2003 yılında Nobel Ödülü’nü alan J.M Coetzee’nin son on yıl içinde yazdığı en mükemmel yapıtı olarak değerlendirilen Taşra Hayatından Manzaralar, Can Yayınları tarafından yayımlandı. Coetzee’nin daha önce Çocukluk, Gençlik ve Yaz Mevsimi adlarıyla üç bağımsız kitap olarak yayımladığı romanlar, Taşra Hayatından Manzaralar adı altında bütünleşiyor. Coetzee’nin hayatı ve anılarına açılan bir kapı niteliğindeki kitap, yazarın varlığını biçimlendiren Güney Afrika’ya dair pek çok sırrı paylaşıyor. Monoton bir otobiyografiden çok uzak olan Taşra Hayatından Manzaralar, Coetzee’nin çarpıcı yaşanmışlıklarını eşine az rastlanır bir edebi kurgu içinde sunuyor.
Çocukluk’ta, Cape Town’un kuzeyindeki bir yerleşim bölgesinde yaşayan Coetzee’yi babasına saygı duymayan, annesine hem tapan hem de hoyrat davranan, okulda parlak ve terbiyeli bir öğrenci, evdeyse bir zorba olan çocuk olarak tanıyoruz. Edebiyatla ilk tanışması, cinsel arzunun uyanması ve ırk ayrımcılığının farkına varmasıyla çocuğun kafasında soru işaretleri doğuyor.
Gençlik‘te ise Coetzee, annesinin boğucu sevgisinden, babasından, memleketi Güney Afrika’da patlak vereceğine inandığı devrimden kaçmayı tasarlıyor. Ama 1960’ların Londra’sında ne şiiri bulabiliyor, ne de sevgiyi. Gençlik, dünyadaki yerini bulmaya çalışan, yalnız ve yönsüz bir duyarlıkla kendine odaklanan genç bir adamın hayranlık uyandırıcı portresi olarak biçimleniyor.
Farklı bir otobiyografi biçemiyle yazılmış Yaz Mevsimi ise, Coetzee’nin biyografisini yazan bir yazarın onu tanıyanlar ve özel yaşamına girmiş olanlarla yaptığı söyleşiler halinde kurgulanıyor. Coetzee, bu bölümde kendisini başkalarının ağzından açık sözlülükle eleştiriyor; yaşamının bilinmeyen yönlerini ve ilişkilerini açıklıyor ve duyarlı ruhunu ortaya koyuyor. Melankoli, neşe, kaygı, büyüme sancıları ve uzak coğrafyanın öyküsünü anlatan Coetzee’den gerçek bir başyapıt…
Taraf Gazetesi