‘Türk Dünyasının bir ağabeye ihtiyacı var’

Kitap
Ebulfez Elçibey’in danışmanlığını yapmış olan Azerbaycan’ın Büyük Kuruluş Partisi Başkanı, Azerbaycanlı Milletvekili Dr. Fazıl Gazenferoğlu, Azerbaycan’da sık sık dile getirilen &ldq...
EMOJİLE

Ebulfez Elçibey’in danışmanlığını yapmış olan Azerbaycan’ın Büyük Kuruluş Partisi Başkanı, Azerbaycanlı Milletvekili Dr. Fazıl Gazenferoğlu, Azerbaycan’da sık sık dile getirilen “Bizim ağabeye ihtiyacımız yok” söylemine tepki göstererek, önden gidip geridekileri de ileri taşıyacak bir ağabey olmadan Türk birliğinin sağlanamayacağını ifade etti. Gazenferoğlu, “Bu gün ağabeyliğe gerçekten büyük bir ihtiyaç var” dedi.

Uluslararası Türk Dünyasını Aydınlatanlar Sempozyumu

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü ile Mehmed Akif Ersoy Vakfı, “Uluslararası Türk Dünyasını Aydınlatanlar Sempozyumu” düzenledi.

Fatih Ali Emirî Efendi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen sempozyumun açılışı öncesinde, Mehmet Rüyan Soydan Arşivinden Türk Dünyasını Aydınlatanlar Yayın ve Fotoğrafları Sergisi ziyarete açıldı.

AB kapısında beklemek “millî ahmaklık” hâline dönüştü

Sempozyumun açılış tebliğini sunan Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Türk Dünyasına yönelik olarak yapılan çalışmaları, hatıraları ile birlikte özetledi. Yalçıntaş, Türkiye’de Süleyman Demirel, Turgut Özal, Namık Kemal Zeybek ve Köksal Toptan’ın yeni Türk cumhuriyetlerinin bütün ihtiyaçlarını karşılamak için seferber olduklarını ifade etti.

İmparatorluklar döneminin sona erdiğini belirttikten sonra geçmişten günümüze dünyada kurulan uluslar arası birliklerin isimlerini sıralayan Yalçıntaş, Avrupa Birliği (AB) konusunda tepkisini de dile getirdi. “Daha kaç yıl bekleyeceğiz, bekletecekler?” diye soran Yalçıntaş, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu birliğe müracaat ettik diye bunun kapısında beklemek, yani pek kullanmayacağım bir şeyi kullanacağım, artık -parantez içinde- ‘millî ahmaklık’ hâline dönüştü. Evet, ‘millî ahmaklık’ hâline dönüştü. Vazgeçelim demiyorum; yakalarını bırakmayalım. Benim fikrim odur. Bırakmayalım; çünkü 1963 Ankara Antlaşması var. O antlaşmayı iyice inceleyen arkadaşlarınızdan birisiyim. Onları rahatsız etmek pahasına, korkutmak pahasına o maddelerin açılması için uğraşalım; fakat asıl bizim hedefimiz Türk birliği olmalıdır. Bu Türk birliğinin gerçekleşme şansı haddizatında yüksektir. Mesele görmekte, besmeleyi çekmekte, ihlâsla bu yola baş koymaktadır.”

Alfabe birliği sağlanmalı

Türk Birliği kurulmasına yönelik çalışmalar içerisinde en can alıcı kararın, 2007 yılında Bakü’de toplanan Türk Kurultayı’nda alındığını ifade eden Yalçıntaş, kurultayın1 numaralı tavsiye kararında Türk devletleri arasında bir birlik kurulması için çalışmalara başlanmasının tavsiye edildiğini, 2009 yılında da Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi kurulduğunu hatırlattı. Yalçıntaş, Türk devletleri arasında sınırların açılması, insan, mal ve sermaye geçişlerinin serbest olması, ayrıca alfabe birliğinin sağlanması gerektiğini söyledi. İsmail Gaspıralı’nın “Dilde, fikirde, işde birlik” sözünü hatırlatan Yalçıntaş, “Müşterek dilin ilk şartı müşterek alfabedir. Dünyada bu kadar yaygın olup da böyle ayrı alfabelerle yazılan başka bir dil yok. İngilizce’nin kaç alfabesi var?” diye konuştu.

