“İnsanlığı Türkiye’nin Önderliğinde Müslümanlar Kurtaracak”

Etkinlikler
Üç yıldır İstanbul’da Beykoz ilçesinde yaşayan Cevdet Said için Başakşehir Belediyesi tarafından dün akşam onur gecesi düzenlendi. Başakşehir Emin Saraç Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programda A...
EMOJİLE

Üç yıldır İstanbul’da Beykoz ilçesinde yaşayan Cevdet Said için Başakşehir Belediyesi tarafından dün akşam onur gecesi düzenlendi. Başakşehir Emin Saraç Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programda Akademisyen-Gazeteci Doç.Dr. Fethi Güngör, ünlü İslâm mütefekkiri Cevdet Said’i tanıtan bir takdim konuşması yaptı:

Cevdet Said’in Kısa Hayat Hikâyesi

“İslam düşüncesine yaptığı özgün fikrî katkılarla ümmet bilincinde ve İslam coğrafyasında yeni ufuklar açan Çerkes asıllı Suriyeli ünlü mütefekkir, altmış yılı aşkın bir süredir ümmetin sorunlarına köklü çözümler üretme çabasıyla tüm dünyada tanınmakta. 

1931 yılında, Suriye’nin Kuneytıra bölgesinde Golan tepelerinin eteğinde yer alan Çerkes köylerinden Bi’ru Acem’de dünyaya gelen Cevdet Said, orta öğrenim düzeyinde intisap ettiği Ezher Üniversitesi’nin Arap Dili ve Edebiyatı Fakültesi’nden mezun oldu. Hafız Esad döneminde 5 kez tutuklandı, sonunda öğretmenlik görevinden uzaklaştırıldı.

Bunun üzerine köyüne dönen üstad, bir merkep satın alarak dağdan odun toplamaya başladı. Ardından arıcılık yaparak ailesinin geçimini sağladı. Suriye’de devam eden iç savaş sebebiyle köyünü ve ülkesini terketmek zorunda kalana kadar, kardeşiyle birlikte süt inekçiliği yaptı. Aralık 2012’de köyü bombalanarak kendisi gibi Ezher mezunu olan kardeşinin yaralı bir muhalife ilk yardım hizmeti sağlarkenEsed askerlerinceşehid edilmesi üzerine yakın akrabalarıyla birlikte Türkiye’ye hicret etti. 

İlk hapse düştüğü 1963 yılından bu güne kadar onlarca kitap yazdı, dünyanın çeşitli yerlerinde yüzlerce konferans verdi. Kitaplarından telif ücreti almadan, şöhretinin aksine mütevazı bir hayatı tercih eden Cevdet Said’in bir eseri İnsan Yayınları, 8 eseri de Pınar Yayınları tarafından Türkçeye tercüme edilerek yayınlandı.”

İnsanlığı Türkiye’nin Önderliğinde Müslümanlar Kurtaracak

Üç Büyük Mütefekkirin Ortak Vurguları

Panelde Cevdet Said’in İslam dünyasına ne gibi fikrî katkılar yaptığını anlatan Gazeteci-Yazar Turan Kışlakçı ise,Malik Binnebi ile yakından tanışan üstad Cevdet Said’in Muhammed İkbal’den de çok etkilendiğini belirtti. Kışlakçı, bu üç büyük mütefekkirin ortak vurgularını şu şekilde özetledi: 

1-    “İslam dünyasının değişime ihtiyacı vardır. Biz değişmediğimiz müddetçe dünya değişmeyecektir. Bu yüzden öncelikle Müslümanlar değişmelidir. “Hattâ yuğayyirumâbienfusihim; bir kavim kendini değiştirmedikçe Allah da onları değiştirmez.” âyeti bu hakikati ifade etmektedir.
2-    “Senurîhimâyâtinafilâfâki ve fî enfusihim; Âfâkta ve enfüste onlara ayetlerimizi göstereceğiz.” âyetinin manası tecelli etmektedir.
3-    “Oku” emriyle başlayan İlahi Kitab’ın müminleri maalesef okumanın kıymetini bilmemektedir. Bu yüzden üstad Cevdet Said bir kitabının adını “OKU” koymuştur. Türkiye’de halkımızın kitap okuma oranı %3-4 civarında kalıyor maalesef. Allah “okuyun”, “yazın” diyor, biz ne okuyoruz, ne de yazıyoruz! Cevdet Said bu kitabında Müslümanların neyi nasıl okuması gerektiğini anlatıyor. Doktorun verdiği reçeteyi duvara asıp okumanızın size bir faydası olur mu? Orada yazan ilacı dozajına uygun kullanırsanız onun yararını görebilirsiniz.
4-    Cihat emrinin doğru anlaşılması. Cevdet Said’e göre cihat Kur’an’ı anlamak ve onu yaymaktır.”
Kur’an’ın Dört Ana Konusu:

