Pınar Yayınları’ndan dört eser

Kitap
AŞIR AŞIR KURAN DERSLERİ 2 Aile kurumu ciddi bir felaketle karşı karşıya. Batılı aile neredeyse göçmüş durumda. Türkiye’de sağlam ve köklü bir geleneğe yaslanan aile kurumu da son yıllarda planlı ve s...
EMOJİLE

AŞIR AŞIR KURAN DERSLERİ 2

Aile kurumu ciddi bir felaketle karşı karşıya. Batılı aile neredeyse göçmüş durumda. Türkiye’de sağlam ve köklü bir geleneğe yaslanan aile kurumu da son yıllarda planlı ve sinsi bir şekilde tahrip ediliyor. Aile kurumumuzu ayakta tutan manevi değerler hızla erozyona uğrarken, batılı yaşam biçiminin beraberinde getirdiği olumsuzluklar aile hayatımızı sarstıkça sarsıyor. 

Böyle bir vasatta, aile kurumunu her türlü yıkıcı etkiden, özellikle modern hayatın beraberinde getirdiği seküler tahribattan korumaya, onun kadim İslamî temellerini tahkim edip yaşatmaya yönelik çabalar, insanımızın ve insanlığın geleceği açısından önemli ve öncelikli bir görev haline gelmiştir.

Vahyi İlahî’nin, “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun!” (Tahrim 66/6) şeklindeki zamanlar ve mekânlar üstü uyarısı, özellikle günümüzde her bireyi, aileyi ve toplumu kasıp kavuran küresel yangından ve bunun kaçınılmaz neticesi olan “ebedi ateş”ten korunmayı bir hayat-memat meselesi olarak öncelememizi emreden bir “acil uyarı” niteliği taşıyor.

Bu konuda yapılması gereken de Rasulüllah (as) tarafından şöyle aktarılıyor:

“Herhangi bir topluluk, Allah’ın evlerinden birinde toplanıp Allah’ın kitabını tilavet eder (okur-anlar-yaşarlar) ve onu tedarüs (birlikte müzakere) ederlerse, muhakkak onların üzerine sekînet iner, kendilerini rahmet kaplar, çevrelerini melekler kuşatır ve Allah, onları kendi katındakilere anar.”

Bu büyük müjdeye nail olmak ve bugün ailelerde ve hayatın her alanında kaybettiğimiz huzur ve sükûna yeniden kavuşmak için yapılması gereken şey çok nettir: 

Evlerimizi vahiy merkezli bir mektebe dönüştürmek! 

Bugünün dünyasında sekinet’in bütün kuşatıcılığı ile elde edilmesi ve aile ocağımızın maddi, manevi, psikolojik ve sosyal tüm boyutlarıyla sağlam bir sığınağa, emin bir limana ve sarsılmaz bir kaleye dönüşmesi; meskenlerimizin vahiy merkezli birer eğitim yuvası haline gelmesine bağlıdır.

Bu seri, [Aile Sohbetleri] işte bu kutlu amaca hizmet sadedinde hazırlandı. 

Pınar yayınları,Abdullah Yıldız,AŞIR AŞIR KURAN DERSLERİ 2,414 sayfa,30 TL

DİRENİŞTEN DİRİLİŞE

Son yıllarda Türkiye’de ve Ortadoğu’da yaşanan hareketlenme, isyan, direniş dalgası hakkında çokça konuşuluyor. Türkiye’nin dünyanın ağa babalarına “Dünya beşten büyüktür” çıkışları ve nihayet AB/D’ci darbe girişimine karşı 15 Temmuz 2016 kıyamı emperyalizmin “büyüsünü” bozan, dengelerini sarsan ümmetin topyekûn dirilişinin ayak sesleri olarak okunmalıdır. 

Abdullah Yıldız’ın kaleme aldığı bu kitap, İslâm âleminde özellikle de Türkiye’de son dönemde yaşananları etraflı bir tarihsel-politik değerlendirmenin ekseninde ele alıyor. Bir yanda Haçlı Seferlerinden bugüne İslâm âleminde yaşanan isyan, direniş, devrim ve toplumsal/siyasal hareketler tartışmanın bir hattını kuruyor. Diğer hattaysa Roma İmparatorluğu’ndan İngiliz emperyalizmine, İslâm dünyasındaki uyanış hareketlerinden nesillerin verdiği mücadeleler direniş ve diriliş kavramları ışığında tartışılıyor. Bu iki hattın ortasında ise yüzyılların en uzun süren Batılılaşma deneyim örneği olarak Osmanlı ve sonrası, merkeze yerleşerek inceleniyor; toplum, siyaset, din ve eğitim odaklı bir değerlendirme yapılıyor. 

Türkiye’de ve tüm İslâm dünyasında hızla gelişerek her geçen gün kartopu gibi büyüyen Kur’an ve Sünnet eksenli “direnişçi/dirilişçi” çabalar aynı vadide birleşecek ve Allah’ın izni ve inayeti ile çok yakın zamanda başarıya ulaşacaktır.

Direnişten Dirilişe İslâm dünyasında, Ortadoğu’da ve Türkiye’de ne olup bittiğini anlamak için derinlikli bir bakış sunuyor.

