İskele Edebiyat Yola Çıktı

Etkinlikler
Hazırlayan: Selim Sebilci Cemil Meriç’in ifadesiyle “hür tefekkürün kalesi” olan dergiler… Uzun bir zaman dergilerin ve dergiciliğin merkezi İstanbul idi; hâlâ da ...
EMOJİLE

Hazırlayan: Selim Sebilci

Cemil Meriç’in ifadesiyle “hür tefekkürün kalesi” olan dergiler… Uzun bir zaman dergilerin ve dergiciliğin merkezi İstanbul idi; hâlâ da öyledir. Sanatın –özelde edebiyatın- merkezi İstanbul olduğu için bu böyledir sanırım… Doğrudur da… Ancak son yıllarda taşradan da iyi işlere imza atan nitelik çıtası yüksek dergiler çıkmaya başladı.

Eskiden taşra dergisi denilince tasarımından içinde yazılara varana değin “basitlik” ve “söz kalabalığı ile edebiyat yapmak” akla gelirdi. Aslında merkezi İstanbul olduğu halde taşra dergisi sınıflandırmasına giren dergiler de yok değil.

Bu seri konuşmalarda ana akım dergilerden uzakta, taşra dergilerinin dinginliğinde konaklamaya çalışacağız.

Aydın’dan ses veriyor İskele, Türkiye’ye.

İskele edebiyat dergisi yazı işleri müdürü Mücteba Sezen ile yayıncılık serüvenlerini, dergiciliği ve projelerini konuştuk.

Hocam, önce sizi tanıyabilir miyiz?
1990 İzmir doğumluyum. Büyük bir kitaplığa sahip bir evde büyürken erken yaşta kitaplara merak saldım. Kitaplık; raflarıyla ilk başta tırmanmak için güzel bir parkurdu. Sonra raf araları ilgimi daha çok çekmeye başladı. Kitaplarla kopmaz bir bağ kuruldu aramda.

Bir yaz sakız satmak, bir keresinde sınava girenlere su satmak, bir yaz çarşıda tezgâh açmak ve bir pulluk fabrikasında birkaç hafta çalışmak gibi kısa süreli ufak tefek işler ve hafta sonlarında babama dükkânda yardım etmek dışında ticarete uzaktım. Ortaokulda başlayan yazma hevesiyle arada bir yazıyorum. İzmir 60. Yıl Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tababet talebeliğine başladım. Halen hekim olmaya çalışıyorum.

İskele dergisi nasıl doğdu?
Aslında biraz geç doğdu. Tıp fakültesinde bir yılı edebî anlamda içime kapanık geçirdikten sonra Safa Arslan’la tanıştım. Harika fikirleri ve sıkı edebiyat tutkusuyla karşımda duruyordu. Geç kalınmış bir tanışmaydı. Kafa yapımız uyuşunca birbirimize epey destek olduk.

Bir kişinin hayalini gerçekleştirmesine yardım etmekten daha büyük bir zevk yoktur, hele o hayali sonradan siz de benimserseniz. Bir yıldır gerçekleştirmeye çalıştığı bir hayali vardı Safa’nın; bir edebiyat dergisi çıkarmak. Denemiş ama önüne hep engeller çıkmıştı.

Safa vasıtasıyla Menderes Yüksek Öğretim ve Bilim Vakfı ile tanıştım. Arkasından Ali Haydar Öztürk, Ömer Karataş, Kağan Aksoy gibi kıymetli isimlerle de tanışmak nasip oldu. Ve derginin çekirdek kadrosu tamamdı.

Derginin iskeleti hazırdı ve kemiği ete bürümek lazımdı. Uzun fikir teatilerine müteakip her gün biraz daha belirginleşiyordu derginin varlığı. Fikri emeğimizle iyice suladıktan sonra meyvemiz olgunlaştı ve Nisan 2010’un sonlarına doğru dergimizi bastık; bir hayali gerçekleştirmiştik.

Dergi çıkarmanın ne gibi zorlukları var ya da zorlukları var mı? Destek görüyor musunuz?
Elbette zorlukları var. Yılmaya çok yaklaştığınız anlar olsa da bunlar sadece inancınızı arttırıyor. Vazgeçmediğinizde pişman olmuyorsunuz. Vakit ayırmak en büyük zorluklardan biri; bir yandan yoğun ders programı diğer yandan yetiştirilmesi gereken dergi işleri… Vakitten sonra finansman gelmiyor maalesef. Maddi sorunlardan önce parayla bile çözemeyeceğiniz “emeğinizin karşılığını hakkıyla alamama sorunları” var. Ve tabii ki finansman da zorluklar içerisinde. Ama her şeye rağmen başarıyorsunuz. Maddi açıdan çok destek gördüğümüz söylenemez ama manevi açıdan oldukça destek görüyoruz. Her fırsatta yüreklendiriliyoruz.

