Kanuni Sultan Süleyman dönemini kırılma evresi olarak tanımlayan, o dönemi muhteşem, öncesini olumlu, sonrasını olumsuz gösteren mantık "Muhteşem Yüzyıl" dizisi ile adeta şaha kalkarken, bu paradigmaya itiraz eden araştırmacı yazar Mustafa Armağan’ın Osmanlı’nın gerilediği edebiyatını sorgulamaya açtığı 1. ve 2. baskısı "Osmanlı Geriledi mi" adıyla Etkileşim Yayınlarından neşredilen eserinin üçüncü baskısı Timaş Yayınlarından Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak adıyla yapıldı.
Osmanlı Devletinin gerilediği edebiyatının tutarlılığı her geçen gün daha yüksek sesle tartışılırken ünlü tarihçilerin makaleleri önemli gerçekleri gözler önüne seriyor ve konunun tartışılmayı hak ettiğini gözler önüne seriyor.
Eserde birbirinden ünlü tarihçilerin imzasını taşıyan "Osmanlı Tarihi Yazıcılığı"na dair makaleler yer alıyor. Halil İnalcık, Kemal Karpat, Cemal Kafadar, İlber Ortaylı, Mehmet Genç, Bernard Lewis, Donald Quataert, Linda Darling, Jane Hathaway, Douglas Howard, Rhoads Murphey, Uğur Tanyeli, Jonathan Grant’ın makalelerini okuyanı bugüne dek okuduğu tarihi bilgileri gözden geçirmeye mecbur kılıyor.
Fernard Braudel’in ”Osmanlı İmparatorluğu, büyük bir histiografi(tarih yazımı) sorunu, müthiş bir belirsizlik bölgesi” ifadesi ışığında Osmanlı’yı kabaca; kuruluş, gelişme, gerileme ve çöküşdevri olarak tarih eden zihniyetin tutarsızlığını ispatlamaya çalışan yazar Mustafa Armağan, “Osmanlı tarihi” denilince hafızamıza düşen tablo aşağı yukarı şudur: Söğüt’te başlayıp Bursa’da kıvam kazanan kuruluş döneminde Osmanlı, İstanbul’un fethiyle yükselişe geçmiş ve bu süreç, zirvesine ulaşığı Kanuni devrine kadar sürmüştür. Ancak bu ‘Altın Çağ’, Kanuni’nin 1566′daki ölümüyle sona ermiş ve duraklama dönemi başlamış, 2. Viyana yenilgisi ise gerilemeyi belirgin hale getirmiştir. Bunu 18. yüzyıldaki çöküş, 19. yüzyıldaki parçalanma ve nihayet 1922′deki yıkılış izlemiştir. Bu aşinası olduğumuz tabloda dikkat çeken nokta, Kanuni’nin ölümüne kadar geçen yaklaşık 250 yılı olumlu, ondan sonraki 350 yılı ise olumsuz olarak resmetmesidir. Böylece aslında bizim “Osmanlı tarihi” dediğimiz ve öğretme hevesini duyduğumuz tarih, neredeyse asıl tarihinin yarısı bile değildir, zira duraklama, gerileme, çöküş denilince öğretenin de, öğrenenin de hevesi büyük ölçüde kaçmaktadır. Dolayısıyla böyle yarım yamalak bir tarih okuyarak yetişen insanlardan oluşan bir toplumun çağdaş bir tarih bilincine ulaşmaları elbette beklenemez" diyor.
Armağan’a göre, Halil İnalcık’tan Linda Darling’e, İlber Ortaylı’dan Douglas Howard’a, Cemal Kafadar’dan Rhoads Murphey’ye, Mehmet Genç’ten Donald Quataert’e, Kemal Karpat’tan Jonathan Grant’e, Uğur Tanyeli’den Cornell Fleischer ve Jane Hathaway’e ve daha pek çok Osmanlı uzmanına göre kitaplarımızda okuttuğumuz “Osmanlı’nın gerilemesi”, apaçık bir olgu değil, çözülmesi gereken bir problem.
Kitaptaki makalesi "Osmalı Gerilmesi masalından uyanmak" adını taşıyan Armağan, yaklaşmakta olan ‘tarih devrimi’nden söz ediyor ve "Öyle görünüyor ki, bu ‘yeni’ tarihte artık Osmanlı’yı, ömrünün büyük bir bölümünde gerileme belasıyla boğuşan aciz bir devlet olarak değil, tam tersine, bazı ciddi sorunları bulunsa bile, kendini yenileyen, dönüştüren ve çağa ayak uydurma yolunda ciddi adımlar atan dinamik bir devlet ve toplum olarak değerlendireceğiz. Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak yeni Osmanlı tarihçiliğinin müjdelerini veren öncü çalışmalardan biri" diyor eseri hakkında.
ALTERNATİF DÖNEMLER NASIL ŞEKİLLENEBİLİR?
Peki, bu zihniyet yıkıldığı takdirde alternatif dönem isimlendirmeleri nasıl olabilir? Kitapta n "Yapısal bir karşılaştırmalı yaklaşım" makalesinde imzası bulunan tarihçilerden Kemal Karpat’ın bu soruya verilebilecek cevaplardan birisi şu şekilde:
1-Uç Beyliği Dönemi(1299-1402)
2-Merkezileşmiş yarı-feodal safha(1421-1596)
3-Bölgesel özerklik ve Ayanlar(1603-1789)
4-Ulus devlet aşaması: Modern bürokrasi ve aydınlar(1808-1918)
Öte yandan kitapta "Osmanlı Tarihinde Dönemlendirmeye farklı bir bakış" adlı makalesinde Linda T. Darling, 3 dönemlik bir çerçeve öneriyor:
1- Genişleme: 1300- 1550
2- Tahkim: 1550 – 1718
3- Dönüşüm: 1718 – 1923
Osmanlı Tarihinin Dönemlere Ayrılması Sorunu: 15. ve 18. Yüzyıllar adlı makalenin sahibi Jane Hathaway’in konuyla ilgili bazı düşünceleri ise şöyle ve bölümlendirme konusunda baskı bulunduğu yönüyle de oldukça ilginç: "Osmanlı döneminin bölümlere ayrılması biraz keyfidir ve imparatorlukla ilgili önyargıların ürünüdür. Osmanlı tarihinin bu şekilde yazılması yönününde fazlasıyla baskı bulunmaktadır. Örneğin eski Osmanlı eyaletlerindeki tarih eğitiminin milliyetçi yapısı ya da öğretmenlerin sınıflarda yüz yüze geldikleri daha sıradan pedagojik öncelikler. Osmanlı tarihini ye de herhangi bir siyasi, sosyal, ya da kültürel yapıyı yükseliş ve gerileme dönemlerine göre tarif etmek yanıltıcı olmaktadır. Osmanlı Tarihinde meydana gelen büyük değişimler bir anda gerçekleşmiş olaylar olmadığından bunları anlamaya çalışırken bölümlere ayırmaya değil, devamlılıklara ağırlık verilmesi daha yerined olacaktır"
Haber 7