Gazzeli Çocukların Umutları Hep Taze Kalsın

Etkinlikler
Sultan Sansarcı’nın röportajı Rekortmen Milli Yüzücü Alper Sunaçoğlu, "Akdeniz’deki Dostluk ve Barış Eylemi"nin temelini ve yaşadıklarını anlattı. Rekortmen Milli Yüzücü Alper Su...
EMOJİLE

Sultan Sansarcı’nın röportajı

Rekortmen Milli Yüzücü Alper Sunaçoğlu, "Akdeniz’deki Dostluk ve Barış Eylemi"nin temelini ve yaşadıklarını anlattı.

Rekortmen Milli Yüzücü Alper Sunaçoğlu "Akdeniz’deki Dostluk ve Barış Eylemi"nin temelinde çocuklar olduğunu belirterek, "Çocukları çok seven bir adamım. İşgal altındaki topraklarda yaşama tutunmaya çalışan minik yürekler içimi acıtıyor. Savaşın acımasızca öğüttüğü, un ufak ettiği çocuklar, kimisinin elleri yok, kimisi ayağını yitirmiş bir patlamada. Onlar için bir şeyler yapmak istiyorum. Yüzme öğretebilirim mesela. Spor ortak paydasında bir araya gelmelerini sağlayarak umutlarını taze tutabilmek istiyorum. Buna ek olarak bugün gemilerle gidilemeyen Gazze’ye bu milletin insanının yüzerek, hem de silahsız olarak, barış naraları ata ata gidebileceğini, ölüm tehdidine rağmen ispatlamak amacındayım" dedi.

4 yaşından bu yana attığı her kulaç ona madalya, birincilik ve rekor olarak geri döndü. Tutkunun lıirs ile kesiştiği noktada büyük başarılara imza attı Alper Sunaçoğlu.

Mustafa Kemal Atatürk’ün "Ben sporcunun zeki, çevik aynı zamanda ahlaklısını severim" vecizesine binaen zekasını, çevikliğini ve ahlaki duruşunu toplumsal dramlara, acılara tepki olarak somutlaş- tırdı ve cesur bir adım atarak rota "Gazze" dedi. Dünyanın gözleri önünde yaşanan trajediye sporcu duyarlılığı ile tavır koymak adına "Akdenizdeki Dostluk ve Barış Eylemi"ni hayata geçirmek istedi. Amaç malum; Sunaçoğlu sporcu arkadaşları Kerem Arda ve Serdar Sanrı ile birlikte Mısır’ın Port Said Limanı’ndan Gazze’ye yüzerek, İsrail ambargosunu delecekti. Ancak Mısır, barış eylemcilerine vize vermedi. Sporcuları gelmeleri halinde tutuklamakla tehdit etti. Sonraki süreçte Mısır’da patlak veren siyasal ve toplumsal karmaşa nedeniyle başarılı yüzücü bu eylemini bir süreliğine erteleme kararı aldı.

Kararlılığımızı basın yolu ile dünyaya ilan etmiştik

23 Nisan 2011’de gerçekleşmesi planlanan "Akdenizdeki Dostluk ve Barış Eylemi"nin Mısır Hükmileri engeline takılması çok üzmüş rekortmen yüzücüyü, "Mısır her ne kadar Müslüman’ım diyen bir ülke de olsa daha evvelden hatırlarsınız; barış için yola çıkan ve yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara Feribotu’na ilk müdahale eden ve tüm aktivistleri taşlayan bir ülkedir" cümleleriyle tepkisini dile getiren Sunaçoğlu, "Biz ise görüşe mensup olmayan sporcular olarak yanımda 1 Fransız 1 Ukraynalı 1 Rus ve 3 Türk yüzü cü arkadaşımla sadece spor maksatlı bir maraton tertiplemiştik, İsrail gizli servisi tarafından değişik metotlarla zaten tehdit almaktaydık ama biz kararlılığımızı daha evvelden de basın yolu ile dünyaya ilan etmiştik. Akabinde de Dışişleri Bakanlığı’na 17 Ocak 2011 tarihli 2011 / 4730195 sayılı yazılarından da anlaşılacağı üzere resmi başvurumuzu yapmıştık ancak Dışişleri Bakanlığımız ben ve ekibimin can güvenliğini düşünerek şu sıra bu organizasyondan imtina etmemiz gerektiğini belirtmişlerdi. Şimdi neden imtina etmemiz gerektiğini Mısır ve Tunus’un geldiği durumu görünce anlıyoruz. Kendilerine bir Türk vatandaşı ve sporcusu olarak buradan teşekkür ediyorum" şeklinde konuşuyor.

