Abdulmecid’in Kızının 2 Gizli Sandığı Çıktı

Etkinlikler
Sürgünden önce (1922-1924 arasında) Dolmabahçe Sarayı’nda yaşayan son Halife Abdülmecid Efendi’nin kızı Dürrüşehvar Sultan’a ait tavan arasında saklanan 2 adet sandık bulundu. Sandık...
EMOJİLE

Sürgünden önce (1922-1924 arasında) Dolmabahçe Sarayı’nda yaşayan son Halife Abdülmecid Efendi’nin kızı Dürrüşehvar Sultan’a ait tavan arasında saklanan 2 adet sandık bulundu. Sandıktan neler çıktı neler!

Son halife Abdülmecid’in kızı Dürrüşehvar Sultan’ın depolarda saklanan eğitim ve oyun gereçleri Dolmabahçe Sarayı’nın eskiden mutfak olarak kullanılan bölümünün yeniden düzenlenmesiyle oluşturulan Saray Koleksiyonları Müzesi ile gün yüzüne çıkacak.

Konuyla ilgili bilgi veren TBMM Milli Saraylar Daire Başkanı Yasin Yıldız, Milli Saraylar bünyesindeki müzeyi oluşturma fikrinin 2000’li yılların ortalarına dayandığını söyledi.

Yıldız, Milli Saraylar’ın envanterinde bulunan 70 binin üzerindeki objenin bir kısmının depolarda bulunduğunu belirterek, müze oluşturma sürecinin de depolardaki bazı eserlerin Beşiktaş’ta bulunan Matba-i Amire binasına nakledilmesiyle başladığını dile getirdi.

Bu eserlerin bir kısmının 2006 yılında ”depo-müze” konsepti içerisinde sergilenmeye başladığını aktaran Yıldız, konuşmasını şöyle sürdürdü:

”O zamanlar mekanın şartlarından dolayı ve aynı mekanda Milli Saraylar’a ait başka birimlerin de bulunması nedeniyle sergileme mekanı kısıtlı kalmıştı.

Halbuki Matba-i Amire yapı grubu 2 bin metrekarenin üzerinde bir alana sahip. Bu proje uzun soluklu olmadı. Bu nedenle 2008 yılında bina ve depo alanları kapsamlı bir restorasyona alındı.

Bu çerçevede yürütülen çalışmalar da önceki yılın sonuna kadar devam etti. Müze projesinin ilk bölümü, sanat galerisi olarak geçen Haziran ayında açıldı.

Projenin ikinci kapsamında, iç kısımda kalan alanın Saray Koleksiyonları Müzesi olarak düzenlenmesi vardı. İki bölümden oluşacak bu müzede daha önce hayata geçirilmiş olan depolar ve saray koleksiyonları bölümünde hanım sultanlara ait oyuncaklar, şehzadelere ya da büyüklere ait kıyafetler, birtakım el yazmaları, temizlik aletleri, halılar, tekstil ürünleri, mutfak araç gereçleri gibi pek çoğu gezi güzergahında ziyaretçinin göremeyeceği objeler bulunacak.”

Yıldız, müzede yaklaşık 5 bin objenin sergileneceğini ifade ederek, ”Eserler bir vitrin sergileme düzeninde sergilenecek. Bu bizim için çok önemli.

Çünkü küçük objeleri normal bir saray tefrişinde ziyaretçiye göstermek çok zordu, imkansızdı. Saray Koleksiyonları Müzesi, depolarımızda ziyaretçinin göremeyeceği noktalarda bulunan objelerin korunaklı vitrinlerde dönemsel olarak sergilenmesi bakımından büyük önem taşıyor. D

aha önce gün ışığına çıkmamış pek çok obje, bu vesileyle ziyaretçi ile buluşacak” şeklinde konuştu.