Yeni bir dergisiniz. Hâlihazırda yayın yapan dergiler mevcut. İskele’nin ne farkı olacak?
Her dergiyi okurken farklı bir tat alırsınız. İskele’yi okurken kimi zaman hüzünlenecek, kimi zaman gülümseyeceksiniz. Bazen çok kafa yoracak bazen de rahatlayacaksınız. Kimi zaman kelimelerden merdiven yapıp şiirlere dalıp çıkacak, kimi zaman da zihninizde kelimeleri canlandırmaya gerek kalmadan enstantanelerde yüzeceksiniz. Bir fikir ateşleyecek sizde bazı yazılar. Bir kitabı okuduktan, bir filmi izledikten sonra(yahut önce) iyi ki tanıtımına(yahut tahliline) denk gelmişim dergide diyeceksiniz.

Gerek tasarımıyla gerek içeriğiyle herkesin rahatça okuyabileceği bir dergi olmak istiyoruz. Değinilmemiş şeyleri ön plana çıkarırken güncelden de çok uzak durmamayı hedefliyoruz. İlk sayı itibariyle sakin bir çıkış yapsak da dile getirilmesi gereken şeyleri mertçe ifade edebilmek, mıy mıy bir dergi olmaktan uzak olmak istiyoruz. Editörümüzün de dediği gibi “Hayalimizin gerçekleştiğine şahitlik eden gözlerimiz artık ufku gözlüyor. Yoldan çıkarak yola çıkmış birilerini bekliyoruz. İskele’miz, ortak itirazlarımız ve ortak aşklarımızla buluşabileceğimiz bir yer olsun istiyoruz.”.

Taşra dergilerinde genelde yayınlanan ürünlerin vasat olduğu söylenir. Bu durum hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Kesinlikle katılmıyorum. İstanbul’da yaşayan da insan, taşrada yaşayan da. Kaldı ki taşradan çıkan ürünlerin büyük şehirlerden çıkan ürünleri geçtiği de vakidir. Bu nerede yaşadığınızla değil, kendinizi ne kadar geliştirdiğinizle alakalıdır. Bu kıyaslamaya göre doğumundan beri büyük şehir dışına hiç çıkmamış bir insan ne kadar kaliteli ürün verebilir? Dergimizde Türkiye’nin dört bir yanından gelen eserler mevcut; Muş’tan Bursa’ya, Gazi Antep’ten İstanbul’a. Şunu önemle belirtmek isterim: Biz yerel bir dergi değiliz. Sadece dergiyi çıkardığımız şehir Aydın. Aydın’da öğrenim gördüğümüz için şu anda bu şehirde yaşıyoruz. İstanbul’da yaşıyor olsaydık ve dergimizi İstanbul’da çıkarıyor olsaydık taşra dergisi olarak sınıflandırılmayacak olmamız bana pek tutarlı gelmiyor.

Usta isimlerin yanında genç isimlere de şans veriyor musunuz? Dergiye ürün göndermek isteyen okuyucularımıza bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Dergimizi bir atölye olarak görüyoruz. Ustalarımız da mevcut, kalfalarımız da. Bittabi çıraklarımız da. Kapımız herkese açık. Genç kalemlerden gelecek eserleri seve seve kabul ederiz. Sanırım bu yazma tutkusu gençlikten gelen hevesle başlayıp gitgide körükleniyor.

Sizce de edebiyatta hâlâ taşra-merkez ayrımı var mı?
Artık bunun olduğuna pek inanmıyorum. Taşradan kastınız merkezin dışında olan şehirler ise Az Edebiyat, Buruciye, Kuşluk Vakti, Yolcu, Sühan gibi pek çok kaliteli dergi meydana gelmişken bu ayrım söz konusu olamaz.

İskele dergisine ulaşmak için ne yapmalıyız, dergiyi nasıl bulacağız?
Dergimiz şu an 23 ilde bulunmakta. iskeledergi@gmail.com adresinden e-mail ile bize ulaşabilir, www.facebook.com/iskeledergi adresinden dergiyi temin edebileceğiniz yerlerin listesini görebilirsiniz. Adresinizle birlikte iletişime geçtiğiniz takdirde isteğinize bağlı olarak dergiyi size gönderebiliriz.

İskele edebiyat dergisi olarak projeleriniz var mı, okuyucu neler bekliyor?
İlk sayımız sakin bir sayı oldu. Ama okuyucu sıkı dursun. İkinci sayı başta olmak üzere gelecek sayılar için enfes planlarımız var. Epey ses getirecek araştırmalar/çalışmalar içerisindeyiz. Bir de bir internet sitemiz olacak inşallah; herkesin daha rahat irtibat kurabilmesi ve bilgi edinebilmesi için. Eylül-Ekim gibi bir okur-yazar buluşması gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. Ayrıca Aydın’da çeşitli kültürel faaliyetler yapmak da projelerimiz arasında.