Moskova’da daha çok popüler isimlerin defnedildiği Novodeviçi Mezarlığı’nda Rus-Türk İşadamları Birliği’nin (RTİB) Türkiye’deki Nazım Hikmet Vakfı’nın desteğiyle düzenlendiği törene Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Aydın
Sezgin, gazeteci-yazar Hıfzı Topuz, ses sanatçısı Musa Eroğlu, şair Ataol Behramoğlu ve Moskova’da yaşayan çok sayıda Türk vatandaşı katıldı.
Büyükelçi Sezgin, anma töreninin başında yaptığı konuşmada, Nazım Hikmet’i ölümünün 48. yılında hüzünle andıklarını belirterek, “İç burukluğum ömrüm boyunca, yurdumuzun, halkımızın ve Türkçemizin sevdalısı olmuş; ölümsüz yapıtlarında bunu işlemiş, tarihimizin o döneminde kendisine vefa konusunda büyük hata işlenmiş olmasıdır” diye konuştu.
Nazım Hikmet’in vatandaşlıktan çıkarılma kararının 2009 yılında geri alındığını ve bunun da bir nebze teselli verdiğini ifade eden Sezgin, “Eserleri bir zamanlar yasaktı, şimdi onun yazdıklarıyla övünüyoruz. Başka büyük şairlerimize ilk adlarıyla hitap etmeyiz. Nazım bizlere uzak bırakıldığı için o kadar yakındır ki, o kadar samimidir ki, o bizler için Nazım Hikmet’ten ziyade Nazım’dır” dedi.
Hıfzı Topuz da konuşmasında Nazım Hikmet ile Havana dönüşünde Paris’te yaptığı görüşmeyi anlatarak, bugün Nazım’ın mezarı başında çok sayıda kişi tarafından anılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Ülkeden ülkeye göçmen kuş gibi göçtü
Behramoğlu ise konuşmasında Nazım Hikmet’in şiirlerinin yasaklandığını ve çeşitli baskılara maruz kaldığını belirterek, günümüzde de aynı baskıların yapıldığını, gazetecilerin yayımlanmamış kitaplarından dolayı cezaevine atıldığını söyledi. Behramoğlu’nun sözlerine törende bulunanlar alkışlarıyla destek verdi. Nazım’ın 62 yaşında hayata gözlerini yumduğunu ve çok da yaşlı olmamasına rağmen bedeninin daha yaşlı göründüğünü kaydeden Behramoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Atatürk öldükten sonra 1938 yılında tutuklanarak cezaevine konulmuş, orada kalp hastası olmuş ve 1952’de serbest bırakılmış. Sonra takip edilmiş, öldürülme korkusu, askere alınma korkusu… 50 yaşında bir adam ülkesinden ayrılmak zorunda kalmış. 10 ülkeden ülkeye bir göçmen kuş gibi göçmüş. Yaşlı görüntüsünün ve erken ölümünün sebebi bu. Bu sadece Nazım Hikmet’e yapılmadı. Özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ün 1938 yılında ölümünden sonra -şunun altını çizeyimeğer Mustafa Kemal yaşamış olsaydı Nazım Hikmet hapse girmezdi ve o kadar hapiste kalmazdı. Özellikle Mustafa Kemal’in ölmesinden sonra Aziz Nesin, Orhan Kemal gibi sayısız isimler baskıya maruz kaldı. O zulüm 12 Mart’ta, 12 Eylül’de devam etmiş ve günümüzde de maalesef belli ölçülerde devam etmekte.
RTİB Yönetim Kurulu Naki Karaaslan da RTİB olarak her yıl Nazım Hikmet’i ölüm yılında çeşitli etkinliklerle andıklarını ve bunu kurumsal hale getirdiklerini belirterek, “Bu mezarlığa girdiğinizde kapıda mezarlıkta yatan 193 ünlü arasında Rus olmayan 2 kişinin de adı bulunuyor. Bu iki kişiden biri Nazım Hikmet’tir” dedi.
Konuşmaların adından mezarlığa getirilen güvercinler uçurulduktan sonra Nazım’ın mezarına karanfiller bırakıldı. [aa]