‘Yeni Türkiye’nin ruhu

Kitap
Birdenbire, Türkiye’nin yakın tarihi ile Mustafa’nın benliğinde gerçekleştirdiği o muazzam hikayenin iç içe geçtiği bir roman. 2000’li yılların başlarında Türkiye’de sessizce, ...
EMOJİLE

Birdenbire, Türkiye’nin yakın tarihi ile Mustafa’nın benliğinde gerçekleştirdiği o muazzam hikayenin iç içe geçtiği bir roman. 2000’li yılların başlarında Türkiye’de sessizce, derinlerde gerçekleşen radikal bir değişimden söz eden roman okunmaya değer.

Sadık Yalsızuçanlar’ın son romanı Birdenbire, Timaş yayınları arasında okura sunuldu. Her yeni kitabıyla okurunu farklı bir iklime taşıyan Yalsızuçanlar, bu kez, aramızda sessizce yaşayan, dıştan bakınca göremediğimiz ve anlayamadığımız ama içten içe kendi nefsinde bir yolculuk gerçekleştiren bir dervişin öyüküsünü anlatıyor. Birdenbire, Mustafa adında, Ankara’da bir üniversite’de hoca olan bir kişinin, Denizli’nin Kızılcabölük beldesinde, 1960’lı yıllarda başlayıp süregelen solukkesici hikayesi aslında…Kim olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini, bu kaotik dünyada hangi amaçla bulunduğunu sorarak yola koyulan ve ruhunda fırtınalar yaşayan, giderek aşka düşen, o tutkulu aşkın pençesinde kıvranırken Arif Efendi adında bir kamil insanın huzuruna varan gerçek bir derviş…

Mustafa’nın yolu Arif Efendi’ye uğradıktan sonra yaşamı tümüyle değişiyor. Aşk bir yıldırım gibi düşüyor ve her şeyi değiştiriyor. Başlangıçta okul zarkadaşı Elif’e duyduğu tutkulu sevgi, Arif efendi gibi bir kamil insanın kişiliğinde tümüyle dönüşüyor, İlahi bir nitelik kazanıyor. Sonra yolu Balıkesir’e uğruyor. Okul bitince Ankara’ya, üniversiteye geliyor. Asistan oluyor. Doktora yapıyor. Doktora konusu Yunus Emre…İlgi alanı Niyazi Mısri gibi bilgeler. Onların irfan dünyasına dalıyor. Kendi benliğinde gerçekleşen yolculuğu bize hikaye ediyor. Roman o denli sarsıcı bir anlatımla örülmüş ki, okudukça Mustafa’nın kendi ruhunda gerçekleştirdiği o fırtınalı değişimi biz de yaşıyoruz. Ve Yalsızuçanlar’dan öğreniyoruz ki, ‘gönülden gönüle yol gizli gizli’dir.

FONDA TÜRKİYE HİKAYESİ

Birdenbire’de, sadece Mustafa’nın öyküsü yok. ‘Yeni Türkiye’nin de hikayesi de fonda akıp gidiyor. 2000’li yılların başlarında Türkiye’de sessizce, derinlerde gerçekleşen radikal bir değişimden söz ediliyor romanda. Güncel göndermelerin de sıklıkla yapıldığı Birdenbire’de, örneğin, eski MİT Müsteşarı Emre Taner’in, Cidde’de, İslam ülkelerinin istihbarat yetkililerinin de içinde yer aldığı, bir Uluslar arası İstihbarat Örgütü’nün başında olduğunu öğreniyoruz. Kastamonu’nun gönül iklimini oluşturan bir arifin, Şeyh Şaban-ı Veli’nin, dergahını açtığında, ilk derviş adaylarını, bir meyhaneden getirdiğini görüyoruz. Uludere ve Dağlıca olaylarının arkaplanını buluyoruz.

BEHZAT Ç. VAR

Romanda ayrıca, Ankara’da yaşayan Yalsızuçanlar’ın Ankara sevgisi ve ilgisi de yansıyor. Bir Atakule sahnesi var ki, romanın en güzel bölümlerinden birini oluşturuyor. Romanın baş kişisi Mustafa, Atakule yeni açıldığında, Teras’ta beliriyor. Ve bir vizyon görüyor. Ünlü Mağripli bilge Muhyiddin Arabi ile karşılaşıyor. Onunla söyleşiyor. O gidince bir delikanlı beliriyor. Avcunun içinde, ‘Amerikan İktidarının Sonu’ yazıyor. Kim olduğu sorulunca da, ‘Korkmaz bir Er olduğunu’ söylüyor. Sonra Behzat Ç.’nin ağbisi görünüyor. Elinde Diyanet Vakfı poşeti bulunan, Dr. Behzat Çağlar sonra…Birdenbire, Yalsızuçanlar’ın mistik derinlik taşıyan anlatımı ile okuru hayli sarsıyor. Ve olayın, nefste, herkesin kendi benliğinde Hakk’ı algılamasından ibaret olduğunu anlatıyor.

Ender Yılmaz
Yeni Şafak