Pınar yayınları,Abdullah Yıldız,Direnişten Dirilişe,192 sayfa,15 TL

GAZZALİNİN SİYASET ANLAYIŞI

İslâmî ilimler sahasında müstakil kitapları bulunan Gazzâlî’nin, siyaset alanındaki yaklaşımları üzerinde pek durulmamıştır. Bu ise onun en çok okunan eserlerinin siyasi bağlamının göz ardı edilmesine sebep olmuştur. Oysa eylem sabit fikrinin hâkim olduğu Gazzâlî düşüncesinin bir siyasetle ya da bir yönetme sanatıyla sonuçlanmaması düşünülemez. Zira bir teoloji, bir ahlak ve bir hukuk varsayıldığında, orada kesinlikle, her şeyden bağımsız olmaktan uzak bir siyaset de vardır. Bu siyaset, toplum içinde bizzat kendini yönetmektir, bu konuda başkalarına yardım etmektir veya İslâm’a uygun şekilde toplumu yönetmektir ve her şeyden önce, İslâm’ı bilme, sonra da onu, hayatın değişken ve çoğu kez yeni realitelerine uygulama sanatıdır. 

Gazzâlî’nin siyaset felsefesi hakkındaki en kapsamlı çalışma Henri Laoust tarafından yapılmıştır. Gazzâlî’nin Siyaset Anlayışı adını taşıyan bu eserde önce onun yetiştiği siyasi ortam ve başlıca eserlerinde siyaset meseleleri incelenmiştir. Ardından önemli siyaset terimlerinin tanımlarından başlanarak siyaset-ilim, siyaset-insan ilişkileri, siyasi yapının ana unsurları olarak imam, vezir ve hukukçuların nitelikleri ve işlevleri İslâm siyaset düşüncesi ile karşılaştırmalı bir şekilde irdelenmiştir. Bunun yanında siyasi faaliyetin dini ve dünyevi amaçları, siyaset sosyolojisi bakımından ibadetler, ahlaki faziletler, adalet, suç ve ceza, yabancı unsurların hukuki durumu gibi siyaset-hukuk meseleleri ele alınmıştır. Laoust Gazzâlî’yi meşgul eden pek çok problemin güncelliğini ve çözümsüzlüğünü koruduğu günümüzde onun bizzat hazır ve nazır olduğunu vurguluyor. 

Gazzâlî’nin Siyaset Anlayışı siyasi ıslahatın ahlaki bir ıslahat olduğunun göz ardı edildiği bir zamanda bizzat kendini düzeltmeden hiçbir şeyin mümkün olmadığını ortaya koyan yetkin bir inceleme.

Pınar yayınları,Henri Laoust,Gazalinin Siyaset anlayışı, 448 sayfa, 27 TL

İSLAMCILIĞIN İKİ KURUCUSU

Türkiye’de Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze İslâmcılığın tarihi ele alınırken üzerinde en çok durulan, tartışılan isimlerden ikisi kuşkusuz Mehmet Akif ile Necip Fazıl’dır. Akif ve Üstad ilgisi nedeniyle “hayatı, eserleri, çevresi, fikirleri, tercümeleri, tiyatroları…” başlıkları altında seri üretim ve birbirinin aynı pek çok matbu evrak bulabilirsiniz.  Öyle ki bu iki isim farklı cephelerde,  değişik yönleriyle ele alınmış,  tarihyazımı ekollerinin kahramanı ya da düşmanı sayılmıştır.

Ercan Yıldırım, fikir hayatımızın ülkenin önüne düşecek yeterlikten her gün biraz daha geriye gittiği günlerde yayımlanan bu eserinde, Türkiye’nin ihtiyacı olan mutabakatı sağlayabilecek iki öncü ismi anlatıyor.  Osmanlı ile Cumhuriyete eşzamanlı bakarak, bu süreçte yaşanan siyasal ve sosyal gerilimler kadar Akif ve Necip Fazıl’ı öne çıkaran faktörleri, onları İslâmcılığın kurucu aktörleri yapan fikirleri; biyografiyi, fikri tartışmaları ve siyasi eleştiriyi birbirine bağlayarak inceliyor.

İslâmcılığın İki Kurucusu, biyografi serisinin sıradan bir kitabı olarak hazırlanmadı. Kitap Akif ve Necip Fazıl’ın kaynakları, temellendirdiği fikirleri, Türk fikir hayatına katkıları, İslâmcılık düşüncesi içindeki yerleri, son yıllardaki Mehmet Akif-Necip Fazıl ilgileri üzerinden siyasi durumumuzu ele alıyor. İslâmcılık hareketinin zaman zaman dünya sisteminin yönelimleri doğrultusunda millete, devlete, toprağa yabancı çıkarımlar yaptığını savunan yazar, İslâmcılığın öz itibariyle bu milletin temel dünya görüşü olduğunu düşünce tarihçisi titizliğiyle ince ince işliyor.

İslâmcılığın İki Kurucusu, Türk fikir hayatının, İslâmcılık düşüncesinin ortalamasını temsil eden iki ismi klişelere itibar etmeyen bir bakışla, günümüz, fikri, siyasi ve kültürel ortamını da değerlendiren farklı bir okuma sunuyor.

Pınar yayınları,Ercan Yıldırım,İslamcılığın iki kurucusu,236 sayfa, 18 TL