86 yaşına rağmen iki saat boyunca büyük bir coşkuyla katılımcılara hitap eden Cevdet Said’in Fethi Güngör tarafından paragraflar halinde Türkçe’ye çevrilenArapça konuşmasında şu vurgular öne çıktı: 

“Bırakınız Kur’an’ın tamamını, günde en az kırk kez okuduğumuz Fâtiha Sûresi’ni bile hakkıyla anlamıyoruz. Sadece “Rabbi’l-âlemîn” âyetinde Kur’an’ın özü gizlidir. Rabb; Allah, âlemin ise tüm mahlukattır. Kur’an’da iki âlemden söz edilir: Gayb âlemi Allah ve ahiret, şehadet âlemi ise insan ve kâinattır. Kur’an’ın tamamına baktığınızda âyetlerin bu dört konu etrafında odaklandığını görürsünüz.

Celal Nuri,Gözümü Açanlardan Birisidir

“İttihadu’l-Muslimîn; İslam Birliği” adlı eserinde Arafat dağının sembolik öneminden bahseden Celal Nuri,“Bu dağ elmas olsa Müslümanlar için bu kadar kıymetli olmazdı. Zira, her mümin, ömrü boyunca bir kez olsun hacca gitmek ve orada bütün diğer mümin kardeşleriyle belli bir zamanda buluşmak ister.” demektedir. Haccın anlamı insan kurban etme geleneğinin kaldırılmasının kutlanmasında gizlidir. Hayvanların kurban edilmesi ile, insanın insanı öldürmesi son bulmuştur, yani insan kurban etme geleneği ilga edilmiştir. 

Celal Nuri,“Ebcediyyetu’l-Marifeti’l-İnsâniyye; İnsanî Bilginin Elifbası” isimli eserinde Türkiye’den çıkacak bir liderin dünyada adaleti tesis edeceğinden söz etmektedir.Hakim olacak demişti. 

Gençliğimden beri İslam dünyasında neler olup bitiyor diye çok merak ederdim. Türkiye’yi de yıllardır yakından izliyorum. İslam ülkeleri arasında demokrasinin önemini en iyi kavrayan Türkiye olmuştur. 

Ebu’l-Hasen en-Nedevi İkbal’i ölüm döşeğindeyken ziyaret etmişti. Bu ziyaretten çok memnun kalan İkbal ona şu vasiyetini emanet etmiş: “Türkiye’yi izleyin, hakkın yolunu onlar sürdürecek.” demişti. Dünyamız hakkın ve hukukun üstün tutulduğu bir sisteme hayati derecede ihtiyaç duymaktadır. Bunu da Türkiye’nin önderliğinde Müslümanlar gerçekleştirecektir. 

Baskı, Şiddet ve Savaş Yöntemi Ölmüştür

Turan Kışlakçı’nın katılımcılar adına yönelttiği sorulara üstad Cevdet Said şu cevapları verdi:

Kur’an’ın temel ilkelerinden biri “Lâ ikrâhefiddîn: Asla dinde zorlama yoktur” âyetinde öğretilir. İnsanı baskı ile değil, kanununu keşfederek yola getirebilirsiniz. Onu ikna ederseniz size malını da canını da feda eder. Siyaset alanında baskı tağutlar doğurur. Ekonomi alanında baskı karunlar doğurur. Evlilik konusunda baskı aile saadetini yok eder. Allah Rasulü ebeveynin kızlarını istemediği biriyle zorla evlendirme hakkı olmadığını beyan buyurmuştur. Ne var ki, bütün dünya ikrah ile, baskı ve zorbalıkla yönetiliyor. 

