Ertan Altan
ABD Büyükelçiliklerinin merkezlerine çektiği gizli telgrafları yayımlayan Wikileaks internet sitesi, 21. yüzyılda sivil toplumun devletlere karşı ilk büyük meydan okuması oldu. Dünyanın süper gücü ABD, birkaç cesur gazeteci ve bilgisayar programcısı karşısında çaresiz kaldı. Bildiklerini hiç tereddüt etmeden bütün dünyaya sızdıran Wikileaks, dünyayı bir anda değiştirdi.
Wikileaks belgelerinden hareket eden araştırmacı Muhammet Safi de Osmanlı Elçilerinin Wikileaks Raporları adlı kitabında bir zamanların süper gücü olan Osmanlı İmparatorluğu’nun sefaretnamelerinde yazılanları gözler önüne serdi. Birkaç yüzyıl gecikmeyle yayımlanan bu belgeler bugünün dünyası için pek de bir şey ifade etmiyor. Ancak yazıldığı dönemde Osmanlı modernleşmesine büyük katkılar sağlamıştı.
Dar-ül harb’te ilk sefirler
Dünyayı ‘Dar-ül harb’ ve ‘Dar-ül İslâm’ olarak ele alan Osmanlı düşüncesinde, Dar-ül Harp, sürekli ikâmet edilecek bir yer değildir. Oraya ancak fetih için, gaza için gidilir. Bu dönemde Osmanlı dış dünyayla ilgili malûmatını, rüşvet verdiği ‘kâfir’ tüccarlar ya da Müslüman seyyahlar aracılığıyla elde ederdi.
Fakat 17. yüzyıldan başlayarak Avrupa karşısında aldığı artarda yenilgiler Osmanlı hariciyesinde de değişikliklere neden oldu.
Osmanlı’nın düşmanları 14. yüzyıldan itibaren Osmanlı şehirlerinde sürekli elçi bulunduruyordu. 18. ve 19. yüzyılda Osmanlı Devleti de Paris’te, Moskova’da, Londra’da, Viyana’da, Madrid’de elçilikler açmaya başladı. Ancak Dar-ül harp fikri, ilk elçiler için de vazgeçilmezdi. Öyle ki ‘Tertibi muhaverat ve deseais-i nasaraya ittila hasıl etmiş olmak’ yani Hıristiyanların siyaset ve hilelerini iyi bilmek bu dönem elçilerinin vazgeçilmez bir özelliğidir.
Muhammet Safi, kitabında Osmanlı İmparatorluğu’nun, 1720 yılından başlayarak, Avrupa ülkelerine ve İran’a gönderdiği elçilerin sefaretnamelerine yer veriyor. Yine 1722 yılından sonra Rusya’ya gönderilen daimi elçilerin sefaretnameleri de Osmanlı’nın Rusya hakkındaki yaklaşımlarını gözler önüne seriyor.
Sefaretten aydınlanmaya
Osmanlı sefirlerinin ilk dönemde kaleme aldığı belgeler bir yana 1800’lerin başından itibaren Avrupa’ya giden sefirlerin gözlemleri, Osmanlı aydınlanması üzerinde etkili oldu. Sefaretnamelerde anlatılan bilgiler Osmanlı toplumunda da uygulanmaya başlandı. Abartılarla dolu ilk sefaretnamelerde Avrupa’nın güzellikleri Osmanlı sefirlerini o denli etkilemişti ki payitahta gönderilen bir belgede “Dünya müminin zindanı, kâfirin cennetidir” diye yazmaktan da çekinmediler. Ancak bununla beraber Muhammet Safi, Avrupa’yla dalga geçen, aşağılayan sefirlerin yazdığı belgelere de yer veriyor. Görünen o ki Osmanlı’nın modern ve geleneksel çekişmesi, sefaretlerde de etkili olmuştu.
İstanbul’u çok değiştirdi
Muhammet Safi’nin kitabında yer verdiği sefaretnameler arasında en önemlisi Fransa sefiri Yirmi sekiz Mehmet Çelebi Efendi’nin sefaretnamesidir. Eski bir yeniçeri olan Yirmi sekiz Mehmet Çelebi Efendi, 18 yüzyılda Avrupa’daki yaşam tarzının Osmanlı toplumunda da bilinmesini sağladı. Çelebi Efendi devletler arası ilişkileri içeren bilgiler dışında, Paris’in semtlerini, kiliselerini, fabrikalarını hayvanat bahçelerini ve gece hayatını da sefaretnamelerinde anlatmıştı. Çelebi Efendi’nin gördükleri İstanbul’da pek çok yeniliğin de temelini atıyordu. Örneğin İbrahim Mütefferika, Yirmi sekiz Mehmet Çelebi Efendi’nin Paris matbaasıyla ilgili anlattıklarından çok etkilenmişti. Nevşehirli İbrahim Paşa İstanbul’un mimarisinde yine Yirmi sekiz Mehmet Çelebi Efendi’nin yazdıklarından etkilenerek yenilikler yapmıştı.
Muhammet Safi’nin ‘Osmanlı Wikileaks’i olarak tanımladığı sefaretnamelerde Türk modernleşmesinin geçirdiği aşamaları ve Osmanlı memurlarının gözünden Batı’nın nasıl algılandığını okuyabilirsiniz. [Taraf]