”OBJELER ÇOK İYİ KORUNMUŞ”

Yasin Yıldız, müzede sergilenecek Dürrüşehvar Sultan’a ait eğitim ve oyun gereçlerine de değinerek, şunları kaydetti:

”Sergilenecek eserler arasında çeşitli hayvan minyatürleri, bebekler, örtü, Abdülmecid Efendi’nin resim, heykel, musiki gibi sanatlarda önde gelen bir sanatçı olmasının da etkisiyle resim kurslarına yönelik kitaplar, resim çalışmaları, boyama kitapları, yazı ödevleri yer alacak.

Sultan’ın ilköğretim çağında burada yaşadığını biliyoruz, bu nedenle çocukların zihin gelişimine yönelik oyuncak taş yapı seti, puzzle gibi bazı objeler de görülebilecek.

Bu oyuncak ve eğitim gereçleri bir hanedan üyesinin yetiştirilmesinde gösterilen özeni ve önemi vurgulamasının yanı sıra aydın bir kişiliğe sahip olan halife Abdülmecid’in kızını yetiştirirken gösterdiği yakın ilgiyi yansıtması bakımından da oldukça önemlidir.

Müzede bu vitrine yer verilerek Osmanlı Sarayı’nda yetişmiş sultanların eğitimine verilen öneme dikkat çekmeyi amaçladık.”

Müzedeki çalışmalarda son aşamaya geldiklerini aktaran Yıldız, ”Depolarımızda yıllardır bekleyen ve gerçekten çok iyi durumda objelerimiz için de bir restorasyon çalışması yürüttük.

Ancak bu daha çok temizlik ve bakıma yönelikti. Gerçekten objeler çok da iyi korunmuş. Bu noktada geçmiş jenerasyonlara teşekkür borçluyuz. Vitrinlerimiz hazırlandı, objelerimiz yerleştiriliyor.

Ayın sonunda müzeyi meclis başkanımızın katıldığı bir törenle açmayı planlıyoruz” diye konuştu.

Yıldız, Sanat Galerisi, Saray Koleksiyonları Müzesi ve depolar olmak üzere üç bölümden oluşacak 2 bin metrekarelik müze kompleksinin pazartesi ve perşembe günleri hariç 09.00-16.30 saatleri arasında tek biletle gezilebileceğini dile getirdi.

SULTANIN KOLEKSİYONU KİTAPLAŞTIRILACAK

Müze araştırmacısı Ayşe Fazlıoğlu da 10 yaşına kadar Dolmabahçe Sarayı’nda yaşadığı bilinen Dürrüşehvar’a ait oyuncak ve eğitim gereçlerinin sarayın çatı katında iki sandık içerisinde bulunduğunu söyledi.

Sultana ait koleksiyonun yaklaşık 600 eseri bulduğunu belirten Fazlıoğlu, müzede ise 50 civarında objenin sergileneceğini aktardı.

Fazlıoğlu, gelecek yıllarda eserlerin tamamının yer aldığı bir kitap yayınlamayı planladıklarını sözlerine ekledi.

Babası Abdülmecid Efendi tablolarında onu resmetti

Dürrüşehvâr Sultan, 26 Ocak 1914 tarihinde Üsküdar İcadiye’de dünyaya geldi. Halife, kızına ‘şahlara mahsus inci’ anlamına gelen "Dürrüşehvâr" adını verdi.

Resmî unvanı "Devletlu İsmetlu Hatice Hayriye Ayşe Dürrüşehvâr Sultan Aliyyetü’ş-şan Hazretleri" olan Sultan Abdülaziz’in torunu Dürrüşehvâr Sultan’ın çocukluk dönemi dört yaşına kadar doğduğu Mecid Efendi Köşkü’nde (Bağlarbaşı’nda), sekiz yaşına kadar Dolmabahçe Sarayı Veliahd Dairesi’nde ve ardından Mecit Efendi’nin 1922 yılında halife olması ile birlikte 1924 yılına kadar Dolmabahçe Sarayı’nda geçti.

Hilafetin kaldırılıp hanedan üyelerinin sınır dışı edilmesine değin Dolmabahçe Sarayı’nda yaşadı. Sarayda bıraktığı tüm eşyaları iki sandığa konulup tavan arasına kaldırıldı.