Savaş ölmüştür. Artık savaşı yöntem olarak, cahillerle onları sömüren kötü insanlar dışında kimse kullanmıyor. AB savaşsız bir birlik kurdu. Bundan ders almayacak mıyız? Atom bombası puttur. İnsanlar da bunun kölesi olmuş! 

Erdoğan “dünya beşten büyüktür” demişti. Çok büyük manası var bu sözün. “Size de, taptıklarınıza da yazıklar olsun” diyor âyet. Türkiye dünyada olup biten olayları anlamaya başladı. Onun için “dünya beşten büyüktür” diyebiliyor. Ama maalesef dünyanın ünlü entelektüelleri bile veto hakkına itiraz etmiyor. Çünkü dünyanın sermayesini yöneten büyük zenginler bu aydınlarının ağzını bağlamış durumda, bunun için hakikatleri gördükleri ve bildikleri halde haykıramıyorlar. 

İnsanlığı Türkiye’nin Önderliğinde Müslümanlar Kurtaracak

Modern Çağda İttihad-ı İslam Nasıl Oluşturulabilir? 

Allah Teâlâ Yusuf aleyhisselama rüyaların yorumunu öğretmişti.Biz de olayların yorumunu öğrenmeliyiz.Aklımızı kullanmalıyız. Yerküre küçük bir köye dönüştü. Her şey ilme dönüşebiliyor, biz de olayları doğru okuyup doğru yorumlamayı bir bilim dalına dönüştürüp  öğrenebilmeliyiz.

Tevîl-i ahdâsı bir bilimsel disiplin olarak geliştirmeliyiz. Cahiliye geleneklerinden vaz geçip Kur’an’a yapışmalıyız. Kur’an üstünlük ölçüsü olarak takvayı, sorumluluk bilincini ortaya koyuyor. Hakem akıldır. Yöntem ise ilimdir. Zira Kur’an, bakın, görün ve düşünün diyor. Tabiatın ve toplumun kanunlarına riayet etmezseniz bu kanunlar sizi çarpar. 

Ben umutluyum. Türkiye’nin önderliğinde Müslümanlar dünyanın bozuk sistemini değiştirilebilecek potansiyel güce sahiptir.”

İslam’ı Yeniden Ayağa Kaldırma Zamanı Geldi

Programın sonunda söz alarakkatılımcılara teşekkür eden Başakşehir Belediyesi Başkan Yardımcısı Haluk Dikbaş, İslam dünyasının birleşmesinin önemine vurgu yaptı. “300 yıldan beri bocalama içerisindeyiz. Bizden sonra Birleşik Devletler, Amerika Birleşik Devletleri oldu, dünyaya hükmediyor.

Avrupa 50-60 yıl önce birbirlerini yedi, 25 yıl sonra birlik kurdular, ortak para birimine sahip oldular. Ortak bir bayrağa sahipler, biz ise parçalandık. Suriye olduk sevindik, Mısır olduk sevindik, Libya olduk sevindik. Türkiye olduk övündük. Küçük sınırlarımızda mutlu olduk. Oysa biz bir bütündük ve çok büyüktük, Dünyaya İslam medeniyetini armağan etmiştik. Şimdi nasıl olur da geri döneriz, diye konuşuyoruz. Oysa bizim Peygamberimiz, bizim kitabımız nasıl geri dönüleceğini bize göstermişti.

Dünyada Müslümanlar büyük acılar çekiyor. İslam’ın kuvvetinin azaldığı yerlerde katliamlar yaşanıyor. Arakan’da Budist rahipler çocuklarımızı diri diri ateşe atıyor. Avrupa’nın gözleri önünde Boşnak Müslümanlar katlediliyor. Rusya, Çeçenistan’da soykırım uyguluyor. Türkistan’da çaresizlik var, Filistin’de insanlık ölüyor. Bizim ayağa kalkma ve birleşme zamanımız geldi. İslam’ın rüştünü ispatlama zamanı geldi. Küçük küçük mezheplerle, küçük küçük cemaatlerle değil, büyük devletlerle İslam’ı yeniden ayağa kaldırmamızın zamanı geldi.”

Programa katılan tüm Başakşehirlilere Cevdet Said’in, ‘Bireysel ve Toplumsal Değişimin Yasaları’ isimli kitabı hediye edildi.