Tataristan’ın Latin alfabesine geçme girişiminde bulunduğunu ancak Rusya Devlet Başkanı Putin’in Anayasa Mahkemesi kanalıyla bu girişimi engellediğini hatırlatan Yalçıntaş, artık mevcut şartlarda bu değişikliklerin daha kolay yapılabileceğini ifade etti. Yalçıntaş, son olarak Türk cumhuriyetlerinde isimlerin sonlarındaki –ov takılarının kaldırılmasını istedi.

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın açılış tebliğinin ardından sempozyumun 1. oturumuna geçildi.

Dr. Cezmi Bayram’ın başkanlık ettiği oturuma konuşmacı olarak Dr. Fazıl Gazenferoğlu, Doç Dr. Reyhan İmahambetova, Prof. Dr. Sebahattin Balcı, Prof. Dr. Döölötbek Saparaliyev ve Prof. Dr. Abdülvahap Kara katıldı.

İttifakı sağlayan şahsiyetlere çok sıkı sarılmak lâzım

Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sebahattin Balcı, empozyumun yapıldığı 12 Aralık tarihinin büyük Kırgız Edebiyatçı Cengiz Aytmatov’un doğumunun yıldönümü olduğunu hatırlatarak, “Kırgızistan’da birlik ve beraberlik konusunda ittifak edilen iki şahsiyet var. Birincisi Manas’tır; bu, efsanevî şahsiyet, ikincisi Cengiz Aytmatov’dur. Her Kırgız’ın, Kırgızistan’da yaşayan herkesin üzerinde ittifak ettiği şahsiyet olarak vardır” dedi. Aytmatov’un, Kırgızistan’da birlik ve beraberliğin çimentosu olduğunu belirten Balcı, “Ben 3 seneye yakın bir zamandır Kırgızistan’da yaşıyorum, Kırgızistan’da ittifak edilen 2 şahsiyetten başka bir şey görmedim maalesef. Hâlâ ittifak sorunu, birlik sorunu, beraberlik sorunu sürmekte. Demek ki bunlara çok sıkı sarılmak lâzım” diye konuştu. Balcı, konuşmasının devamında Cengiz Aytmatov ve Manas Üniversitesi hakkında bilgi verdi.

Balcı’nın ardından söz alan Prof. Dr. Döölötbek Saparaliyev de Cengiz Aytmatov’un hayatı ve şahsiyetine dair tebliğini sundu.

Azerbaycan’ın Büyük Kuruluş Partisi Başkanı, Azerbaycanlı Milletvekili Dr. Fazıl Gazenferoğlu da, Azerbaycan’ın bağımsızlığından sonraki süreçte iki ciddi olumlu hadise meydana geldiğini, bunlardan birincisinin 1993 yılında Rus askerlerinin Azerbaycan topraklarından çıkarılması, ikincisinin de Rus radar üssündeki Rus askerlerinin de 2-3 gün önce Azerbaycan’ı terk etmesi olduğunu söyledi. Gazenferoğlu, “Gerçek bağımsızlık bence buradan başlıyor; ama gerçekçi olmamız gerekiyor ki, Rus ordusu Azerbaycan’dan genel olarak çıkmamıştır. Karabağ’da Rus ordusu varsa demek ki bu mücadele bundan sonra da devam edecek” dedi.

Türk dünyasını “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne” anlayışından daha farklı bir anlayışa taşımak gerektiğini ifade eden Gazenferoğlu, Rusya, Almanya, İran gibi ülkelerdeki Türk nüfusuna dikkat çekerek “Türk dünyasını bir mekân olarak algılamaktan daha çok düşünce ve kültür birliğini oluşturan, ayrı ayrı kıtalarda yaşayan bir sistem olarak görmemiz oldukça önemlidir” dedi.

Prof. Yalçıntaş’ın, Tataristan’ın alfabe değişikliği girişimine Putin’in izin vermediğine dair sözlerine atıfta bulunan Gazenferoğlu, “Aslında doğru yaptı. O açıdan doğru yaptı ki, 90’lı yıllardan sonra Türk dünyasında alfabe değişikliği hiçbir yarar sağlamadı. O açıdan yarar sağlamadı ki herkes kendi Latin alfabesini oluşturdu. Bunun ne anlamı oldu? Tek bir alfabe oluşturma fırsatını elden kaçırdık. O zaman önde gelen insanların bunu yapması önemliydi ve bunu yapamadık. Herkesin ayrı bir Latin alfabesi olması çok acı bir sonuçtur ve şimdi bunun hesaplarını görüyoruz” diye konuştu.