Gazzeli çocuklar için…

Alper Sunaçoğlu’nu böyle bir girişimde bulunmaya iten gerekçenin temelinde çocuklar yatıyor aslında. Savaş ortamında bedenen ve ruhen en ağır yaraları çocukların aldığını hatırlatıyor rekortmen yüzücü ve devam ediyor," "Çocukları çok seven bir adamım, işgal altındaki topraklarda yaşama tutunmaya çalışan minik yürekler içimi acıtıyor. Savaşın acımasızca öğüttüğü, un ufak ettiği çocuklar, kimisinin elleri yok, kimisi ayağını yitirmiş bir patlamada. Onlar için bir şeyler yapmak istiyorum. Yüzme öğretebilirim mesela. Spor ortak paydasında bir araya gelmelerini sağlayarak umutlarını taze tutabilmek istiyorum.

Buna ek olarak bugün gemilerle gidilemeyen Gazze’ye bu milletin insanının yüzerek, hem de silahsız olarak, barış naraları ata ata gidebileceğini ispatlamak amacındayım"

Rekorlar Alper’e…

Başarı peşi sıra bencilliği de getirir yargısına inat, geldiği noktada önemli isimlerin emeği olduğunu belirterek bir de vefa örneği sergileyen Alper Sunaçoğlu, "4 yaşında öğrendim yüzmeyi. Adanalı efsane yüzücü Ayhan Karataş başta olmak üzere Serdar-Sanrı kardeşler ve Ahmet Bozdoğan Faruk Morkal – Behçet Kurtiç — Cengiz Altaylı isimli efsane yüzücülerin üzerimdeki haklarından söz etmeden geçemeyeceğim. 1980 senesinde özel bir kurul tarafından organize edilen ve Akdeniz illeri arasında yapılan ilk müsabakamda ilk birinciliğimi aldım. O günkü mutluluğumu ve heyecanımı unutmama olanak yok. O tarihten sonra neredeyse 1000e yakın yarışa girdim ve 662 tanesinde birincilik madalyasını almaya hak kazandım" diyor.

Ata’ya sevgimizi ve bağlılığımızı göstermek için…

Sunaçoğlu’nun 23 Nisandan sonra bir de 19 Mayıs’a yönelik farklı bir girişimi var. Son derece ilginç ayrıntılar barındıran bu projenin temelinde ise Atatürk’e duyduğu sevginin olduğunu kaydeden başarılı yüzücü konuya ilişkin su açıklamalarda bulunuyor, "7600 metre yükseklikten kol paraşütü dediğimiz akrobasi basic paraşüt ile atlamayı ve önceden belirlenmiş nokta alana indikten sonra tören merasimimiz ardından da İzmir Limanı’ndan başlayarak Atina / Yunanistan’a 380 kilometre oradan da yürüyüş +koşu+bisiklet etapları halinde Atamızın doğduğu evi ziyaret etmeyi planlıyorum. 670 km yani toplamda 1000 km’nin üzerinde bir mesafeyi barış ve kardeşlik sloganı ile en önemlisi de Atatürk’e olan sevgi ve bağlılığımızı tüm dünyaya bir kez daha göstermek için planladığımız bir maratonumuz daha var. Bu projeye ilişkin tüm hazırlıklar tamam ancak sponsorluk noktasında aşamadığımız bir engelimiz var"

Başarılarıma gölge düşmesine izin vermem

4 Eylül 2010 tarihinde Mersin’den Kıbrıs’a 26 saat 15 dakikada yüzerek son 138 yılda dünyanın en uzun mesafesini en hızlı şekilde yüzerek bir ilke imza atan başarılı sporcuyu benzerlerinden ayıran bir özelliği var. Yüzerken kafes kullanmıyor. Bir takım tehlikeleri de beraberinde getiren bu uygulamanın gerekçesi de bir hayli ilginç. Alper Sunaçoğlu başarılarına gölge düşürmemek adına kafes kullanmadığını belirterek, "Tehlikeyi göze alıyorum çünkü birilerinin çıkıp emeğime ve çabama saygısızlık etmesine zemin hazırlamak istemiyorum. Eğer kafesle yüzseydim, kimi art niyetli zihniyetlerin "o, yüzmemiştir kafesi tekne çekmiştir" iddiasıyla karşı karşıya kalabilirdim. Bu da bir takım şaibeleri beraberinde getirirdi. Oysa ben Mersin’den Kıbrıs’a kadar hep teknenin önünde yüzdüm, basın mensupları, hakem ve antrenörlerimin şahitliğinde" şeklinde konuşuyor.

Kim bilir belki bir rekor daha?

Tutku derecesinde bağlı olduğu yüzme sporunda daha pek çok rekora imza atma niyetinde olan başarılı kulaç 45 yaşına gelmeden denizden çıkmaya niyeti olmadığını da üzerine basarak vurguluyor.

