişki olarak devam ediyor. Nihayetinde kendilerini çok daha dikkatli ve nitelikli yazılar yazarken buluyorlar, çünkü kendilerinde, bu anlamda bir sorumluluk görüyorlar. Aynı şekilde okurlar ya da İnternet tabiriyle followerler (takipçiler) da, en iyi ve sürekli yazıların peşinde koşuyor. Roiph’ın, eleştirmenlerin omuzlarına yüklediği bu yükün simülasyonunu, blog camiasında rahatlıkla görebilirsiniz. Bunun, atlanmaması gereken önemli bir boyut olduğunu düşünüyoruz.

Edebiyat camiasındaki durum da aslında oldukça ümit verici. Can Yayınları tarafından Erdal Öz’ün ölümünden sonra onun adına dağıtılan ödülün, 2010 yılında eleştirmen Nurdan Gürbilek’e verilmesi oldukça cesaretlendirici bir gelişme. Bu, yalnızca eleştirmenlerin edebiyat dünyasındaki yerlerinin konumlandırılması açısından değil, aynı zamanda okurların dikkatinin de bu yöne çekilmesi yönünden oldukça önemli bir gelişmeydi.

İyi yazan bir yazar, her zaman okunur. İyi yazan bir eleştirmenin de iyi bir yazar olduğunun, hem eleştirmenler hem yazarlar hem de okurlar tarafından algılanması, bizi çok daha nitelikli bir edebiyata götürecektir kuşkusuz.

notoskitap