17 Aralık Taksim Kadife Darbesi’nin 3. aşaması

Etkinlikler
Bayrampaşa Gençlik Merkezi (BAYGEM) tarafından düzenlenen ‘Kadife Darbeler Kıskacında Türkiye’ semineri dün akşam yapıldı. Seminere konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Burhaneddin Can ...
EMOJİLE

Bayrampaşa Gençlik Merkezi (BAYGEM) tarafından düzenlenen ‘Kadife Darbeler Kıskacında Türkiye’ semineri dün akşam yapıldı. Seminere konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Burhaneddin Can 28 Şubat’tan Gezi olaylarına, 17 Aralık ve bugün içinden geçtiğimiz süreci tahlil ederek önemli değerlendirmelerde bulundu. 

Bayrampaşa Yücel Çakmaklı Kültür Merkezi’nde yapılan ve Ak Parti Bayrampaşa İlçe Başkanı Cemil Yıldız‘ın da katıldığı seminerde Prof. Dr. Burhanettin Can, çok zor günlerden geçtiğimizi belirterek, gelinen aşama itibariyle kavganın iki kardeş arasındaki kavgaya dönüştüğünü söyledi. Sosyal hadiselerde doğru çözümü bulmak için doğru teşhisin konulması gerektiğini ifade eden Prof. Can bu teşhisin doğru konulması için zihnimizde netleşmesi gereken 5 soruyu şöyle özetledi: “Biz kimiz, hangi coğrafyanın mensubuyuz, hangi bilgi kaynaklarını kullanırız, biz hangi yolun yolcularıyız ve biz hangi kültür ve medeniyete aidiz”. Prof. Dr. Burhanettin Can, “Eğer bu 5 sorunun cevabını kafamızda netleştiremezsek Taksim’de başlayan süreci anlama şansına sahip değiliz.” şeklinde konuştu. 

Kadife Darbe derken neyi kastediyoruz?

Öncelikle ‘Kadife Darbe’ tanımının iyi yapılması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Can, “Kadife darbe derken neyi kastediyoruz?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Bugüne kadar Arap Baharı da dahil olmak üzere bütün darbelerde gayrimemnunların ittifakına dayalı, şiddet içermeyen, yumuşak güç kullanan, sokak hakimiyeti ile sistemi kilitleyen, siyasi iktidarların hatalarını iyi değerlendiren dış destekli, seçim endeksli, yaklaşık 5 yıllık bir süreci ihtiva eden yeni bir darbe türüdür.” Ayrıca Prof. Dr. Can, “Bu tanımı yaparken önümüzdeki günlerde 3 seçim olacağını da aklımızdan çıkarmamız gerekiyor. Bu asla rastgele yapılan bir darbe türü değildir, son derece önemli ve teorik bir alt yapısı vardır. Taksim’de gördüğünüz ‘Duran Adam’, ‘Okuyan Adam’, ‘Yürüyen Adam’ gibi unsurların hepsi bu darbelerin teorik altyapısını barındıran kitaplarda yer alır.” dedi. 

Taksim Kadife Darbesi 3 aşamada gerçekleştirilmeye çalışılıyor

Taksim Kadife Darbesinin 3 aşamada gerçekleştirilmeye çalıştığını söyleyen Prof. Dr. Can, bu aşamaları şöyle sıraladı. “Taksim Kadife Darbesi’nin başlangıç aşaması Gezi Parkı olaylarıdır, ikinci aşaması dershaneler savaşı, üçündü aşaması da rüşvet ve yolsuzluk operasyonu ile itibarsızlaştırma aşamasıdır.” dedi. 

Bütün darbelerin, iç ve dış desteklerin de içinde yer aldığı sistematik bir biçimde yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Burhanettin Can, Arap Baharı’ndaki dış desteklere dikkat çekerek “Ortadoğu coğrafyasındaki diktatörleri destekleyen hep Batı olmuş olmasına rağmen bugün hidayete mi erdiler de totaliter rejimlerin demokratikleşmesi aklına geldi. Kaddafi totaliter de Bahreyn’deki, Katar’daki, Kuveyt’teki, Suudi Arabistan’daki, Ürdün’deki liderler diktatör değil mi?” şeklinde konuştu. 

AVM’lerde büyüyen bir nesil, Taksim’e yapılacak AVM’ye karşı çıkıyor!