Sanatçı kişiliği ile tanınan babası Son Halife Abdülmecid Efendi’nin fırçasından çıkmış çok sayıdaki tabloya konu oldu. Bu tabloların bir kısmı Dolmabahçe Sarayı’nda bulunuyor.

Kısa bir süre İsviçre’de yaşayan halife ve ailesi, yaşamını 1939 yılına kadar Fransa’nın Nice kentinde sürdürdü. Halife 1939’da Paris’e taşındı.

Dürrüşehvâr Sultan, Nice’de Kasım 1931 tarihinde dünyanın en zengin hükümdarlarından biri olan Haydarabad Nizamı’nın oğlu Âzam Cah ile evlendirildi ve böylece Berar Prensesi unvanını aldı.

Hindistan’da yaşamını sürdürürken çocuklarının eğitimi dolayısıyla Londra’ya yerleşti. Hatıralarını Haydarabad’da 1947 yılında yayımlanan "Doğan" isimli kitapta kaleme aldı.

7 Şubat 2007 tarihinde Londra’da vefat eden Sultan Brookwood Mezarlığı’nda yatmakta olan annesi Mehisti Kadın Efendi’nin yanına defnedildi.

***
Fransız tığ kabı da var, pazılı da…

 Oyuncak fil: Kadife kaplı oyuncak filin sırt kısmında metal saçaklı, yün ve aplikeli baskı kumaştan yapılmış örtü bulunuyor.

Oyuncak araba: 20. yüzyıl başında yapıldığı tahmin edilen arabanın tekerlek ve konstriksiyonu, yaldızlı ahşaptan üretilmiş.

Sarı saçlı bebek: Keçeden yapılan bebeğin giysileri yünlü kumaştan dokunmuş. 20. yüzyıl.

Pazıl: Ahşap üzerine kâğıt kaplama olan İngiliz yapımı bu pazıl, 134 parçadan oluşuyor. 7 parçası eksik.

Arap kızı tablosu: Arap kızı figürünün yer aldığı tabloyu el işi dersinde kumaşlarla süslediği tahmin ediliyor.

Rahle: Masif maun ağacından tek parça üretilen minyatür rahlenin dış yüzünü fildişi ve maun malzemeli bordür çevreliyor. Her iki kanatta yer alan dış yüz zeminlerinde, üçgenlere ayrılmış karelerden oluşan sedef süslemeler, sıvama (Şam işi) tekniği ile yapılmış.

Anker taş yapı seti: 1882’de ‘Richer Ancher Yapı Seti firması’ tarafından yapılan bu yapı seti, çocukların zihin gelişimi için geometrik şekillerin önemli olduğunun anlaşılması üzerine geliştirilmiş.

Tığ kabı: Sultan, dantel örmeyi de öğrenmiş. Defter şeklinde yeşil renkli Fransız yapımı bir tığ kabı bile var.

Süs dergisi: Güzelliği ile ünlü olan Dürrüşehvar Sultan’a dönemin gazete ve dergilerinde sık sık rastlanıyor. Süs dergisine de kapak olmuş.

Resim defteri: Müziğe ilgi duyan ve resme yeteneği olan Sultan’ın sandıktan nota ve resim defterleri çıkmış. Resim defterinde, Osmanlı topraklarına ait haritalar var. Rumeli haritası gibi. Defterlerin üzerinne mutlaka imzasını atmış.

Eğitim defterleri: Defterleri incelerken Sultan’ın, hocası Muallim Kemal tarafından nazikçe uyarıldığını görüyoruz: "Hatalı bölümleri iki kere yazmanızı rica ederim efendim." ya da beğenilerini, "İmlanız muvaffakiyetlidir (başarılıdır) efendim.

Yazılarınız ve imlanız güzelleşiyor. Cenabı hak daha ziyade muvaffakiyet ve gayret versin efendim." cümleleriyle ifade etmiş.

AA zaman