Umran Dergisi 264. Sayı Çıktı!

Kitap
       15 Temmuz’daki darbe girişiminin örgütleyicilerinin başarısızlığa uğraması Türkiye’nin çok daha kapsamlı acılar yaşamasının önüne geçmiştir. TBMM’yi bombalayan, sivil vatand...
EMOJİLE

       15 Temmuz’daki darbe girişiminin örgütleyicilerinin başarısızlığa uğraması Türkiye’nin çok daha kapsamlı acılar yaşamasının önüne geçmiştir. TBMM’yi bombalayan, sivil vatandaşlara yaylım ateşi açtıran gözü dönmüş cuntacılığın iktidara el koyabildiği bir Türkiye’de neler olabileceğini tasavvur etmek bile ne kadar ürkütücü! Batı ve onların içerdeki uzantıları “Tayyip Erdoğan’ın devrilmemiş olmasının” hayal kırıklığını yaşıyor. Tarih yazan milleti küçümsüyorlar. Batı medyası darbe girişiminin bastırılmasını, “İslâmcı otoriterleşme”, “Erdoğan’ın radikal yetkilerle güçlenmesi” ve hatta “Erdoğan’ın intikamı” olarak mahkûm etmekte gecikmedi.

         FETÖ’cü hain darbe girişimi, küresel kompozisyonun bir parçasıdır ve elde edilmek istenen sonucu sağlamak için ekonomik, siyasi vs. operasyonlara devam edilecektir. PKK, IŞİD gibi uluslararası şer ittifakının taşeron örgütlerinden olan Gülen hareketinin bu darbe girişiminde oldukça merkezi bir yerde olması dikkati dağıtmamalı. Bu darbe girişimi bir konsorsiyum tarafından yürütüldü. İşin içerisinde ağırlıklı olarak Fethullahçılar, müzmin Erdoğan karşıtları, memnuniyetsizler, muhterisler ve zımni destek sunanlar var. Ancak gözden kaçırılmaması gereken en önemli nokta, girişimin sinir uçlarını ABD’nin ve NATO’cuların oluşturuyor olmasıdır.

        Darbe teşebbüsünün son derece iyi planlanmış, organize bir kalkışma olması, FETÖ’nün gerek askeriyede gerekse devlet içerisinde özellikle son yıllarda etkin bir konuma gelmiş olmasıyla alakalıdır. 7 Şubat 2012 MİT krizi ve akabinde 17-25 Aralık soruşturmalarıyla ilişkileri tamamen kopan ve o tarihten bu yana devletin hışmına uğrayan paralel yapı mensuplarının son bir çare olarak darbeye cüret etmesi durumu söz konusudur.

        Bu badire Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın kararlı liderliğiyle aşıldı. Hiç kuşkusuz o dik duruş olmasaydı darbeciler amaçlarına ulaşacaklardı. Darbeciler bu sürece gelene kadar, özelde AK Parti’yi destekleyen kesimlerin, genelde ise Türkiye halkının eriştiği siyasi bilincini ve 28 Şubat sürecinden, 2007 muhtırasından, Gezi Parkı kalkışmasından ve 17/25 Aralık’tan neler öğrendiklerini görmezden geldiler.  

       Kabul edilmelidir ki bu kanlı kalkışma, Türkiye siyasetinin sadece gündemini değil, dinamiklerini de değiştirmiştir. Sürecin gün yüzüne çıkardığı gerçeklerden bir tanesi de darbe teşebbüsü ihtimalinin Türkiye özelinde her daim ihtimal dâhilinde olduğu gerçeğidir. Bu tarz teşebbüslerin önlenmesi yahut başarısız kılınması güçlü bir Türkiye ile ancak mümkündür. Alınacak tedbirlerin kapsamlı olması son derece önemlidir. Cuntacılık virüsünün bünyemizden, bir daha geri dönmemek üzere atılabilmesi için yapılacak düzenlemeler artık kaçınılmazdır. Bununla beraber bu düzenlemelerin salt TSK ile sınırlı tutulması yetersiz olacaktır. Kurumsallaşma kültürünün kamu başta olmak üzere tüm alanlara hâkim kılınmasının, kurumsallaşmaya özel çaba harcanmasının gerekliliği açıktır. Türkiye’de siyaset, “gelecek tasavvuru” üretmek ve bunu inşa etmeye çalışmak durumundadır.

        Erdoğan’ın çağrısıyla milyonlarca insanın sokağa çıktığı, tankların, silahların karşısına dikildiği, vatanı için, kutsalları için, demokrasi için canı pahasına direndiği, hatta bir devrimin yaşandığı, 250’ye yakın insanın şehit olduğu, iki binin üstünde insanın yaralandığı/gazi olduğu böylesi bir büyük sivil direnişe bakıldığında Türkiye’nin tümelinin ne olduğu sorusunun cevabı görülecektir; meydanlarda tarih yazan millet mensuplarının Allahüekber haykırışlarıdır, salalardır.   

       Darbe günü ve sonrasında büyük bir kitap yazan bu “millet” ilahi değişim yasalarının temel ilkesi olan “Kendinde olanı değiştirme” (Ra’d, 13/11) ilkesini yerine getirmiştir. Zira millet bu duruşuyla, “Rabbim, ben değiştim, üzerimdeki korkaklığı ve pısırıklığı attım; hak ve adalet eri oldum, artık sen de benim makûs talihimi değiştir!” demiş oldu.

       Bazı Başlıklar:

       Sosyolojik Savaş Amaçlı Bir Askeri Darbe Girişimi/Burhanettin CAN

       15 Temmuz Darbesinin Ortaya Çıkardığı Yeni Sosyoloji ve Geleceğin Siyaseti/Cevat ÖZKAYA

       Cuntaya Karşı Millet Darbesi/Ercan YILDIRIM

       Sanal Nebiler ve Dine Karşı Simülatif Din/Ahmet DAĞ

       Seyyid Kutub’u Nasıl Anlamalı?/M. Kürşad ATALAR

www.umrandergisi.com    0212 293 90 41