Taksim Kadife Darbesi’nin birinci aşaması olan Gezi Parkı olaylarına değinen Prof. Dr. Burhannettin Can Taksim’de insanların 4 tane ağacı koruma bilinci ve Taksim’e yapılacak alışveriş merkezini (AVM) protesto etmek için çıktığını söyleyerek, “Garip olan şu ki AVM’lerde büyüyen bir nesil, Taksim’e yapılacak bir AVM’ye karşı çıkıyor. Bunun üzerinde durup düşünülmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Can, “Yapılan eylemlerin, genel olarak, biri görünür diğerleri gizli olan, açıkça söylenmeyen iki ana amacı vardır. Görünür amaç, icra edilen eylemin herkese açık olarak beyan edildiği, kamuoyu ile paylaşıldığı amaç iken; gizli amaçlar (açıkça ifade edilmeyen), siyasi iktidarın karşısında gayrı memnunlar ittifakı oluşturmak ve yaygınlaştırmak, siyasi iktidarı zayıflatmak, taviz vermeye zorlamak, bazı politikalardan vazgeçmesini sağlamak veya iktidardan düşürmekle ilgilidir.” dedi. Taksim kadife devriminin planlanmış bir süreç olduğunu ifade eden Prof. Dr. Can Gezi olaylarının yaşandığı 2013 yılından tam 2 yıl önce yani 2011 yılında Occupy İstanbul diye bir internet sitesinin kurulduğunu belirtti. 

Eğer Başbakan milyonluk mitingleri yapmamış olsaydı…

Burhanettin Can, Taksim Kadife Darbe sürecinin ikinci evresi olan dershaneler savaşında Kadife darbenin birinci ve ikinci merkez kadrosunun yanına teşkilatlı güç olarak Gülen hareketini yerleştirdiğini ifade ederek, bu aşamada da siyasi iktidarın Gülen Hareketi ile karşı karşıya getirilmek istendiğini ifade etti. Ayrıca Prof. Dr. Can Taksim Kadife Darbe sürecinin üçüncü aşaması olan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu ile itibarsızlaştırma sürecinin 17-25 Aralık arasında yapılan operasyonlar, İzmir yolsuzluk operasyonu iddiaları, kaset savaşları ve arkasından gelen milletvekili istifaları ile gerçekleştirildiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Can, “Başbakan 17 Aralık sonrasında milyonluk mitingleri yapmamış olsaydı, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin pek çok vilayetinde sokak hakimiyeti sokak darbecilerin eline geçecekti.” dedi.

Seçimlere hile karıştırıldığı iddiaları zihinsel bir alt yapı inşaası

“Tüm kadife darbelerde seçim süreçlerine odaklanılarak, seçimlere hile karıştırıldığı ve seçimlerin güvenli bir şekilde yapılamayacağı iddialarıyla gayrimemnunlar kitlelerinin sokağa dökülmek isteniyor” diyen Prof. Dr. Can Mustafa Sarıgül’ün konuşmaları, mitinglerde kalabalık sayısının montajla arttırıldığı iddiaları ve sosyal medyada yürütülen kampanyalara da atıfta bulunarak tüm bunların seçim ve seçim sonrasına dönük bir zihinsel alt yapı inşaası olduğunu söyledi. 

Bu süreçte karşı karşı getirilen iki camia da Müslüman

Prof. Dr. Can şunları ekledi: “Dershane süreci ve arkasından gelen hukuk savaşları sürecinde karşı karşıya getirilmiş iki camia da Müslüman’dır. O zaman bu noktada kullanılacak dil, takınılacak tavır çok önemlidir. Bu süreçte benim kanaatim Gülen Hareketi maskesi takmış özerk bir yapı Türkiye’de operasyon yapıyor. Bu yeni bir İttihat ve Terakki vakası olarak karşımıza çıkar.”

Oy ver, kurtul anlayışı yanlış

Son olarak yaşadığımız bu süreçte hepimize görev düştüğünü belirten Prof. Dr. Can, “Halk olarak, STK’lar ve cemaatler olarak her şeyi seçtiğimiz insan unsurlarına bırakmayalım. Tabanda biz çalışalım. İnsanı yere yıkan yumruk nereden geldiğini bilemediği yumruktur. Karşı karşıya geldiğimiz tehlike sadece siyasi iktidarların altından kalkabileceği bir tehlike değildir, sadece ‘oy ver, kurtul, karışma’ anlayışı yanlıştır. Bizlerin yapması gereken şey, parlamento üstü bir siyaset anlayışını geliştirmemiz ve yaygınlaştırmamızdır.” şeklinde konuştu.