Gezgin Dergisi Nisan sayısı yine dopdolu… İşte yazı başıkları…
Küçüksaçaklı: Peygamber çiçeği
Peygamber çiçeği cinsi ülkemizde yaklaşık 210 kadar taksonla temsil edilmektedir. Bunların 160 kadarı endemiktir. Daha çok bozkır habitatlarda yetişen peygamber çiçeği türleri çiçek örtü yapraklarındaki yapıların çeşitliliği ve tüpsü çiçekleri ile gözalıcı güzellikte çiçeklere sahip bir cinstir.
Avrupa’nın Çatısı: Jungfrau
Avrupa’nın Çatısı olarak da adlandırılan Jungfrau’ya trenle iki ayrı koldan çıkılabiliyor. Biz Lauterbrunnen yolunu tercih ediyoruz. Yamaçların ihtişamı, zirvenin görkemi, aniden değişen hava, binlerce metre yükseklikten akan sular, sadece ray genişliği kadar açılmış yolda tırmanan tren, 45 dakikalık tren yolculuğunda en sık karşılaştığımız manzaralar oldu.
Minareden İstanbul
Dünyanın en güzel siluetine sahip şehirlerin başında hiç şüphesiz İstanbul gelmektedir. Bu silueti oluşturan ufuk çizgisinde de gökyüzüne yazı yazan kalemler diye adlandırılan minareler ilk dikkat çeken öğelerdir. Üsküdar İhsaniye’den tarihi yarımadaya baktığınızda dünyada eşine az rastlanır bir şehir silueti ile karşılaşırsınız.
GÜN GÖRMÜŞ MÜTEVAZİ AMA GÖRKEMLİ / EMET
Yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle geleceğin metropolü, bugünkü mimarisi ve yaşayışıyla tam bir Osmanlı kasabası görünümünde olan Emet, Kütahya’nın batısında 12.000 kişinin yaşadığı şirin mi şirin bir yerleşim yeri.
Emet’te anıt ağaçlar olarak değerlendirebileceğimiz ağaçları görmek mümkün. İlçe ormanlarında çam, ardıç, gürgen gibi kışın yaprak dökmeyen görkemli ağaçlara da ev sahipliği yapıyor.
SAMATYA’DA ERMENİ PATRİKHANESİNE EV SAHİPLİĞİ YAPAN SULU MANASTIR
Peribleptos Manastırı’nın ortaya çıkış hikayesi Bizan İmparatoru III. Romanos’un Hz. İbrahim’in Kudüs’teki “Büyük Mabed”i ya da Justinyanus’un “Ayasofya”sı ile yarışacak olan bir tapınak inşa etme tutkusu ile başlar. Nitekim imparator bu mabedi, Tanrı’nın annesi olarak kabul edilen Hz. Meryem’e adamaya karar verir. Devrin görgü şahidi olan Mikhail Psellos’a göre inşaat, kısa bir süre sonra imparatorda bir tutkuya dönüşür.
AİLE ALBÜMÜNDEN FOTOĞRAFLARLA MEHMET AKİF
İstiklal Marşı’nın kabulünün 86. yılı vesilesiyle Zaman Kitap tarafından yayımlanan "Aile Albümünden Mehmet Âkif Ersoy" kitabının bir hatayı düzeltmek gibi özel bir çabası var: Bugüne kadar Âkif’in torunları olarak bildiğimiz çocukların aslında “Âkif’in oğulları Tahir ve Emin oldukları” gerçeğini gözler önüne sermek. Hem de aile albümünde bulunan fotoğraflar eşliğinde…
DEVELER DE GÜREŞİR USTA, PEHLİVEN, ŞENLİK
Anadolu’nun her bir yöresinde hala sürdürülen gelenekler var. Biçimsel olarak değişiklik gösterse de pek çoğu özünü ve oluş nedenini korumakta. Yörelerin kültürel ve coğrafi yapılarına uygun biçimde gelişen ve sürdürülen bu gelenekler, aslında kültürel mirasın en kıymetlisi. Bilinir olmak arzusundan uzak, sürdürülebilir olma gayesiyle; hala insanlar tarafından finanse ediliyor. Yüzünüzü bu toprakların neresine çevirseniz böyle bir güzellik görebiliyorsunuz.
Buones Aires’in soyluları bu mezarlıkta yatıyor. Bu mezarlığa ’soylu olmayan’ giremiyor.
Dünyada birçok devlet adamı, asker, politikacı, edebiyatçı, düşünür, aktör/ aktrist hatta sporcu ‘anıt’ haline gelen mezarlarıyla ölümünden sonra da şöhretini koruyor. Bazen o şehrin bazen bütün ülkenin tarihini bu anıt mezarlarda okumak mümkün olabiliyor.
SULARI, KAYNAKLARI VE YEŞİLLİKLERİYLE BEYKOZ
Evliya Çelebi’nin Dilinden Beykoz
Gelmiş geçmiş en büyük gezginimiz Evliya Çelebi, 17. yüzyıl Beykoz’unu kendine özgü üslubuyla bakın nasıl anlatıyor : “ …….leb i deryadan bağlar kenarından gitmek üzere Servi Burnu’nun üç bin adım güney tarafında, bir liman-ı azimin kenarındadır. Sekiz yüz haneli, bağ ve bahçeli, mamur bir kasabadır o. Camii, mescidi, hamamı, sıbyan mektebi, ağaçlarla müzeyyen çarşı ve pazarı vardır. Çarşı ve pazarı çok bakımlıdır. Halkı bahçıvan, oduncu ve balıkçıdır. Ab-ı havası nefistir. Buradan içeri Akbaba, Sultan, Ali Bahadır, Dereseki, Alemdağ, Koyun Korusu, Yuşa Nebi mesireleri vardır."
Nisan’da Nereye Gidilir?
MUĞLA
Pek çoğumuz Muğla’nın tatil merkezi ilçelerine uğramışızdır. Fethiye’yi bilmeyenimiz, Göcek’te yüzmeyenimiz, Marmaris’te birkaç gün dahi olsa tatil yapmayanımız, en azından bir mavi yolculukta sahillerinden geçmeyenimiz yoktur. Tüm bu tatil beldelerinin kalbi olan Muğla merkez de en az sahil ilçeleri kadar ziyareti hak eden bir yerdir.