“Türk Cumhuriyetlerine ağabeylik” konusuna da değinen Gazenferoğlu, son zamanlarda Azerbaycan’ın en büyük kahramanının kim olduğuna dair bir sorgulama yapıldığını, kendisinin ise bu soruya Nuri Paşa cevabını verdiğini belirterek, şunları söyledi:

“ ‘Nuri Paşa Azerbaycan vatandaşı değil ki’ dediler. E Azerbaycan kahramanı olmak için Azerbaycan vatandaşı mı olmak lâzım? Türkiye’nin kahramanı olmak için Türkiye vatandaşı olmak mı lâzım? Yani hepimizin her bir mekânda kahraman olma şansımızı ve fırsatımızı doğru değerlendirmemiz önemlidir. O açıdan da benim yaklaşımım bu ki, bu konularda özellikle siyasette yanlışlara başlangıçta yol vermemek lâzım. Burada söylendi; ‘Türkçe konuşan ülkelerin işbirliği’… Tamamiyle yanlış bir terminoloji. Türkçe konuşmayan ama Türk ruhu taşıyan yüzlerce Türkü bunun dışında mı tutuyorsunuz? (…) İsmail Bey Gaspıralı’nın Ankara’da yaşaması mı önemliydi yahut Tebriz’de mi yaşaması önemliydi? Kırım’da da yaşayıp, Moskova’da da yaşayıp, Amerika’da da yaşayıp aynı şeyleri yapabilirseniz… Yani bunun üzerinde düşüncelerinizi yoğunlaştırmak daha yerinde olur.”

Kendi tebliğ konusuna atıfta bulunarak Azerbaycan münevverlerinden örnekler verip daha yüzlerce isim sıralanabileceğini ifade eden Gazenferoğlu, siyaseten Türk Dünyasını aydınlatan 2 kişinin önemine işaret etmek istediğini, bunlardan birincisinin Mehmed Emin Resulzade Bey, ikincisinin de Ebulfez Elçibey olduğunu söyledi. Kendisinin Elçibey’in danışmanlığını yaptığını da hatırlatan Gazenferoğlu, Türk Dünyasının birliği için pratik olarak da teorik olarak da yol gösterdiklerini, bunun doğru anlaşılması gerektiğini vurguladı.

Türk Dünyasının bir ağabeye ihtiyacı var

“Türk Dünyasının esas sorunlarından birisi, herkesin kabul edip destekleyebileceği bir lider devletin olmamasıdır” diyen Gazenferoğlu, “Bizde sık sık söyleler; ‘Bizim ağabeye ihtiyacımız yok’. Ya ağabeysiz Türk ailesi var mı? Bir ağabey olmadan, önden gidip başkalarını da ileri götürmesine fırsat vermeden neler yapılabilir? Biz, tarihteki bütün halklarda bunun numunesini gördük. (…) Bu gün ağabeyliğe gerçekten büyük bir ihtiyaç var. Önden gidip, geridekileri ileri taşımasına ihtiyaç var” diye konuştu.

Gazenferoğlu,Türk Dünyasında en önemli ikinci meselenin de kendi bünyesindeki sorunların çözülmesi ihtiyacı olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tabii ki gerçekçi olsak ne ‘Kızıl Elma’ ne de başka meselelerde biz hedefe ulaşacak imkânlara sahip değiliz mevcut teknolojiyle. Yani bunu edebiyatta, romanda, romantik konuşmalarda kullanabiliriz; ama bu gün önemli olan, ayrı ayrı yerlerde güçlü Türk devletlerinin ve topluluklarının oluşmasıdır. Bunun için de her birinin sorununun çözülmesine yardımcı olmak lâzım.”

Karabağ sorunu, Kıbrıs sorunu gibi siyasî sorunları sıralayan Gazenferoğlu, siyasî olarak bir birlik modeli oluşturmak gerektiğini vurguladı. Gazenferoğlu, “Türk Dünyası Devletleri Parlamenterler Asamblesi oluştu. Orada 3-4 Türk Devleti… Bunun çözümünü bulmak lâzım. Yani bu devletlerin 4’ü var 2’si yoksa demek bu asamble değil, yapay bir şey. Bunu ilerletmek mümkün değil. Bu konularda bence devletin önde gelenleri, aydınlar önemli rol oynamalılar” diye konuştu.

Bu oturumda Aslan Küçükyıldız, “Türk Dünyasını Aydınlatan Sinemalardan Kırgızistan Örneği” ; Prof. Dr. Abdülvahap Kara da “Türk Dünyasının Aydınlatılmasında Kazakistan Aydınlarının Üstlendiği Görev” başlıklı tebliğlerini sundular.

Sürur Öztürk