Kırmayı planladığı rekorları ise; "Mısır-Gazze : 180 km (kuşbakışı) izmir-Atina: 400 km civarı(kuşbakışı) Napoli-Capri: 35 km.. (Bu Uluslararası Open Water Yarışında ülkemi temsil edeceğim Hemandarias-Parana: 88km (Open Water Milli Müsabaka) St. Jean- Can: 32 Km (Milli Müsabaka)" şeklinde ifade ediyor.

Federasyonun bütçesi kısıtlı

Bu güne kadar hayata geçirdiği rekor denemelerinde federasyonun kendisine destek noktasında çaba gösterdiğini ifade eden Sunaçoğlu, "Türkiye Yüzme Federasyonu Başkam Yrd. Doç. Dr. Ahmet Mazhar Bozdoğan ve As Başkanımız Dr. Akın Vural bana başından beri destek oluyorlar ancak federasyonumuzun bütçesi kısıtlı ve benim tertiplemiş olduğum bu organizasyonlar federasyonun reglamanı dışında. Haliyle ayrılan bütçeden bana bir fon maalesef ayrılmıyor. Sonuç olarak maddi gereksinimleri kimi zaman kendi imkanlarımla karşılıyorum, kimi zamanda Adana Büyükşehir Belediyesi ve Üsküdar Belediyesi çok kısıtlı da olsa destek vermeye çalışıyorlar" diyor. 

İş adamlarına çağrı…

Rekortmen yüzücü ülkemizin adını duyurmak, Türk milletinin kararlılığım ve cesaretini spor yoluyla dünya milletlerine göstermek için pek çok riski ve tehlikeyi göze aldıklarını belirterek, "Bu yönde attığımız adımlar ortada. Ancak ekonomik anlamda yaşadığımız yetersizlikler aşılması güç bir engel olarak çıkıyor karşımıza. Bu sorunu ekarte edebilmek için iş adamlarımızdan destek bekliyoruz. Onların sponsorluğunda çok daha büyük organizasyonlara imza atabiliriz" şeklinde konuşuyor.

Yüzme sporuna önem verilmiyor

Yüzme sporuna verilen önemin azlığından yakınan Alper Sunaçoğlu, "Üzülerek söylemek zorundayım ki yüzme sporu hak ettiği değeri görmüyor ülkemizde. Her şeyden önce talebi karşılayacak düzeyde antrenman havuzumuz yok. Basit bir ifade ile İstanbul, İzmir, Adana, Bursa’daki sporcu sayısı ile havuz sayısını karşılaştırdığımız takdirde verilen önemi görebilirsiniz. Bu sporun hak ettiği noktaya gelmesi için önemli adımlar atılmalı diye düşünüyorum. Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafiz Özak ile Gençlik ve Spor Genel Müdürü Sayın Yunus Akgül un ben ve arkadaşlarıma destek olmasını istiyorum. Eğer maddi ve manevi anlamda onların desteklerini yanımızda hissedersek inanıyorum ki, dünya tarihinde ilk kez yaşanacak büyük başarılara imza atacağız" şeklinde konuşuyor.

Alper Sunaçoğlu

Yakındoğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi nde öğrenim gördü. Halen A belgeli yeminli gümrük müşavirliği ile istanbul-Adana-Mersin’de iştigal ediyor. Yüzme sporuna 4 yaşında başladı. Bugüne kadar birçok uluslararası platformda Türk bayrağını temsil eden ve birçok rekora imza atan yüksek ‘ performans sporcusudur.

Yüzme sporunun yanı sıra; paraşüt, yamaç paraşütü, scuba, uzak doğu sporları ve Triatlon sporlarını lisanslı ve profesyonel olarak halen yapmaya devam etmektedir. 4-5 Eylül 2010’da Mersin’in Anamur ilçesinden Kıbrıs’ın Girne Limanı arasını 26 saat 15 dakika maraton yüzerek muazzam bir rekora imza attı. Yüzdüğü mesafe kuş bakışı 78 km olmasına rağmen akıntıya kapılmış ve sapmalarla beraber yüzdüğü mesafe 95 km’ye tekabül etmektedir.

1999 senesin de Kaş’tan Yunanistan’ın Meins Adası’na yüzmüştür.

Birçok kere İstanbul Boğazı’nı yüzerek geçmiştir 2010 yaz döneminde antreman maksatlı olarak Kuşadası’ndan Samos Adası’na yüzerek gidip gelmiştir.

Ocak 2011’de Mavi Marmara Feribotunu Marmara Denizi’nin Saraybumu açıklarında ekip arkadaşlarından Kerem Arda ile karşıladı. -2 derecelik suda, 5 km boyunca geminin önünde yüzerek Mavi Marmara’ya sembolik olarak Sarayburnu’na kadar eşlik etti.

Sergi İstanbul Dergisi’nin Mart 2011 sayısından alıntılanmıştır…